Anadolu'da birçok yerde yüksek tepelerde, dağlarda ve zirvelerde erenlere ait mezarların, makamların ve yatırların olduğu görülür. Kısa bir araştırmayla bununla ilgili birçok kaynağa ve mezara ulaşmak mümkündür.
Anadolu'da tarihte bir kültür ve irfan merkezi olarak öne çıkan Bolu, bu konu için müstesna bir öneme sahiptir. Bolu'nun özelikle yaylalarında Erenler, Dedeler gibi adlarla anılan mevkilerin varlığı dikkatimizi çekmektedir. Bolu'nun güzel ilçesi Dörtdivan özellikle bu açıdan büyük önem arz eder. Biz burada kısaca, Bolu'nun Dörtdivan ilçesi özelinde konuya bakmak istiyoruz.
Konuya geçmeden ince giriş mahiyetinde erenlerin neden yüksek yerlerde mezarlarının olduğunu soralım. Bolu’nun Dörtdivan ilçesinden olan Âşık Ahmed-i Dîvânî’nin yetmiş altı adet şiirine şerh yazan Bolulu Mustafa bin İsmail bu şerhin bir yerinde şöyle der:
“Ehl-i sünnet mezhebine göre gerek zamânın gerek mahallin eşrefi ve efdali vardır. İnsanın eşrefi olduğu gibi Hak teâlâ hazretinin velî kulları şerefli yerlerde şerefli zamanları fevt etmezler. Hattâ ekseri dağlarda ölürler. Merkadleri hâlâ dağlarda vardur. Anları ziyaret içün, yâhud erenler murâdına çogunca dağlarda erdüklerinden dervîşân, seyyâhân dağlarda gezer.” (Bolulu Mustafa bin İsmail, Sefîne Şerhi Metn-i Sefîne-i Ahmed-i Dîvânî Şerh-i Defîne-i Emced-i Nev-cüvânî", Hazırlayan Ramazan Sarıçiçek, Ankara 2014, s. 139.)
Buna göre bazı Hak dostları muratlarına daha çok yalnız kalabildikleri dağların zirvelerinde erdikleri için buraları mekân ve makam edinmişlerdir. Bolu’nun Dörtdivan ilçesi bize bunun için gerekli bazı örnekler sunabilmektir. Mezarda orada yatan zatın Horasan erenlerinden olduğu kayıtlı olan ve eskiden yağmur duasına çıkılan Kırklar Makamı böyle yerlerden birisidir. Kırklar hazretlerine ait olan mezar Dörtdivan'ın en yüksek yerlerinden birindedir. Ayrıca bu mevkiide eskiden kırk tane olduğu söylenen, günümüzde birkaç tane kalan su gözeleri bulunmaktadır. Hâlâ insanlar, özellikle psikolojik rahatsızlığı olanlar burayı ziyaret etmektedir.
Dörtdivan’da yüksek yerlerde bulanan mezarlardan biri de ilçede menkıbeleri de anlatılan Himmet Dede'ye ait türbedir. Dörtdivan'ı çok hâkim bir konumda gören bu yer buranın en yüksek yerlerinden birisidir. Himmet Dede türbesinin yakınlarında halkın Uzun Dedeler veya Söbü Dedeler diye andığı iki uzun ve taşlarla örülü mezarlar vardır. Halk arasında bunlarla ilgili de rivayetler anlatılmaktadır. Eskiden Himmet Dede'yi ziyaret edenler bu mezarları da görmeden ve ziyaret etmeden gitmezlermiş. Uzun Dedeler ise Aşağıdüğer köyünün hemen üzerinde yer alır.
Dörtdivan'da özellikle yaylalardaki Eren, Dede veya Erenler diye anılan mevkilerin varlığı dikkat çeker. Bunların bir kısmı ören dediğimiz eski yerleşim yerlerinden kalmış olabilir. Bu yerlerin bazılarında mezar da bulunmaktadır ve buralardan ağaç kesmek kesinlikle yasaktır. Kesenin başına kötü şeylerin geleceğine inanılır. Bu sebepten Erenler veya Dedeler diye anılan mevkilerde çok fazla yaşlı çam ağacı vardır. Dörtdivan’ın Karapınar Yaylası ile Sümme Yaylası'nda bu türden ağaçlara rastlanır. Dörtdivan'ın diğer yaylalarında da bu adla anılan yerlerin pek çok olduğu görülmektedir.
Dörtdivan’da “Erenler” diye anılan yayla mevkilerini şöyle sıralayabiliriz: Karapınar Yaylası (Kadılar Mahallesi), Seyricek Yaylası (Adakınık-Çitler-Deveciler), Hokhok Yaylası (Cemaller), Çardak Aladağı (Çardak Köyü), Çitler Aşağı Yaylası (Çitler Mahallesi), Süller-Seyitaliler Aladağı, Akçabeyler Yaylası (Adaköy), Kılıçlar Yaylası (Kılıçlar Köyü), Aşağıdüşer Yaylası (Aşağıdüğer Köyü), Yaslıçalı Yaylası (Ortaköy), Dörtkapılı Yayla (Dülger Köyü).
Dörtdivan’da “Dedeler” diye anılan yerler de eren kültürüyle birlikte düşünülebilir. Dörtdivan yaylaları içerisinde “Dedeler” diye anılan yerler şöyledir: Karakoz Yaylası (Cemaller Köyü), Çavuşlar Aşağı Yaylası, Deller Yaylası (Kargıbayramlar-Deveciler), Bıçkı Yaylası (Sorkun Köyü), Kirazlı Yayla (Çetikören), Seyricek (Adakınık-Çitler-Deveciler).
Bunların yanı sıra Dörtdivan’ın Bünüş köyünün yaylası olan Aktaş Yaylası’nda “Dedeler Evi” diye anılan bir mağara bulunur. Yine Yayalar Yaylası’nda “Dedenin Suyu” diye bilinen bir kuyu vardır. Yukarıda “Erenler” diye anılan yerlerin bazıları “Dedeler” diye de bilinir. Söz gelimi Amanlar Yaylası’nın yanındaki Erenler mevkii ile Çitler Aşağı Yaylası’ndaki Erenler, Dörtdivan’da “Dedeler” diye de bilinmektedir.
Buralarda yer alan mezarlar Türklüğün bu yerlerdeki mührü olabileceği gibi bunlar daha önceki devirlerden de kalmış olabilir. Fakat burada söz konusu ettiğimiz örnekler bile erenlerin yaylaları, dağları ve yüksek yerleri mekân tuttuğunu bize göstermektedir. Bazılarının mezarlarının dağlarda ve yaylalarda olması Bolulu Mustafa bin İsmail'in söylediği gibi bu yerleri onların mekânın şereflisi olarak görmeleriyle ilgili olmalıdır. Zaten Bolu ve onun güzel ilçesi Dörtdivan bu konuda bize birçok örnek sunmaktadır.
Dörtdivan’daki eren kültürünün özellikle çam ağaçlarıyla da bir ilgisi vardır. Dörtdivan civarında çam ağaçlarına özel bir önem verilmektedir. Mesela tek çam ağacı kesilmez. Gölgesinde hayvanların gölgelendiği heybetli çam ağaçları “Gürnet çamı” diye bilinir. Burada hayvanların gölgelenmesine “Gürneme” veya “Gürnetmek” denir. Hayvanların öğle vakitlerinde bu ağaçların gölgesinde kalmasına ve dinlenmesine özel bir önem verilmektedir. Dörtdivan’da “Sıcakta koyunun kafasında kurt kaynarmış!” denir. Öğle saatlerinde on birle üç arası koyun çam dibinde “gürner” yani gölgelenir. Hayvanlar sıkı sıkıya bir aradadır. Onları birbirinden ayırmanın pek de imkânı yoktur.
Çam ağaçlarının, ağaç kültüyle ilgisine işaret eden bir husus vardır: Dörtdivan’da “gorlu” denen çam ağaçları vardır. Gorlu, kesilmeyen çam ağaçlarına denir. Bu ağaçlara kutsallık atfedilir. Bu ağaçlar kesildiği takdirde başa felaketlerin geleceğine inanılır. Nitekim yörede yaşanan bazı yangın olayları buralardan ağaç kesilmesine yorulur. Bu türden ağaçlar bulunduğu mevkide yakılabilir. Ancak ihtiyaç miktarı kullanılabilir. Gorlu denen ağaçlar özellikle çam ağaçlarının uzun yaşamasına vesile olmuştur.
Anadolu’da ve özellikle Bolu’nun ilçelerinde “gorlu” türünden bu ağaçların oluşturduğu ve ağırlıklı olarak çam ağaçlarının yer aldığı yerler “Erenler” veya “Dedeler” diye bilinir. Dörtdivan’da birçok yerde Erenler diye anılan mevkiler vardır. Bunların isimleri yukarıda verilmişti. Buralardan ağaç kesilmez. Evlere bir ağaç dalı dahi götürülmez. Bu yerler Gerede civarında da yaygındır. Özellikle Bolu dolaylarında “Erenler” diye anılan yerlerin hem dağ, hem eren hem de ağaç kültüyle ilgisi ayrıntılı bir şekilde incelenmelidir.
Dörtdivan’da dikkat çeken inanışlardan birisi de dağlarla ilgilidir. Bilindiği üzere birçok millette olduğu gibi Türklerde de dağ kültü önemli bir yer tutar. Dağda kurban kesilmesi, dağın üzerine yemin edilmesi gibi hususlar bize bunu göstermektedir.
Anadolu’da bugün bazı tepelerin üzerinde ve dağlarda yer alan türbe ve mezarların dağlara duyulan bu kadim hürmet duygusuyla bir ilgisi olabilir. Nitekim bazı araştırmacılar buna dikkat çekmişlerdir. Bugün Dörtdivan’da hâkim bir tepe üzerinde yer alan Himmet Dede türbesinin de bu dağ kültüyle ilgili olabileceğini kaydetmek istedik. Yaylalardaki “Erenler” diye anılan yerler de bu konuda zikredilebilir. Dörtdivan’da yüksek bir tepe üzerinde bulunan Kırklar Makamı’nın da bu dağ kültüyle ilgisi olduğu açıktır. Buralara yörede özel bir önem atfedilmekte, insanlar buraları zaman zaman çeşitli vesilelerle ziyaret etmektedir.
Söz gelimi Dörtdivan’ın Amanlar Yaylası’nın yukarı taraflarında Sucak Dede’ye ait bir mezar bulunmaktadır. Önceleri burada bulunan bir çeşmeye Dörtdivanlılar hayvanlarını sulamak için getirirlermiş. Mezar defineciler tarafından kazılmıştır. Sucak Dede’ye “Urşah Dede” de denir. Sucak Dede’nin mezarına halk tarafından özel bir önem verilmesinin kadim zamanlara kadar uzanan dağ ve kültürüyle bir ilgisi olabilir.
Bu yörede dağ kültünü bize hatırlatan oldukça ilginç bir inanış vardır. Dörtdivan’da yaylaya göçülünce erenlerin yaylaları terk ettiklerine inanılır. Yaylaya göç edenler “Dedeler çekildiler, gittiler!” derler. Yani insanların ve hayvanların buradaki sükûneti bozduğu anlatılmak istenir. Bunun en bariz izine Dörtdivan’ın Cemaller köyünün Hokhok Yaylası’nda tesadüf ettik. İnsanlar buraya göçünce dedelerin yayla yolundan gittiklerini ve burada göç ettiklerini duyarlarmış.