KOÇAK “ÖĞRETMENE KÖSTEK DEĞİL, ÖĞRETMENE DESTEK KANUNU OLSUN”
Eğitim-Bir-Sen Eğitimciler Birliği Sendikası Bolu 1 Nolu Şubesi, yeni başlayan 2022-2023 Eğitim-Öğretim döneminde gerçekleştirilmesini istedikleri talepler hakkında Bolu İl Milli Eğitim Müdürlüğü binası önünde bir basın açıklamasında bulundu.
Sendika adına basın açıklamasını okuyan Eğitim-Bir-Sen Eğitimciler Birliği Sendikası Bolu 1 Nolu Şube Başkanı Ahmet Koçak, öğretmenlerin mevcut ekonomik şartlarda sıkıntı yaşadıklarını ve bunların düzeltilmesi gerektiğini dile getirerek ayrıca kendi görüşleri alınmadan yapıldığını belirttiği Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun da yeniden düzenlenmesini istedi.
“Ekonomik Zorlukları Daha Fazla Hissettiğimiz Bir Yıl Olacak”
Yeni eğitim-öğretim yılana başlarken öğretmenlerin heyecanına gölge düştüğünü belirten Başkan Ahmet Koçak; “Her eğitim öğretim yılına büyük bir heyecan ve mutlulukla başlayan öğretmenlerimizin bu yıl heyecan ve mutluluklarına gölge düşmüştür. 2022 2023 eğitim öğretim yılı eğitim çalışanları açısından önceki yıllara göre ekonomik zorlukları daha fazla hissettiğimiz bir yıl olacak. Eğitim çalışanlarının mali haklarında onlara rahat nefes aldıracak bir iyileştirme yapılması elzem olmuştur. Bugün buradan Milli Eğitim Bakanlığı’na ve devletimizin üst düzey yöneticilerine sesleniyoruz. Eğitim çalışanlarının bütün enerjilerini işine, bütün vakitlerini sevgili öğrencilerine ayırabilmeleri için bu problemlerin çözülmesi gerekmektedir. Her eğitim öğretim yılı başında sadece öğretmenlere verilen eğitim öğretim tazminatı eğitim çalışanlarının tamamını kapsayacak şekilde genişletilip bir maaş tutarında verilmelidir. Eğitim çalışanları birbirinden ayrılmaz bir bütündür. Bu sebeple eğitim çalışanları arasındaki ayrım son bulsun ve eğitime hazırlık ödeneği eğitim çalışanlarının tamamına verilsin. 6’ncı dönem toplu sözleşme masasında tarihi bir başarı olarak elde ettiğimiz 3600 ek gösterge kazanımına şeflerimizin dâhil edilmemiş olması, Çalışma barışı ve huzuruna, iş verimine olumsuz etki etmektedir. Bu adaletsizlik giderilmeli; şeflerimiz, teknikerlerimiz başta olmak üzere bütün kamu çalışanları 3600 ek göstergeden yararlandırılmalıdır. Eğitim öğretimin sağlıklı bir şekilde işleyişi ve yönetilmesinde en önemli unsurlardan birisi olan şube müdürlerine makam tazminatı verilmesi ve özel hizmet tazminatlarının artırılması zorunluluk arz etmektedir. Meslek kanununun getirdiği uzman ve başöğretmenlik düzenlemesinin öğretmenlikten gelen şube müdürlerinin ve eğitim yöneticilerimizin de faydalanabileceği şekilde düzenlenmesi zaruri bir durumdur” dedi.
“Eğitim Paydaşlarının Görüşleri Alınmadı”
Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun, 5’inci ve 6’ncı Dönem Toplu Sözleşmede belirtilen taleplerle örtüşmediğini dile getiren Koçak; “Kamuda bir milyonun üzerindeki istihdam sayısıyla öğretmenlerimiz en büyük çalışan grubunu oluşturmaktadır. Çalışanlar arasında toplumsal saygınlığı en yüksek kesim olan öğretmenlerimizin sorunlarına yasal dayanak oluşturmak adına 14 Şubat 2022 tarihinde yürürlüğe giren öğretmenlik meslek kanunu sahanın beklentilerinden uzak bir şekilde öğretmenlerimizin, eğitimin paydaşlarının görüşleri dikkate alınmadan hazırlanmış ve kabul edilmiştir. Sınav esaslı getirilmek istenen kariyer planlaması bizim 5’inci Dönem ve 6’ncı Dönem Toplu Sözleşme taleplerimiz ile örtüşmemektedir. Sürecin başından beri ifade ettiğimiz şekliyle 8 yılını dolduran öğretmene uzman öğretmen, 4 yıl uzmanlık yapan, meslekte 12 yılını tamamlayan öğretmene de başöğretmenlik unvan ve hakları verilmelidir” şeklinde konuştu.
“Eğitim Öğretime Olumsuz Yansıyacaktır”
Eğitim-Bir-Sen Eğitimciler Birliği Sendikası Bolu 1 Nolu Şube Başkanı Ahmet Koçak, eğitim-öğretimin olumsuz etkilenmemesi için öğretmenlerin ekonomik şartlarının düzeltilmesi gerektiğini vurgulayarak; “Eğitim Bir Sen olarak toplu sözleşme teklifimiz esas olsun sınav tartışması son bulsun diyoruz. Bizler yetkili sendika olmanın omuzlarımıza yüklediği sorumluluğun bilinciyle kanun çıkmadan önce toplu sözleşme döneminde hazırladığımız teklife uygun şekilde 8 yıl süreyle fiilen öğretmenlik yapmış olanlara uzman öğretmen, en az 4 yıl süreyle fiilen uzman öğretmenlik yapmış olan öğretmene ise başöğretmen özel hizmet tazminatı ödenmesini istiyoruz. Öğretmenlik mesleği zaten kariyer mesleğidir. Öğretmenlerimizin tek derdi unvan sahibi olmak değil, ekonomik olarak rahatça geçirebilecekleri ücrete sahip olmaktır. Kanunun bu haliyle uygulanması halinde okullardaki çalışma barışı bozulacak bu durum da eğitim öğretime olumsuz yansıyacaktır. Hükümetimizi ve siyasi partilerimize meclisin açılmasıyla birlikte mevcut yasa ile ilgili düzenleme yapmaya davet ediyoruz. Öğretmenlerin 60 yıllık hayali olan ve bir oldubitti ile yasallaştıran Öğretmen Meslek Kanunu; Öğretmene Destek Kanunu olsun, öğretmenlerin kâbusu olmasın. Hükümeti sesimizi duymaya meclisin açılmasıyla birlikte yasal düzenleme yaparak yanlıştan dönmeye çağırıyoruz. Meslek kanunu, öğretmene köstek değil, öğretmene destek kanunu olsun” ifadelerini kullandı.
“Promosyon Artışlarını Bir An Önce Gerçekleştirmelerini İstiyoruz”
Bankalar ile yapılan ihalelerin güncellenmesi veya tek taraflı feshedilerek yeniden yapılması gerektiğini belirten Ahmet Koçak, “Enflasyon ateşinin sabit gelirlileri tüm şiddetiyle yaktığı bugünlerde alınan banka promosyonlarının anlamını yitirdiği, eriyip gittiğini görüyoruz. Ekonomik dalgalanmadan önce yapılan anlaşmalar karşılığında çalışanlara ödenen rakamların bir an önce güncellenmesini veya ihalelerin tek taraflı feshedilerek yeniden yapılması gerektiğini savunuyoruz. Kâr oranlarında rekorlar kıran bankaların kazançlarını, başta maaş müşterilerine borçlu olduklarını hatırlatarak; kayıpları önleyici, müşterilerini tatmin edici promosyon artışlarını bir an önce gerçekleştirmelerini istiyoruz” dedi.
“Kadrolu İstihdam Esas Alınmalıdır”
Geçen yıl pansiyonlu okullarda istihdam edilen aşçı ve aşçı yardımcılarının görev tanımlarının belirlenmesini, ayrıca kamudaki sözleşmeli personel uygulamalarından da vazgeçilmesi gerektiğini dile getiren Koçak; “Geçtiğimiz yıl ilk defa pansiyonlu okullarda ve kurum yemekhanelerinde görev yapmak üzere istihdam edilen ve bu alanda büyük bir açığı kapatan aşçı ve aşçı yardımcısı arkadaşlarımızın görev tanımları bir an önce yapılmalıdır. Bu arkadaşlara asıl görevlerinin dışında başka görevler verilmemelidir. MEB İdari Kurul toplantısında alınan karar gereği, görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavları takvime bağlanarak 2022 yılı içerisinde gerçekleştirilmeli; sınav takvimi bir an önce ilan edilmelidir. Bunun yanında sözleşmeli personel uygulamalarından bir an önce vazgeçilmeli, kamuda kadrolu istihdam esas alınmalıdır. Bütün bunların dışında, yerelde yaşanan, özellikle de eğitim yöneticilerinin, öğretmenlerin, eğitimin diğer paydaşlarının görüşleri alınmadan, onların fikirlerine değer verilmeden alınan kararların ilimiz eğitimine zarar verdiği bilinmelidir. Üstten bakışlı, ben yaptım oldubitti mantığının eğitim sürecini olumsuz etkilediği göz ardı edilmemelidir. Unutulmamalıdır ki eğitimde başarı, bütün unsurların uyumlu, huzurlu ve barışık olmasına bağlıdır” ifadelerini kullandı.