TESUD 39. KURULUŞ YILDÖNÜMÜ ANIT PARK’TA TÖRENLE KUTLANDI
Türkiye Emekli Subaylar Derneğinin (TESUD) 39. Kuruluş yıldönümü nedeniyle Anıt Park’ta tören gerçekleştirildi. Türkiye Emekli Subaylar Derneği Bolu Şube Başkanı Ahmet Şerafettin Yamaner, tarafından Atatürk Anıtına çelenk sunulmasıyla başlayan tören, Saygı duruşunda bulunulması ve istiklal marşının okunmasıyla devam etti.
Çelenk sunma törenine; Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan, İl Jandarma Komutanı Jandarma Kıdemli Albay Haluk Saygılı, Bolu Baro Başkanı Avukat Bengü Akşemsettinoğlu, AK Parti Bolu Başkanvekili Uğur Akbay, Milliyetçi Hareket Partisi Bolu İl Başkanı İlhan Durak, Milliyetçi Hareket Partisi Merkez İlçe Başkanı Hakan Aydın, Bolu Ülkü Ocakları Başkanı Cihan Özkalem, Türkiye Emekli Subaylar Derneği Bolu Şube Başkanı Ahmet Şerafettin Yamaner, Emekli Astsubaylar Derneği üyeleri, Muharip Gaziler Derneği, Sivil Toplum Örgütleri ve vatandaşlar katıldı.
Yamaner, konuşmasının başında Bolu Tugay ve Garnizon Komutanlığı emrinde görevli bulunan askerlerin yapılan denetleme sebebiyle törene katılamamasından dolayı duyduğu üzüntüyü dile getirdi.
“AMAÇLARIMIZ DOĞRULTUSUNDA HALKIMIZA HİZMET EDİYORUZ”
Günün anlam ve önemine ilişkin konuşma gerçekleştiren TESUD Bolu Şube Başkanı Ahmet Şerafettin Yamaner, dernek kuruluşunu ve amaçlarını anlatarak konuşmasına başlayarak; “Bilindiği gibi uzun süren bir pandemi süreci yaşadık. Salgın hastalık nedeni ile birçoğumuz yakınlarımızı kaybetti. Büyük bir deprem ve sel felaketi ile elli binden fazla canımızı kaybettik. Şehit olan ve ölenlerimize rahmet diliyoruz. Mekânları cennet olsun. Allah yakınlarına sabırlar versin. İnşallah daha büyük felaketlerle karşılaşmayız. Türkiye Emekli Subaylar Derneği 2847 sayılı yasa ile 5 Nisan 1984 tarihinde kurulmuş olup bu kanunla kamu yararına çalışan dernekler kapsamına alınmıştır. Bir sivil toplum örgütü olarak çalışan biz Emekli Subaylar, Türk Silahlı Kuvvetlerinin, kanunlarla sınırlı haklarının kamuoyu önündeki sesi durumunda olduğumuzun bilinci içinde, yine kanunlara saygılı bir şekilde amaçlarımız doğrultusunda halkımıza hizmet ediyoruz” şeklinde konuştu.
“ORDUNUN OLDUĞU YERDE KUVVET VARDIR, GÜVEN VARDIR, HUZUR VARDIR”
Yamaner, Türk Silahlı Kuvvetlerinin ülke için önemini ve değerinin duyurulmasının amaçları olduğunu belirterek; “Gazi Mustafa Kemal Paşa 31 Temmuz 1920 yılında Afyonkarahisar da Milletvekilleri ve Kolordu dairesindeki subaylara hitaben; ‘Millet bağımsızlığının korunmasını ordudan, ordunun ruhunu teşkil eden subaylardan bekler. İşte subayın yüce olan vazifesi budur. Düşmanlarımızın birinci taaruz hedefi ordudur. Orduyu imha etmek için mutlaka zabitini mahvetmek, zelil etmek lâzımdır. Bundan sonra milleti koyun sürüsü gibi boğazlamakta mevali ve müşkülat kalmaz.’ Sivil Toplum Kuruluşu olarak vazifemiz ve amacımız kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Ülkenin ve ulusun, Milletiyle bölünmez bütünlüğünün korunması ve desteklenmesi, Ulus ve Bayrak sevgisinin yüceltilmesi, birlik ve beraberliğimizin güçlendirilmesi, çalışmalarının yapılması, Türk Silahlı Kuvvetlerinin ülkemiz için öneminin ve değerinin duyurulmasının sağlanması amacımızdır. Türk Silahlı Kuvvetleri, ülkemizi dışardan yapılacak saldırılardan koruduğu gibi, deprem, yangın ve sel felaketlerinde yanımızda görmek istediğimiz ilk cankurtaranımızdır. Ordunun olduğu yerde kuvvet vardır, güven vardır, huzur vardır. Yurdumuzun kurtarıcısı, Cumhuriyetimizin kurucusu en büyük komutanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk; yeri geldiğinde: ‘Para vardır, para yoktur, ister olsun ister olmasın ordu vardır. ” dedi.
“ASKERİ OKULLAR SUBAY ATÖLYESİDİR”
Yamaner, askeri okulların önemine değinerek: “Yine aynı şekilde; ‘Arkadaşlar Türkiye en zayıf sanıldığı bir zamanda kuvvetli olduğunu ordusu ile kanıtlamıştır.’ diyen büyük komutanımız, Mustafa Kemal Paşa; 1922 yılında şu sözleri de arkasından söylüyor: ‘Vatanımıza ve bağımsızlığımıza göz dikenleri yalnız askerlikçe yenmek yetmiyor. Memleketimiz hakkında istila emelleri besleyecek olanların her türlü ümitlerini kıracak şekilde siyaseten, idareten ve kuvvetli olmak lazımdır.’
‘Bir Ordunun Kudreti zabıtan ve komuta heyetinin kıymeti ile ölçülür.’ diyerek Türk ordusuna ve komuta eden subaylara seslenmiştir. Subay; Harp Okulundan mezun olurken; ‘Türk sancağının şanını canından aziz bilip icabında vatan, cumhuriyet ve vazife uğrunda seve seve hayatını feda eyleyeceğime namusum üzerine ant içerim.’ diyerek yemin eder. Türkiye coğrafyasına baktığımızda etrafımızda dost ülke göremiyoruz. Emperyalist ülkelerin gözü bu bölgeye çevrilmiş durumda. Askeri okulların önemi buradan başlıyor. Askeri Okullar; Çocuğun iliklerine kadar vatan sevgisini, yurt sevgisini, bayrak sevgisini, sancak sevgisini, şehitliği, Gaziliği, itaati, disiplini bu ülkenin yokluklar içinde nasıl var olduğunu öğreneceği tek yerdir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk gibi dehaların Askeri okullardan çıktığını görmekteyiz. Askeri okullar Subay Atölyesidir” ifadelerini kullandı.
“SAVAŞ CERRAHİSİ AYRI BİR İHTİSAS KONUSU OLUP, NORMAL DOKTORLARIN EĞİTİM KONU KAPSAMI DIŞINDADIR”
Yamaner, askeri hastanelerinde öneminden bahsederek, “Ben Kuleli Askeri Lisesinden mezun olalı 56 sene oldu. Devre olarak Kuleli askeri Lisesini ziyaret ettiğimizde sınıflarımızın kapı girişinde Sarı Pirinç Levhalar üzerinde ‘BU SINIFTAN MEZUN OLAN EN BÜYÜK KOMUTANLARIMIZ’ Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ ten başlayıp tarihe mal olan bütün büyük komutanlarımızı her sınıfta görebiliyoruz. Türk ordusu kahraman deniyorsa; Kahramanlık tohumları Askeri okullarda atılmıştır. Askeri okulların öneminden bahsettiğim gibi; Askeri Doktorlar Ve Askeri Hastaneler’ in öneminden bahsetmek istiyorum.
Türk Silahlı Kuvvetleri, Türkiye’nin coğrafi yapısı bakımından harbe her an hazır olmak durumundadır. Dünyada bütün ülkelerin Askeri Hastane ve Askeri Doktorları vardır. Çünkü bir ülke istiklalini ve bağımsızlığını korumak için orduya ihtiyaç vardır. Ordu içinde de Askeri hekimlerin olması muhakkaktır, savaş cerrahisi ayrı bir ihtisas konusu olup, normal doktorların eğitim konu kapsamı dışındadır. Savaş tecrübesi olan bir kardeşiniz olarak beyan etmek isterim ki; savaş meydanında yaralanmış bir askerin ilk yardımı, üst kademeye sevki, tahliyesi dahil, acilen yerinde yapılması gereken cerrahi müdahale için gerekli doktor, yardımcı personel ve cerrahi ekipman, birliklerimizin yanında olmalıdır. Tahliye sürecinde can kayıplarını önlemek için bu konu çok önemlidir. Mehmetçiğin dilinden ancak Askeri hekimler anlar”
“KOMUTANINI YANINDA GÖREN ASKERİN CESARETİ ARTIYOR”
Yamaner, askeri doktorun görevini sivil doktorun yapabileceğini düşünmek son derece yanlıştır diyerek, askeri doktorların önemini vurguladı. “Çanakkale Savaşında birliklerimizde Askeri Doktor olmayışı nedeni ile paralı yabancı Doktor Subaylar getirilmiştir. Kıbrıs Barış Harekâtında Lefkoşa’da Yunan Alayı ile karşılıklı ateş esnasında hemen yakınımda bir patlama oldu. İki askerimizin yanına düşen mermi askerlerimizin parçalanmasına ve şehit olmasına sebep oldu. Hemen Askeri Doktorumuza telefon ederek durumu bildirdim. Şehit askerlerimizin organlarını Askeri doktorumuz etraftan topladı. Yunan alayına girdiğimizde, Askerlerimizi mevzilerinde devamlı dolaşarak kontrol etmemiz ve görmemiz gerekiyor. Askerlerde komutanını yanında görmek istiyor. Komutanını yanında gören askerin cesareti artıyor, morali düzeliyor ve komutanım başımızda diyor.
Kasığımda çıban çıktı. Yürüyemeyecek durumdayım. Grup Komutanımız Rahmetli Yarbay Cengiz Varol Komutanımdan bana doktor göndermesini istedim. Yunan Alayı içinde on dakika sonra Askeri Dr. Binbaşımız en ileri hatta beni bularak çıbanımı temizledi. Bantladı. Göreve devam ettim. Bir ordunun savaşta başarı kazanması ve moral bulması ancak arkasında ki sağlık desteği ile olur. Moral savaşma gücünü artırır. Gelişmiş ülkeler incelendiğinde ordularında Askeri Tabipler vardır. Askeri doktorun görevini sivil doktorun yapabileceğini düşünmek son derece yanlıştır. Rütbeli askeri doktorun farklılığı birliklerin göreve sevki ile başlar. Cephede yaralanan askerin triage denilen sınıflandırılması çok önemlidir. Yaralanan askerler için dakikalar bile önemlidir. Komando birliklerinde, hava indirme birliklerinde askerle beraber doktorda paraşütle atlayacaktır. Sivil hekimlerle sağlık hizmetlerinin sağlıkla yürüyemeyeceği aşikardır” ifadelerini kullandı.
“YAŞADIĞIMIZ ŞU GÜNLER BİRLİK VE BERABERLİĞİMİZE EN ÇOK İHTİYACIMIZ OLDUĞU GÜNLERDİR”
Yamaner, yaşanılan zor günler için birlik ve beraberlik olunmasını gerektiğine dikkat çekerek, “Çanakkale savaşında Conk Bayırı bölgesinde düşmanla savaşırken Askerin cephanesi bitmek üzere iken üstün düşman kuvveti karşısında daha iyi bir arazide savaşmak için geri çekilmekte olan askere; ‘Ben size çekilmeyi değil, ölmeyi emrediyorum. Cephaneniz yoksa süngünüz var.’ diyerek o tarihi emirle Anafartalar’da düşman geri çekilmek zorunda kalmıştır. İşte bu emri ancak Askeri okullarda okuyup yetişen bir subay verebilir ve geleceğin kaderini tayin eder. Kuleli Askeri Lisesi ve Kara Harp okulunda okuyan Gazi bir subay olarak en büyük beklentim Askeri Liselerin bir an evvel açılmasıdır. Yaşadığımız şu günler birlik ve beraberliğimize en çok ihtiyacımız olduğu günlerdir. Özellikle devlet adamları ve politika ile ilgilenen kardeşlerimiz hangi görüşe sahip olurlarsa olsunlar birlik ve bütünlüğümüzün bozulmaması için birbirlerine karşı daha saygılı ve seviyeli konuşmaları gerektiğine inanıyorum. Dinimiz, dilimiz, kültürümüz, vatanımız birken siyasi görüş farklılıkları dolayısıyla insanlarımızın kutuplaşmasından kaçınmalıyız” şeklinde konuştu.
“HERKES KANUN ÖNÜNDE EŞİTTİR”
Yamaner, ülkenin birlik ve bütünlüğü için siyasi ve din adamlarına büyük görev düştüğünü belirterek, “Mustafa Kemal: 19 Mayıs 1919 da Samsuna çıktığında Rum, İngiliz ve Rus gizli servislerinden kurtulup ülkenin kurtuluş temellerini atacağı yeri bulmak için çalışırken, Amasya müftüsü Hacı Tevfik Efendi şu telgrafı Mustafa Kemal Paşaya gönderiyor; ‘Amasya halkı müdafaa-i vatan, muhafaza-i din ve devlet yolunda mücadele edenleri bağrına basmakla müftekir olacaktır.’ diyerek bütün din adamlarını ve halkı göreve çağırmıştır. Siyasilerimiz ve din adamlarımıza ülkenin geleceği, birlik ve bütünlüğünün sağlanmasın da büyük görev düşmektedir. Parçalanmamız kimin işine yarar? Tabi ki Türkiye’yi parçalamak, işgal etmek isteyen Emperyalist güçlerin işine yarayacaktır. Türkiye’nin coğrafi yapısından dolayı Türk’ü, Kürt’ü, Laz’ı, Çerkez’i, Abaza’sı, Gürcü’sü, Alevi’si, Sünni’si bizim için aynıdır. Herkes kanun önünde eşittir. Biz bu kardeşlerimizle Çanakkale’de, Kurtuluş Savaşında, Kıbrıs’ta savaşa girdik. Başarı kazandık” diye belirtti.
“BİRLİK BERABERLİK İŞTE BUDUR”
Yamaner, yaşadığı bir anısına değinerek, “Bir anımı sizlerle paylaşmak istiyorum. Muharip Gaziler Dernek Başkanları toplantısı Bolu’da yapıldı. Üç tane kalpaklı, üniformalı, madalyalı Gazi arkadaşım karşıma gelerek asker selamı verdiler. ‘Komutanım biz sizin askerlerinizdik’ dediler. Birisi Bursa, birisi Trabzon, birisi Şanlıurfa Muharip Gaziler Dernek Başkanı Olduklarını söylediler. Kendilerini sırayla tanıtmalarını söyledim. Şanlıurfa Muharip Gaziler Dernek Başkanı Hasan Arslan; ‘Komutanım ben Şanlıurfalıyım, anam Kürt, babam Kürt, ben Kürt çocuğuyum ama Türk vatandaşıyım.’ deyip ceketinin sol iç cebine diktirdiği Türk bayrağını gösterdi. ‘Şanlıurfa’da üç tane büyük Türk bayrağı var. Birisi Valilikte asılan, diğeri Belediye’de, üçüncü Büyük Türk bayrağı da benim Muharip Gaziler Derneğinde astığım bayraktır. Sizin emrinizde tekrar Yunana karşı savaşırım. Siz emredin Şanlı Urfa’dan Bolu’ya kadar koşarak gelmeye çalışırım. Beni PKK ile bölücülerle karıştırmasınlar’ deyince çok duygulandım. Liselerde verdiğim konferanslarda birlik beraberlik konusunu işlerken Gazi kardeşim Hasan Arslan’ın konuşmalarını ses yayını düzeneğinden müdür, öğretmen ve öğrencilere dinlettim. Dinleyenlerin alkış seslerini de kendilerine duyurdum. İşte Türk vatandaşı olmanın gururunu yaşayan Kürt Çocuğu. Birlik beraberlik işte budur.
Siyasilerimiz, yazılı ve görsel basınımız milli menfaatlerimizi şahsi menfaatlerinden önde tutmalı, sağduyulu ve duyarlı davranmalıdır. Türk Silahlı Kuvvetleri daha nice şehitler verse de Yüce Türk Milletinin birlik ve beraberliğini ve vatanın bütünlüğünü korumada azim ve kararlıdır. Bu duygu ve düşüncelerle bu güzel yurdu bizlere emanet eden başta Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu en büyük komutanımız Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ve silah arkadaşları olmak üzere tüm şehit ve gazilerimizi rahmetle ve minnetle anarken yaşayan Gazilerimize de sağlıklı mutlu günler geçirmelerini dilerim. Katılımınız dolayısıyla bizleri onurlandırdınız. Tekrar teşekkür ederim. Sağ olun var var olun” şeklinde konuşmasını sonlandırdı.
Tören Atatürk anıtı önünde hatıra fotoğrafı çekilmesi ile sona erdi.
Haber: Nilay Çelik / koroglugazetesi.com