İnatçı Öksürük ve Göğüs Ağrısına Dikkat !
Son günlerde toplumda artış gösteren zatürre özellikle çocuklarda, 65 yaş üzeri kişilerde ve kronik hastalığı olanlarda daha sık görülüyor. Erken dönemde teşhis edilip uygun yöntemlerle tedavi edildiğinde tamamen iyileşebilen hastalık, müdahalede geç kalınması durumunda ise daha ciddi tabloların ortaya çıkmasına yol açıyor. Özel Fatma Hatun Hastanesi Göğüs Hastalıkları Bölümü’nden Uzm. Dr. Sema Çakır Güler, zatürre tedavisi ve korunma yöntemleri hakkında bilgi verdi.
İleri yaştaki hastalarda bilinç bulanıklığına yol açabiliyor
Akciğerin iltihaplanması olarak tanımlanan zatürre; bakteri, virüs, mantar gibi çeşitli mikroplar nedeniyle oluşabilmektedir. Hastalığın başlıca belirtileri arasında; kuru veya balgamlı öksürük, yeşil veya sarı renkli bazen kanlı balgam çıkarma, ateş, titreme, nefes darlığı, baş ağrısı, iştahsızlık ve halsizlik sıralanabilir. Bu belirtilerin yanı sıra derin nefes alınca veya öksürünce göğüste ağrı ortaya çıkabilmektedir. Daha ağır ve özellikle yaşlı hastalarda bilinç bulanıklığı da görülebilmektedir. Bu belirtiler daha çok bakterilerin neden olduğu tipik zatürrede ortaya çıkmaktadır. Virüslerin ve diğer bazı mikropların neden olduğu zatürrelerde ise daha çok kuru öksürük, daha düşük ateş, baş ağrısı, halsizlik, kas ağrıları ve güçsüzlük gibi belirtiler ön plandadır.
Sigara içenler ve kronik hastalığı olanlar risk altında..
KOAH gibi kronik akciğer hastalığı bulunanlar, sigara içen kişiler, yakın zamanda gribal enfeksiyon geçirenler zatürre hastalığına daha yakındır. Ayrıca Parkinson ve demans gibi yutkunmayı güçleştiren bazı nörolojik hastalıklar, yenilen ve içilen şeylerin nefes borusuna kaçmasını kolaylaştırarak zatürreye neden olabilmektedir. Siroz, diyabet, kalp hastalığı gibi kronik rahatsızlığı olan veya bakım evinde yaşayan ileri yaştaki kişiler de zatürre açısından riskli grupta yer almaktadır. Bunların yanı sıra kortizon ve kanser tedavileri gibi bağışıklık sistemini baskılayan durumlar da zatürre riskini artırmaktadır.
Akciğerlerden sürtünme sesi geliyorsa…
Zatürre belirtilerinin tümü hastalarda görülmese de öksürük hemen her hastada ortaya çıkmaktadır. Zatürre belirtileriyle doktora kişilerin muayenesinde akciğerler steteskopla dinlendiğinde bazı sesler duyulur. “Ral”, “ronküs”, “sürtünme sesi gibi” olarak tanımlanan sesler duyuluyorsa tanı için hastadan akciğer grafisi, kan testleri ve gerek duyulduğu takdirde tomografi istenebilmektedir. Bazı hastalarda akciğer zarları arasında sıvı birikmesi varsa oradan alınacak örnek ve çıkardığı balgamda mikrop araştırması yapılmaktadır. Nadiren bazı hastalara “bronkoskopi denilen endoskopi işlemiyle akciğerlerin içini görerek tahlil için örnek alınabilmektedir.
Öksürük kesici ilaçları gelişigüzel kullanmayın
Zatürrede hastaların çoğu evinde tedavi edilebilmektedir. Ancak yaşlı, ileri derecede kronik hastalığı olan, bakım evinde yaşayan, nefes alıp vermede zorluk çeken, parmak ve dudaklarında morarma olan, tansiyonu kontrol altında olmayan ve bilinç bulanıklığı gibi belirtileri olan hastalar ile çocuklar hastanede yatırılarak tedavi edilmelidir. Tedavi için mikrobun türüne göre bir veya birkaç antimikrobik ilaç verilmektedir. İlaç tedavisine ek olarak bol sıvı tüketilmeli ve balgam yumuşatılmalıdır. Öksürük, akciğerdeki enfeksiyonun önemli belirtilerinden ve vücudun savunma sistemlerinden biridir. Bu nedenle tedavi sırasında öksürük kesici ilaçların kullanılması önerilmemektedir. Sadece öksürüğün hastanın dinlenmesini engellediği veya şiddetli ağrıya neden olduğu durumlarda bu ilaçlar kontrollü olarak verilmelidir. Zatürre hastanede yatmayı gerektirecek ciddiyette ise sıvı ve antibiyotik tedavileri damar içine verilebilir ve destek amaçlı nefes açıcı uygulamalar yapılabilir. Hasta iyileşene kadar mutlaka istirahat etmelidir.
Korunmanın yolu aşı olmaktan geçiyor
Zatürreden korunmada aşılanma büyük önem taşımaktadır. Gribal enfeksiyonlar sonrasında zatürre daha sık görülmektedir. Bu nedenle özellikle risk faktörü taşıyan kişilerin yıllık grip aşısı yaptırmaları önerilmektedir. Zatürreye en sık neden olan “pnömokok” adlı mikroba karşı geliştirilen aşı da 5 yaş altı çocuklarda, 65 yaş üsyetişkinlere ve yine kronik hastalığı olanlara yapılmalıdır. Bu aşının genellikle beş yılda bir tekrarlanması gerekmektedir. (bolununsesi.com)