TEMA Vakfı Bolu İl Temsilciliği:
“Ayman Yaylası’nda Taş Ocağı İstemiyoruz!”
TEMA Vakfı Bolu İl Temsilciliği yaptığı açıklamada, Bolu Ayman Yaylası’nda yapılmak istenen taş ocağının bölgenin ekosistemine zarar vereceğini belirtti.
DSİ 5. Bölge Müdürlüğü tarafından yapılması planlanan Bolu Seben Taşlıyayla Göleti ve Sulaması Projesi’nde kullanılmak üzere taş ocakları açılması gündemdedir. Taş ocakları için Bolu Valiliği’ne sunulan ÇED Proje Tanıtım Dosyası hakkında, 09.07.2021 tarihinde “ÇED gerekli değildir” kararı verildi. Yöre halkı yürütmeyi durdurma talebiyle Bolu İdare Mahkemesi’nde dava açtı. Ancak yasal süreç tamamlanmadan 16 Eylül’de ağaç kesimlerine başlanması üzerine iş makineleri durdurularak bir basın açıklaması yapıldı.
Yakınında yüksek gerilim hattı var
Bölgenin önemli özelliklere sahip olduğuna dikkat çeken TEMA Vakfı Bolu İl Temsilcisi Selma Demirel, taş Ocağının 550 metre güneybatısında hayvancılık faaliyetleri yapıldığını söyledi. Demirel, “Ayrıca taş Ocağının 460 metre güneyinde hayvan sürüleriyle yaban hayatının su ihtiyacını sağladığı Akçakilise Deresi geçmektedir. Yaylanın mera alanı ve ağılları, taş ocağı ile Ayman Yaylası’nın arasında. Taş ocağı, yüksek gerilim hattına 60 metre mesafededir. Ayman Yaylası’na 900 metre mesafede ise üstü kapatılmamış ve rehabilite edilmemiş eski bir taş ocağı da bulunmaktadır” dedi.
Demirel konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada, “Ayman Yaylası’nın 500 metre yakınında taş ocağı açılmasının, yayla sakinlerine ve hayvanlarına, yaban hayatına ve doğaya vereceği zararın göz önünde bulundurulmasını talep ediyoruz. Kesilmesi planlanan bin 500 ağaçla orman varlığının zarar göreceğinin, taş ocağının yüksek gerilim hattına yakınlığı sebebiyle oluşabilecek bir yangın durumunda telafisi mümkün olmayan zararlarla karşılaşılacağının ve halkın sağlığının önemsenmesinin gerektiğinin altını çiziyoruz” diyerek bu yanlıştan dönülmesi konusunda yetkililere çağrıda bulundu.
Taş ocaklarının ekosisteme etkileri
Bilindiği gibi taş ocağı, inşaat veya diğer kullanımlar için malzeme üretmek amacıyla zeminden kaya, kum, çakıl veya diğer minerallerin kaldırılma işlemidir.
Binlerce yılda oluşmuş mera ekosistemini yerinden söküp atan bu süreç, bütüncül ekosistemlerin yara almasına neden olmaktadır. Taş ocakları için yapılan patlatmalar doğal dengeyi, su yollarını ve yer altı çatlak sistemlerini bozarak, yer altı sularının çekilmesine, bu sularla beslenen yüzey sularının kuruyarak yok olmasına sebep olmaktadır. Bu süreç bölgenin tarım ağırlıklı ekonomisine ve meralarına ciddi şekilde zarar vermektedir. Yine bu patlatmalar sırasında yakın çevredeki yerleşim yerleri de zarar görmektedir.
Bunlarla birlikte taş ocaklarının insan sağlığı ve çevre üzerindeki etkileri şunlardır:
- Taş ocaklarından çıkan toz, bitki yapraklarını kaplayarak solunumu ve fotosentezi engeller. Çiçeklenme döneminde döllenmeyi önler ve meyve oluşumunu azaltır.
- Taş ocağı ve kullanılan araçların çıkardığı gürültü orada çalışanlar için sağırlık yaratabilecek ölçüdedir.
- Taş ocağı kapatıldıktan sonra arkada kalan çukur yer altı sularının akışını engellemektedir. Çukur ağaçlandırılamadığı için atık maddelerin doldurulduğu bir çukura dönüşmekte ve çukurdaki kirletici atıklar yer altı sularına sızarak, içme sularını kirletmektedir.
Ayrıca Uluslararası Çevre Araştırmaları ve Halk Sağlığı Dergisi’nde yer alan bir araştırmanın sonucuna göre; taş ocakları yakınında yaşayanların %98’i evlerinde toza maruz kaldıklarını, %85’i arazinin tahrip olduğunu, 92’si mahsul yetiştiremediğini belirtmektedir. Toza maruz kalan kişilerin %22’sinde yüksek göz ve burun alerjisi, %17’sinde göğüste sıkışma, %9’unda kronik öksürük sorunları görülmektedir.