27.11.2024 07:41:09
USD (Alış - Satış) : 18.84 - 18.89 EUR (Alış - Satış) : 20.12 - 20.21
Zekeriyya ULUDAĞ
27 Kasım 2024 Çarşamba

BİR SEMPOZYUMUN ARDINDAN


BİR SEMPOZYUMUN ARDINDAN

(Dörtdivan Araştırmaları ve Halk Kültürü Sempozyumu)

Prof. Dr. Zekeriyya Uludağ
Medeniyetleri kuran bilim ise bunun taşıyıcısı ve aktarıcısı bilim adamları olmuştur. Onlar zihniyetlerin banileri, o zihniyetlerin kaynağı olan ruhların mimarlarıdır ya da öyle olmak zorundadırlar. Çünkü onlar gelecek yüzyılların mührünü ellerinde taşımaktadırlar. Zira ektiklerinin ürününü en geç alanlar belki de ürünü hiç göremeyenlerdir.

Yönlendiremediğimiz zamanın içerisinde hayat ilkeldir. O aklın ve ruhun birleşmediği tabiattır. Hayatın canlanmadığı sürecidir. O basitliktir, sıradanlıktır. Buna karşılık medeniyetler ise; tarihin derinlikleri ile kütüphaneleri ve laboratuvarları birleştirerek hayata aktaranların izlerini taşır.

İnsan yaşadığı mekâna ruh katandır. Düşünen, düşündüğünü ifade edebilendir. Özgürlüğü seven, sınırlamaya itiraz edendir. Sonsuz karşısında sonluyu, güç karşısında zayıfı ayırabilendir. Bazen de olmadan olma; hamken kâmil insan olmaya heveslenip kendisini dev aynasında görüp muktedir olduğunu düşünendir. Ancak onun amacı hamdım, piştim, yandım elhamdülillah diyebilen aklın ve deneyin hâkimi hikmet ve feraset sahibi, aşkın yolcusu olan insandır.

Sempozyumlar bilgi şölenleridir. Yerel ve evrensel çapta bilgilerin odaklandığı, gündeme getirildiği, üzerinde tartışmaların yapıldığı tartışma alanları olarak kabul edilir. Bu tip toplantılarda özel alanların konuları uzmanları tarafından ele alındığı ve delillendirilerek sonuçlandırıldığı için ileri sürülen sonuçlar güvenilir bilgiler olarak kabul edilir. Bu yüzden toplumsal ve ülke kalkınmasının yegâne dayanaklarını oluştururlar. İşte bu çaptaki büyük toplantıların organizasyonunu özel ve tüzel kuruluşlar üstlenir ve Yükseköğretim kurumları ve akademik üyeleri bu faaliyetlerin müracaat kaynaklarıdır.

İlçemizin de bağlı bulunduğu Bolu’da hayatiyeni sürdüren Bolu İzzet Baysal Üniversitesi Bolu Halk Kültürünü Araştırma ve Uygulama Merkezi öncülüğünde, 14-15 Kasım 2024 tarihlerinde Bolu ve Dörtdivan’da “Bolu’nun halk kültürü unsurlarını korumak, tanıtmak ve gelecek nesillere iletmek; Bolu ve çevresine ait tarihi, kültürel ve edebi kaynaklarını (araştırıp) yayımlayarak kültürümüze hizmet etmek görevini üstlenmiştir. Bu konuda bir farkındalık yaratmak, kültürel değerlerimizi ve doğal zenginliklerimizi halkımıza ve özellikle kendi öz kültürlerinden uzaklaşan, ona yabancılaşan gençlerimize tanıtmak, sevdirmek, bunların korunması, yaşatılması ve gelecek kuşaklara aktarılması konusundaki hassasiyeti artırmak için” bir sempozyum düzenlemiştir.

İlgili kanunda belirtilen amaçlarına ilave olarak yükseköğretim kurumları “Türk Devletinin ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütün olarak, refah ve mutluluğunu artırmak amacıyla; ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmasına katkıda bulunacak ve hızlandıracak programlar uygulayarak, çağdaş uygarlığın yapıcı, yaratıcı ve seçkin bir ortağı haline gelmesini sağlamak, yükseköğretim kurumları olarak yüksek düzeyde bilimsel çalışma ve araştırma yapmak, bilgi ve teknoloji üretmek, bilim verilerini yaymak, ulusal alanda gelişme ve kalkınmaya destek olmak, yurt içi ve yurt dışı kurumlarla işbirliği yapmak suretiyle bilim dünyasının seçkin bir üyesi haline gelmek, evrensel ve çağdaş gelişmeye katkıda bulunmak” olan üniversitelerden Bolu İzzet Baysal Üniversitesi’ni ve Sayın Rektör Prof. Dr. Mustafa Alişarlı’yı böyle bir sempozyumu düzenlediği ve düzenlemeye vesile olduğu için öncelikle tebrik eder ve bu İlçenin bir mensubu olarak teşekkür ederim.

Elbette ilk çalışmalar sonra yapılacak olanların başlangıç taşıdır. Bazı eksiklikleri içinde barındırsa da oldukça önemlidir. En azından Üniversitemiz ilçelerine önem verdiğini buralarla ilgisini koparmadığını vurgulamıştır. Bu açıdan yapılan faaliyet oldukça önemlidir. Umarız ki süreklilik kazanır ve bu bilgi tabanlı aydınlatma teşebbüsleri kalıcı ve geleneksel hale gelir.

Sempozyum programı incelendiğinde üzerinde durulan konularının yanında Dörtdivan ilçemizin araştırılması gereken daha pek çok konusunun var olduğunu söyleyebiliriz. Bunu söylerken İlçemizle ilgili olan folklorik araştırmalar ve gösteriler, Köroğlu ile ilgili çalışmalar ve davetli konuşmacıların ifade ettiği konular takdir edilecek konuşma ve tebliğler olmuştur.

Bilindiği gibi Dörtdivan XI. Yüzyıldan itibaren Türkün vatanı olmuştur. Dolayısıyla tarihsel derinliği vardır. Bu bakımdan yerleşim yerleri itibariyle coğrafi açıdan değerlendirilmesi gerekir kanaatindeyim. Bu Türkün iskan anlayışı hakkın bize yeni bilgiler ve gelecek paradigmaları sunacaktır. Türkler Anadolu’nun fethi konusunda Doğudan Batıya doğru uzanırken gelişi güzel bir yerleşim sahası seçmediği ifade edilmektedir. Bugün de Devletimizin ve Ülkemizin bir göç probleminin varlığı ile karşı karşıya olduğu göz önünde bulundurulursa bu konunun önemi anlaşılacaktır. Bu demografik çalışmalar sosyolojik ve antropolojik yeni veriler de sunacaktır. Çevrede bulunan dini yapılar ve ilçeye bağlı yerleşim yerlerinin isimleri bakımından Türkistan ile ilgili bağlar vardır ve bunların yeni oluşumlar karşısında değerlendirilmesi tarih şuurumuza katkı yapacaktır. Bölgemizin fay hattı üzerinde olması yetkililerin ve halkın depremle olan ilişkisini her daim hatırlattığı gibi imar çalışmalarında halkın ve resmi kurumların dikkatlerini bu noktaya çekeceğinden jeolojik çalışmalara da özel bir yer ayrılmalıdır. Ekonomik konularda yapılacak çalışmalar büyük şehirlere olan göçü durdurmada faydalı olacağı gibi yerel kalkınmaya fayda sağlayacaktır.

“Bilgi güçtür” diyen Batı medeniyeti kuru ama güçlü; ruhunun değilse de aklın medeniyetini kurdu. Dünyada var olan her türlü zenginliği kendi adına kullanma arzusuyla ve hükmetme düşüncesiyle yoluna devam ediyor. Dolayısıyla bu medeniyet merhamet duygusunu yitirmiş görünüyor.

Hâlbuki Müslüman Türk’ün tarihte ortaya koyduğu medeniyet ürünleri merhameti, vicdanı ve adaleti daima ruhunda meczetmiştir. Dolayısıyla yapılacak her çalışma, düzenlenecek sempozyum ve kongreler öncelikle tarihsel bağı kurarak ontolojik varoluş şuurunu oluşturmak, insanıyla bütünleşmek ve yeni bir ruh ile kendisini bulmak zorundadır. Bilgi Müslümanın yetik malıysa onu her yerde aramak ve hayatımıza aktarmak her ferdin ve buna öncülük edecek olan eğitim kurumlarımızın görevi amacı olmalıdır. Son bir temenni de yapılacak olan ve özel bölgelerle ilgili çalışmaların çok önceden sadece resmi kurumların sayfalarında değil halkın duyabileceği alanlarda da duyurulmasının katkı sağlayacak kişilerin sayılarının artmasına ve çalışmalarıyla katkı sağlamalarına zemin hazırlayacaktır.
uludag14@hotmail.com


 


Tüm yazarlar için tıklayın

YAZARLAR

Tamamı