27.04.2024 07:37:31
USD (Alış - Satış) : 18.84 - 18.89 EUR (Alış - Satış) : 20.12 - 20.21
Hatice ALPARSLAN
11 Ocak 2015 Pazar

ÇOCUKLUĞUMUZDAKİ KIŞ!

Ankara'ya beklenen kar yağdı nihayet. Çocuklara, çocukluğumda ki kışları anlatmaktan gına gelmişti. Hem anlattırıyorlar hem de şimdi niye kar yağmıyor, siz çok şanslıymışsınız diye surat asıyorlardı.

Çocukluğumuzda bizler oldukça sert kışlar geçirirdik. Dizlerimize kadar kar yağardı. Yol temizleme veya tuzlama gibi bir şey olmadığı için de okullara zor gider gelirdik.

İlkokulumuz uzakta ve bir tepenin üstündeydi. Tepeyi çıkabilmek için merdiven falan da yoktu.. Kıvrılarak çıkılan patika yolları vardı. Yazın sorun olmuyordu ama kışın çok sıkıntı çekiyorduk. Sıkıntıyı inerken değil de çıkarken yaşıyorduk. Zira inmek için çok yöntem vardı. Bulabilirsek naylon poşet, karton, tahta bulamazsak okul çantalarımızın üstüne oturur, tıslaya tıslaya çıktığımız tepeyi fiişşşt diye inerdik. Bazen çantalar bizden önce kayardı onlarla aşağıda buluşurduk. Bazen de biz yuvarlanırdık çantalar yukarıda kalırdı, bu sefer de onları almak için tırmanırdık.
/

Okuldan çıkan bütün çocuklar hem keyfine hem de tepeyi inmek için kaydığından, sanırdınız ki bu okulun öğrencileri, kayak dalında kış olimpiyatlarına hazırlanıyorlar.

Okul önlüklerimiz, ayaklarımız ıslanır; ellerimiz, burnumuz, kulaklarımız kıpkırmızı olurdu, o zaman anlardık gitme vaktinin geldiğini. Lakin çoğumuzun evi okula oldukça uzaktı.. Islanan muhtelif yerlerimiz bu sefer de kazık gibi donardı. Tatlı tatlı kaymanın acı acı donmasını yaşardık. Eve girdikten sonra da çözülme süreci başlardı..

Bizim sobanın üstünde daima miiss gibi ıhlamur kaynıyor olurdu. Şimdi de çok severim ıhlamur kokusunu . Ihlamur kokulu sıcacık odada uyku bastırınca, sobanın yanına kedi gibi kıvrılıp uyumak, paha biçilemezdi.

Annelerimiz "Dışarı kar, içeri dar", derlerdi. Şımarıp ev dar gelince, bizi sokağa salmak için hiç nazlanmazlardı. Birer tane eldivenimiz ya olurdu ya olmazdı. Bu eldivenler de kartopu oynarken, kardan adam yaparken ıslanırdı. Bu sefer sessizce eve girer çorap kaçırırdık. O ıslanınca gider bir çift daha kaçırırdık. Kapı zili yoktu ve kapılar açık olurdu. O yüzden evlere rahatça girip çıkardık. Oyun bitip eve girince de fırçamızı yer, ıslak çorapları sobanın yanına dizerdik.

Hasta olur, içimiz dışımıza çıkana kadar öksürürdük ama zatürre olmazdık. Zaten bir iki kere öksürdük diye de kimse bizi hastaneye falan götürmezdi.

Şimdi ki gibi internet, televizyon olmadığı için, o günün kar tatil olduğunu ancak okula gittikten sonra öğrenebilirdik. İşte bu karışık bir duyguydu. Küfürle sevinç yarışırdı. Önce sevinelim mi küfür mü edelim bilemezdik.

Her şeye rağmen kış, kış gibi geçerdi, bizlerde doya doya yaşardık.

Hatice Yelmen Alparslan




Tüm yazarlar için tıklayın

YAZARLAR

Tamamı