21.11.2024 20:15:22
USD (Alış - Satış) : 18.84 - 18.89 EUR (Alış - Satış) : 20.12 - 20.21
Yasin ŞEN
25 Mayıs 2021 Salı

DÖRTDİVAN ÇİÇEKLERİ - 1

DÖRTDİVAN ÇİÇEKLERİ - 1
Dörtdivan tam bir çiçek cennetidir. Mart, Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında her sene Dörtdivan ovası birçok çiçek çeşidini kucağında barındırır. Bilebildiğim kadarıyla burada gelincik (gelingadun çiçeği veya gelinyüzü de denir), karahindiba (sarı çiçek denir), üçgül, papatya (akçiçek denir), köygöçüren, asarlık çiçeği, kekik, fesleğen (peslehan denir), ayçiçeği (aygamber ve bostan güzeli de denir), hardal çiçeği, emecen, kazayağı, tarhana çiçeği, orkide (salep veya sağlep de denir), altın çiçeği (solmayan çiçek veya solmaz çiçek de denir), Arap sümbülü veya muskari (karga soğanı denmekte), goçkûz çiçeği, kardelen (buna da karga soğanı denir), kartaron çiçeği, su çiçeği, ebegümeci (ebemgümeci de denir), altın diken veya sarı diken, mavihindiba, beniunutma çiçeği, dağ lalesi, şeytandili, menekşe, peygamber çiçeği, deve dikeni (çakır dikeni denir), yılan bıçağı, çiğdem (gökdede, geyik çiğdemi, kırkkabuk diye üç türü vardır), dedesığırı kuyruğu (sığırkuyruğu denir) ve daha birçok çiçek türü tarlalar ve yaylalar başta olmak üzere Dörtdivan’da hemen her yerde arz-ı endam eder.

Burada isimleri sayılan çiçekler Dörtdivan’da bahar aylarından itibaren öylesine coşkun bir şekilde topraktan çıkarlar ki, insan bu hayatiyet ve güzellik karşısında kendinden geçer. Baharda yaylalar ve dağ yamaçları Arap sümbülü olarak bilinen mor sümbüllerle mosmor olur. Bunlara Dörtdivan’da karga soğanı da denir. Çiçeklerle ilgili derleme yaptığımız kaynak şahsiyetlerden Fahri Kayaalp bize, Dörtdivan’da karga soğanı olarak isimlendirilen bu mor çiçeklerin gövdelerini büyükbaş hayvanların yemesinden ötürü Dörtdivanlıların bahar aylarında ağız tadıyla yoğurt, tereyağı, peynir yiyemediğini ve süt içemediğini söyledi. Çünkü bu çiçeklerin bu hayvan ürünlerine verdikleri yabani soğan tadından ötürü bunların tadı pek de hoş olmazmış. Bu durum haziran ayına kadar devam edermiş.
Bu sümbül türüyle ilgili Dörtdivan’da rastlanan bir uygulama var: Bu sümbüller toplandıktan sonra evde hoş koku yaysın diye su dolu bir kaba konur. Böylece onun kokusunda istifade edilir.
Yukarıda ismi anılan emecen çiçeği ise Dörtdivan’da hâlâ kendisinden istifade edilen bir çiçek türüdür. Bunların çiçekleri teker teker alınır ve emilir. Çiçek insanın ağzına, şekerli ve hoş bir tat verir. Çiçeğin özünden böylece yöre halkı faydalanır. Hardal çiçeği ise yemek yapmada kullanır. Tercih edenler yapraklarından salata da yapabilir. Yine bu çiçeklerden kaz ayağı da tuzlanarak yenebilen çiçekler arasındadır.
Dörtdivan’da karahindibalar sarıçiçek diye isimlendirilir. Bu çiçekle ilgili bir oyun vardır: Çiçeğin sapı koparılıp ağza alınır. Bekletilir ve “kıvrıl, kıvrıl” denir. Çiçek ağızdan alındığında kopan yerden kıvrılmaya başlar. Oyunu oynayanlar bu vesileyle neşelenir.

Dörtdivan’da çiçek zenginliği kendini en çok bahar aylarında göstermektedir. Bilhassa mart ayında çıkan çiğdemler bu zengin tabiatın adeta süsü olurlar. Çiğdemler baharın habercileridir. Mart ayı geldiğinde Dörtdivan’da gözüken ilk çiçekler hatta bitkiler bu çiğdemlerdir. Bunların Dörtdivan’da “gökdede”, “kırkkabuk” ve “geyik çiğdemi” diye anılan üç türü vardır. Gökdedeye gökçiğdem, kırkkabuğa sarıçiğdem de denir. Gökdede, mor çiğdemlere, kırkkabuk da sarı çiğdemlere denir. Sarı çiğdemler toplanıp kurutulduktan sonra cenaze merasimlerinde kefenin üzerine serpilir. Bu çok ilginç uygulamanın Hıdrellez geleneği ve kadim Türk inanışlarıyla yakın bir ilgisi bulunmalıdır. Ayrıca bir inanışa göre Dörtdivan’da insanların öldükten sonra tıpkı baharda çiğdemlerin topraktan çıkması gibi çıkacaklarına inanılır. Çiğdem yapraklarının kefene serpilmesi aynı zamanda böyle bir sebebe bağlıdır. Bir de bu çiğdemlerin köklerine “düğmelik” denmekte ve bunlar yenmektedir. Çiğdemler yörede bazı şiirli söyleyişlere de konu olmuştur. “Çiğdem sarı ben sarı / Çiğdeme konmuş bir arı” bunlardan birisidir. Bunun devamı olduğu anlaşılmakla beraber kaynak kişimiz Fatma Özer’den bu kadar derlenebilmiştir.

Geyik çiğdemleri denen çiğdem türü yüksek rakımlı yerlerde yetişir. Özellikle yayla göçlerinde çiğdemlerin sapları birbirine örülerek genç kızlar bunlardan başlarına taç yaparlar. Dolayısıyla çiğdemlerin Dörtdivan kültüründe kendine hatırı sayılı bir yer edindiği söylenebilir.
Ben, gökdede veya mor çiğdemleri “Gökdede” adını verdiğim bir şiirimde şöyle konu edinmiştim:
Bu âleme uzak yoldan
Gökdedemiz çıkıp gelmiş
Seyyah olan nice kuldan
Bu yerleri haber almış.

Uzun müddet kalmış kırgın
Bazen coşkun bazen durgun
Hep yürümüş yorgun argın
En nihayet yüzü gülmüş.

Geldi artık Gökdedemiz
Doldu kalplere neşemiz
Yaylalarda dört köşemiz
Onun ile sevinç bulmuş.
Yasin ŞEN
Dörtdivan ÇPAL
Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni



 


Tüm yazarlar için tıklayın

YAZARLAR

Tamamı