DÖRTDİVAN’DA GELENEKSEL VE DİNÎ MÛSİKÎ
Dörtdivan Oğuzların yerleştiği en eski Türk diyârlarından birisidir. Dışarıya çok fazla göç verdiği hâlde neredeyse hiç göç almayan Dörtdivan, yüzyıllardan beri sözlü kültürünün en azından bir kısmını ve yaylacılığını muhafaza etmeyi başarmıştır. Ancak giderek yok olmaya yüz tutan kültürel değerleri de hatırı sayılır bir yekûndadır. Bu değerlerinden birisi de mûsikî kültürüdür.
Dörtdivan’da önceden bir mûsikî kültürü olduğu anlaşılıyor. Fakat biz yörede yaptığımız araştırmada bu konunun izlerine pek fazla tesadüf edemedik. Ancak 1980’li yıllarda bölgede araştırma yapan İsmail Hakkı Akyoloğlu bize bundan haber vermektedir: “Halk müziği araştırmalarımı yaparken Bolu çevresinde bir gelenek yaşatılmaktaydı. ‘Cönklerden ilahî söyleme. Müzikle ilahî okuma.’ 1980’lerde bloknot şeklinde, ceylan derisi kaplı, aharlanmış (yumurta akı ile sağlamlaştırılıp parlatılmış) bu ilahi defterlerinden birçok yerde özel olarak saklandığını gördüm. Kültür ve geleneklerimizin yok olmasını önlemek isteğimi duyan ve inanan birkaç cönk sahibi Folklor Arşimize bağışlamışlardır. Bu cönklerde önemli kişilerin doğum, ölüm kayıtları, dualar, ilahi, kaside, türkü, naat, büyü ve benzeri kayıtlar Osmanlıca, Arapça yazılmıştır. Halk bu eserleri çok iyi koruduğu gibi, yeni evlenen genç gelinlerin yanlarında bunları götürdüklerine de Dörtdivan Döğer köyünde tanık oldum. Özellikle 1981’de Dörtdivan’ın Doğancılar köyünde merhum Eyüp Şahin’den ‘Namdar Köroğlu Destanı’nı müzikli olarak derledik. Aynı kaynak kişi bize, asırlarca sakladığı 21 yapraklı bir Ümmî Kemal Menakıpnamesini oyalı yazmalar içinden çıkarıp vermiştir. Tümüyle Eski Anadolu Türkçesi olan bu eksik metnin diğer parçaları kim bilir nerededir? Bu yazmada Ümmi Kemal, Taptuk, Yunus, Emre Dede, Yahya Dede, Said Emre, Bektaş gibi kişilerden ve yaptıkları işlerden söz edilmektedir.” (Zeki Gürel, Bolu Kültür ve Sanat Divanı Diyorlar Ki, “İsmail Hakkı Akyoloğlu’yla Röportaj”, Bolu Valiliği Kültür ve Turizm Müdürlüğü Yay., Ankara 2013, s. 340.)
İsmail Hakkı Akyoloğlu bölgede Köroğlu müziği ile ilgili bir araştırma yapmış ve Bolu’da bununla ilgili halk oyunlarının ve halk müziğinin olduğunu tespit etmiştir. Dörtdivan’da Doğancılar köyünden Eyüp Şahin, Nâmdâr Köroğlu Destanı’nı müzikli olarak ve karcığar makamında kendisine okumuştur.
Akyoloğlu’nun verdiği en önemli bilgi Bolu’nun diğer ilçeleriyle beraber Dörtdivan’da da görülen cönkten ilahi okuma geleneğidir. Dörtdivan’da cönk okuma geleneğinin çok yaygın olduğu, Ahmediye ve Muhammediye gibi Bayramî gelenekte önemli olan eserlerin çok okunduğu ve insanların cönk ve mecmualarda çeşitli manzum parçaları bir araya getirdiği bilinmektedir.
Akyoloğlu’nun tespitlerine göre Bolu’da okunan ilahiler “rast, segâh, hicaz, saba, uşşak, hüseynî gibi makamlar başta olmak üzere, çok sade ve sıkmayan” parçalardır. Bu gelenek oldukça köklüdür ve dinî günlerle ölünün hemen ardından okunan ilahilerin oldukça eski bir geçmişi vardır. (İsmail Hakkı Akyoloğlu, “Bolu ve İlçelerinde XV. Yüzyıldan Beri Süregelen Musiki İle Cönkten İlâhi Okuma Geleneği, Yunus Emre ve Şiirlerinin Varyantları, Kültür Bakanlığı, IV. Milletlerarası Türk Halk Kültürü Kongresi Bildirileri III. Cilt, Ayrıbasım, Ankara, 1992, s. 1.).
Dörtdivan’da Eyüp Şahin’le görüşen ve ondan derlemeler yapan İsmail Hakkı Akyoloğlu’nun şu sözlerine de burada yer vermek istiyoruz: “1981 yılında şimdiki Dörtdivan ilçesinin Doğancılar köyünden merhum Eyüp ŞAHİN (1341), dedelerinden kendisine intikal eden ikisi de çok kıymetli dönemlere ait cönkleri hanımının çeyiz sandığındaki birbiri içinde kat kat dürülü bohçalar içinden çıkararak bizlere göstermişti. Daha sonra konusu Köroğlu olan bir cönkten ‘Namdar Köroğlu” başlığıyla destanı baştan sona kadar Hüseynî makamında musikiyle okumuştu. Kayıtlarımızda bulunan bu cönkteki destanın konusunu Köroğlu ile Ermeni tacir arasındaki Kervan basma kadisesi oluşturmaktadır.” (İsmail Hakkı Akyoloğlu, “Bolu ve İlçelerinde XV. Yüzyıldan Beri Süregelen Musiki İle Cönkten İlâhi Okuma Geleneği, Yunus Emre ve Şiirlerinin Varyantları, Kültür Bakanlığı, IV. Milletlerarası Türk Halk Kültürü Kongresi Bildirileri III. Cilt, Ayrıbasım, Ankara, 1992, s. 1.).
Sonuç olarak Dörtdivan’da bir zamanlar canlı bir mûsikî kültürü bulunuyordu. Hatta bazı köylerde kendisine âşık denen kimselerin bulunduğunu, görüştüğümüz bazı kimseler nakletmişlerdi. Bunlar türkü söylüyor, cönklerden belli makamlarda destan ve ilahî parçaları okuyorlardı. Bunların içinde şimdilik Eyüp Şahin’in ismini bilebilmekteyiz. Ondan başka olarak başka isimlerin de olduğu anlaşılmaktadır. Bunlar muhtelif parçaların yanında mesela Dörtdivanlı Hilmî’nin manzumelerini de makamla okuyorlardı. Ayrıca yöresel halk oyunları ekiplerinin de elbette bu kültürle yakın teması vardı. Bütün bunlar bir araya geldiğinde kısmen bile olsa Dörtdivan’da geleneksel ve dinî anlamda bir mûsikî kültürünün olduğunu ve bunun yer yer karakteristik özellikler taşıdığını söyleyebiliriz. Yasin ŞEN
Dörtdivan ÇPAL
Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni