GEREDELİ YAZARIN TURKANA ESERİ BÜYÜK İLGİ GÖRÜYOR
Türkiye Yazarlar Birliğinden gezi dalında birincilik ödülüne layık görülen iyilik yolcusu Geredeli hemşerimiz Hacı İbrahim Mutlu’nun eserleri geniş kitleler tarafından büyük ilgi görüyor.
İyiliklerin taşındığı bir Afrika kabilesi, Turkana isimli eserleri ile okuyucuların ilgisini çeken seyyah yazar Geredeli hemşerimiz Hacı İbrahim Mutlu’nun eserindeki hikayeler ulusal yayınlarda da geniş yankı uyandırıyor.
Bu kitapta, yaşadıkları yerden binlerce kilometre uzaktaki insan kardeşlerine, yardımcı olmaya çabalayan, farklı meslek ve statüdeki iyilik gönüllülerinin yaşanmış gerçek hikayesini bulacaksınız.
Bu kitapta, yaşadıkları yerden binlerce kilometre uzaktaki insan kardeşlerine, rengini, dilini, inancını gözetmeksizin yardımcı olmaya çabalayan, farklı meslek ve statüdeki iyilik gönüllülerinin yaşanmış gerçek hikayesini bulacaksınız.
Beyaz Adam, Kara Afrika’ya hep acı ve gözyaşı taşımıştı şimdiye kadar.
Kendilerini Hz. İbrahim’e nispet eden Turkana kabilesine sadece iyilik amacıyla Türkiye’den giden bu fedakar Anadolu insanlarına da ilk anda tedirginlik ve korkudan doğan bir tepki gösterilir. Fakat onların, almak için değil, vermek için geldiklerini anladıklarında aralarında müthiş bir dostluk ve güven oluşur.
Bu yiğit insanlar onlara sadece maddi ve sağlık yardımı yapmazlar, belki de ondan daha önemlisi özgürlüğün, milliliğin ve kardeşliğin önemini kavratırlar.
Bu iyilik gönüllüleri gelecekteki özgür Afrika’nın unutulmaz öncüleri olacaklardır.
Anadolu (Horasan) Erenlerinden Afrika’ya Taşınan ‘İYİLİK’
Hatırlayalım bizde Anadolu Erenleri yahut Horasan Erenleri diye bir tabir vardır. Halk arasında ulu zatlara böyle denir. Anadolu’da hemen hemen her köyde, kasabada ve hatta dağ başlarında bulunan ve ‘eren’ tabir edilen kişilere ait türbe, yatır veya evliya mezarları vardır. Bunların hepsinin de birbirinden farklı hikâyeleri bulunsa da hepsinin ortak bir noktası bu yatırlardakilerin yani erenlerin adları (Anadolu) Horasan Erenidir.
Peki kimdir bu Erenler… Bilindiği gibi Selçuklu dönemindeki uç beylikleri ve Osmanlılar diğer Müslüman Türk toplumları ve devletleri ile sıkı ilişkiler kurmuşlardı. Dolayısıyla bu topraklar, İ’la-i Kelimetullah davasının yürütülmesine en güzel bir vesile olarak görülmesinden dolayı İslam coğrafyasının her yanından ve her meslek ve meşrepten Müslümanın uğrak yeri oldu. Bu bölgelerde böylelikle oluşan yoğun bir göç dalgası ise arasında en idealist ve en kaliteli insanları barındırıyordu. Tüccar, zanaatkar, esnaf ve ulema gibi gruplar akın etmekteydi: Semerkant, Buhara, İran ve Kırım medreselerinden çıkan alimler, Selçuklu ve İlhanlıların bürokrat aileleri, kanaat önderleri ve dervişler Anadolu’ya akın eden gruplardan bazıları idi.
Bu dervişler Ahmet Yesevi’nin rahle-i tedrisinden geçmiş hem savaşçı ve yiğit bahadırlar, hem de Allah dostu bir derviş olarak (Alp-Eren) şeyh Edebali’nin manevi himayesinde sınır boylarında cihada koşmuşlardır. Bununla beraber alperenlerin Anadolu’da asıl asıl yaptıkları ve başardıkları insanların kalplerini ve gönüllerini fethetmek olmuştur. Bunun en önemli tarafını ise bizzat kahramanlık, cesaret, cömertlik, ilim ve merhametle yoğrulmuş kendi karakterleri oluşturmuştur. Cihan devleti mefkûresine sahip bu yiğit dervişler aynı zamanda çok çalışkan olmaları ile de öne çıkmışlardır hatta pek çok zanaatın da sanatkarı olmuşlardır.
Türk-İslâm dünyasının farklı bölgelerinden İ’la-i Kelimetullah davası uğruna Anadolu topraklarına gelenlerden en önemlileri Gaziyan-ı Rum da denilen Alp-Erenlerdi. Bunlar tarihte çok az görülen bir niteliğe haizdiler. Hem kahraman birer savaşçı, hem evliya yolunda ‘eren’diler. Eren olma vasıfları da takva bir hayat çizgisiyle, gönül erliği ile bilgiyle kuşanmıştı.
Dursun Fakıh, Geyikli Baba, Muhlis Baba, Taceddin Kürderî, Musa Abdal gibi Allah dostları ilk akla gelenlerdir. (Anadolu) Horasan Erenleri halk kitlelerini belli ilahi-toplumsal-siyasal nizamlar için sevk ve idare edebilen ve toplumu yönlendirebilen bir özelliğe haizdirler. Böylelikle gönüllere girilmek suretiyle bir taraftan özlenen büyük fütuhatı gerçekleştirilmiş, diğer taraftan da alp-erenlerin fedakar,vefakar,diğergam üzre ve merhametli davranışlarıyla toplumsal kaynaşmayı sağlanmıştır. Hatta ordular gelmeden çok daha öncesinde toplumun hatta gayrı Müslim ahalinin dahi kalpleri fetholunmuştur. Tabi ki bütün bu alp-erenlerin yetişmesinde ve yaptıkları cihadda en büyük pay Hoca Ahmet Yesevi’ye ait olsa gerektir.
Şimdi Gelelim Anadolu’dan Kara Kıtaya Taşınan Gönül Mimarlarına: “AFRİKA ERENLERİ”
Bütün bu izahattan sonra özellikle ifade etmek gerekir ki Osmanlı’nın yaklaşık 400 yıl süren Kuzey Afrika egemenliğinin yanı sıra son yüzyılda Güney Afrika’ya kadar yolladığı elçilerini de düşünürsek burada yapılan medeniyet inşasına yönelik tüm eserler yoluyla ecdadımız sırf Allah davasını yürütmek gayesi ile Afrika kıtasına silinmeyecek maddi ve manevi izler bırakmıştır.
Özellikle son 15-20 yıldır insani ve islami duyarlılıkla ve diğergam olma niyetiyle Anadolu’dan Afrika’nın en ücra köylerine, tepelerine, çöllerine kadar insanımız cömertliğini, vefasını, vicdanını, şefkatini, merhametini, sevgisini, tevazuunu ve imanını taşımaktadır. Adeta Anadolu’daki Horasan erenlerinin şu zamandaki temsilcileri Afrika erenleri olmaya namzettirler. Çeşitli vesilelerle pek çok kez gittiğimiz kıtada gördüğümüz o ki; batı tarafından yıllarca sömürülmüş bu garip insanlar Türkiye’ye büyük bir sevgi, ülfet ve ümitle bakmaktadırlar. Açılan su kuyuları, binlerce insana şifa vesilesi olan organize tedavi programları, kendi ülkelerinde kendi imkanlarıyla iaşelerini sağlayabilecekleri açılan iş kapıları ve meslek kursları, en kaliteli eğitimi sağlayan maarif kolejleri ve medreseler, Türk hayırseverlerin başta ramazan ve kurbanda olmak üzere yılın her döneminde yaptıkları infaklar, Kuran eğitimleri, açılan hastaneler ve yetimhaneler, inşa edilen kamu binaları ve en nihayetinde bu mazlum kıtaya aşılanan imanın en kutlu yönleri ve geleceğe ümitle bakma ülküsü bu insanlara hem karşılıksız, menfaatsiz bir dostluğun, kardeşliğin nasıl olacağını en zarif bir şekilde göstermekte hem de yılladır kendilerini saran emperyalist ve misyonerlik prangalarından kurtaracak cesareti ve umudu onlara taşımaktadır.
İşte iyilik yolcusu seyyah-yazar Hacı İbrahim Mutlu, İyilik Yolunda Uzaklar Yakın, İyilik Yürek İster (İyilik Yolunda Etiyopya) ve şuan elinizdeki Turkana (İyilik Yolunda Kenya) kitap serisi ile bize mazlum kıtanın gerçeklerini ve Afrika Erenlerinin iyilik yolculuğunu anlatmaktadır.
Kaynak: geredemedyatakip.com.tr