27.04.2024 04:59:57
USD (Alış - Satış) : 18.84 - 18.89 EUR (Alış - Satış) : 20.12 - 20.21
Yasin ŞEN
29 Eylül 2020 Salı

EVLİYA ÇELEBİ DÖRTDİVAN'DA

EVLİYA ÇELEBİ DÖRTDİVAN’DA
Evliya Çelebi Seyahatnâmesi, Türk kültürü, tarihi ve edebiyatı için eşsiz bir kaynaktır. Bunu da müellifinin engin tecessüsüne ve merakına borçluyuz. Birçok açıdan Seyahatnâme’nin önemi günümüzde giderek daha çok anlaşılmış bulunmakta, eser üzerine birçok inceleme ve araştırma yapılmaktadır. Evliya Çelebi, elli yıldan fazla süren seyahatlerinde geriye mescitleri, hamamları, sokakları, köy ve kasabaları, çeşmeleri, türbeleri, yatırları, insanları ve daha birçok zenginliğiyle büyük bir coğrafyayı ilgilendiren bir kaynak eser bırakmıştır. O, Anadolu, Rumeli, İran, Kafkasya, Arnavutluk, Yunanistan, Bosna Hersek, Bulgaristan, Macaristan, Dalmaçya, Moldavya, Güney Rusya, Mısır, Suriye, Hicaz, Habeşistan, Sudan gibi ülke ve bölgeleri gezmiş ve gördüklerini tespit etmiş bir seyyahtır. Bu muazzam eserde dikkat çeken hususlardan birisi de Anadolu şehir ve kasabalarının 17. Yüzyıl’daki panoramasıdır. Evliya Çelebi’nin uğradığı ve Seyahatnâme’de anlatılan yerlerden birisi de Dörtdivan’dır.
Evliya Çelebi Seyhatnâme’de öncelikli olarak Gerede’de bulunan bazı “divan”lardan bahseder. Çelebi, bunların yedi adet olduğunu kaydetmektedir. Demek ki, divan şeklinde anılan yerleşim yerleri bu dönemde yedi tane idi. Seyahatnâme’de, ileriki satırlarda bu yerlere neden “divan” dendiğini de okuyacağız.
Çelebi, yer isimlerinin kökeniyle yakından ilgilenen bir müelliftir. Dörtdivan isminin nereden geldiğini, Evliya Çelebi şöyle izah etmektedir: “Evvelâ bu Etrâkin (Türklerin) dîvân ta‘bîr etdükleri Ertuğrul, Âl i Selçûkiyân[dan] Sultân Alâeddîn as¬rında boy beği iken kefere elinden bu dağları feth etdikçe re‘âyâ vü berâyâya istimâlet vermeğiçün dî¬vân edüp kös çalduğu yerlere hâlâ dîvân lafzıyla ta‘bîr edüp yedi dîvân yedi nâhiye olmuşdur.”
Çelebi, aslında bizimle önemli bir bilgiyi paylaşmaktadır. Dörtdivan ve çevresinin Ertuğrul Gazi tarafından fethedildiğini ve onun yedi yerde halkın gönlünü kazanmak, onları yeni yönetime ısındırmak için kös çaldırdığını ve bir anlamda büyük toplantılar düzenlediğini kaydetmektedir. Zira yukarıda geçen “istimâlet” kelimesi, Osmanlı Devleti’nin, fethettiği yerlerde halkı yeni yönetime ısındırmak için uyguladığı hoşgörü politikasını ifade eder. Bu satırlardan Dörtdivan’ın isminin nereden geldiği ve bundan başka “divan” isimli yerleşim yerlerinin de bulunduğu anlaşılmaktadır.
Evliya Çelebi, Seyahatnâme’de Dörtdivan’da ve Bolu’da konuşulan Türkçe hakkında da bilgiler verir. Onun muhtelif yerlerde konuşulan diyalektlere ve şivelere özel bir ilgisi vardır. Burada da onu görmekteyiz. Dörtdivan ve çevresinde söylenen ve kendisine çok ilginç gelen kelimelerden bir seçme yapar. Bu kelimelerin bazıları aşağıya kaydedilmiştir. Parantez içerisindekiler, Evliya Çelebi’nin bu kelimelere verdiği anlamlardır:
Çalab hakkı (Allah hakkı), Yalavaç hakkı (Peygamber hakkı), çebü fakı (çelebi hoca), heleci (söz), aydıncı (şeyh), banalabân (mü’ezzin), mezgit (mescid), savu yeri (mezârlık), sîn yeri (mezârlık), tâhirlik (hammâm), savu (ağlamak), köplez (yavru köpek), tola (zağar), çınak (arslan), saplıca (kiraz), dikdük (kiraz kurusu), kişne (vişne), ballı darı (incir), kızıl ağaç (havuç), hınza (kereviz), sepüger (turp), çoğaç (güneş), oğlan babucı (armud kurusu), tüğlice donbak (dikenli kestâne), tülüce yumru (şeftâlü), kaplıca burka (yumurta), beğ aşı (yumurta), çullu cü¬cük (tavuk), maşatlık (mezarlık), göy¬nümiş (olmuş meyve), kak (kuru), zirfe za¬ğarı (kaşık), mavmav (kedi), çelerdi (bakdı), dızıkdım (darıldım), yığma depe (pilav), çuluk (dutmaç), sarığı burma (baklava gibidir), hevây dızlık (börek gibidir), döngel (muşmula), hürpüldedir (içer), zîven mi (gider misin), zilib (halı), söyken (yasdık), üç basdı (sacayak), musmul (temiz), çep (güç), tok tok (havan), ne yâlin (nedir hâlin), onat nat (eyidir eyi), çizgindi didim (ağrıdı başım), efelim (kardaşım).
Burada ilginç olan taraf şu ki, Seyahatnâme’nin ikinci cildinin fihristinde, (Hâzâ Seyâhatnâme Fihris i Cild i Sânî’de) geçen şu ibarelerdir: “Bolı ılıcası ve Çağa gölü ve kasaba i Gerede ve Türk lisânı”. Evliya Çelebi’nin yerel söyleyişlere ve yabancı dillere çok ilgi gösterdiğini söylemiştik. Fakat burada Çelebi, Gerede ve Dörtdivan’da kullanılan yöresel kelimelere özel bir ilgi göstermiş görünmekte ve bundan eserinin fihristinde dahi bahsetme gereği duymaktadır. Fihristte Çağa Gölü’nden bahsedildiği hâlde metinde göl ile ilgili herhangi bir bilgi yer almamaktadır.
Görüldüğü üzere Evliya Çelebi Seyahatnâmesi Türk kültürü, edebiyatı ve tarihi için çok önemli bir kaynak durumundadır. Özellikle bugün ulaşılması neredeyse imkânsız bilgi ve belgeler, mahalli kültürlerle ilgili tespitler, 17. Yüzyıl’da Osmanlı Devleti’nin genel görünümü açısından eser dikkat çekmektedir. Bu kısımda biz de Seyahatnâme’nin bize sunduğu imkânlardan yararlanarak 17. Yüzyıl Dörtdivan’ı için ilgi çeken satırları paylaşma fırsatı yakalamış olduk.
(Kaynak: Evliyâ Çelebi b. Derviş Mehemmed Zıllî, Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi, II. Kitap, Haz.: Zekeriya Kurşun-Seyit Ali Kahraman-Yücel Dağlı, YKY Yayınları, İstanbul 1998.).
Yasin ŞEN
Dörtdivan ÇPAL
Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni




Tüm yazarlar için tıklayın

YAZARLAR

Tamamı