24.11.2024 05:21:32
USD (Alış - Satış) : 18.84 - 18.89 EUR (Alış - Satış) : 20.12 - 20.21
Yasin ŞEN
13 Mart 2021 Cumartesi

DÖRTDİVAN'DA HIDRELLEZ KÜLTÜRÜ

DÖRTDİVAN’DA HIDRELLEZ KÜLTÜRÜ
Dörtdivan’da önceleri Hıdrellez kültürü çeşitli şekillerde yaşatılmıştır Ne yazık ki, günümüzde bu kültür yok olmaya yüz tutmuştur. Bu konunun ilçede ilgili olduğu birkaç husus var. Bunlardan birincisi Dörtdivan’da “Baba Hızır” adıyla anılan ve artık bu isimlerinin kullanılmadığı camilerdir.
Bilindiği gibi Hıdrellez, eski kültürümüzde “Rûz-ı Hızır” veya “Hızır Günü” olarak da bilinmekteydi. Bu günler 6 Mayıs’tan itibaren başlar ve kasım ayının ilk haftasına kadar devam eder. Dolayısıyla Hıdrellez, aynı zamanda Hızır günleri olarak bilinen bu günlerle ilgilidir. Bu zaman diliminin başlangıcı Türkler arasında tarih boyunca kutlana gelmiştir.
Anadolu’da Baba Hızır makamları, ona izafe edilen camiler, “Hıdırlık” adıyla bilinen mevkiler ve tepeler vardır. Bolu ve ilçeleri Baba Hızır ve ona izafe edilen mekânlar açısından zengin debilecek bir özellik göstermektedir. Bu mekânların en bilineni Mengen’de bulunan Baba Hızır Camii ve cami içerisinde yer alan türbedir. Bunun yanı sıra yaptığımız araştırmalarda Dörtdivan’da bu isme bir zamanlar izafe edilen iki caminin var olduğu anlaşıldı. Ancak bu isimler zaman içerisinde unutulmaya yüz tutmuş ve artık kullanılmaz olmuştur.
Dörtdivan’da “Baba Hızır” diye anılan camilerden birisi Çavuşlar diğeri de Çardak Camii’dir. Bu iki cami daha önceleri “Baba Hızır Camii” olarak anılmıştır. Çavuşlar Cami bu ismi yanında önceden “Alaca Mescid” diye de anılmıştır. Arşivlerde bu hususla ilgili gerekli bilgileri bulmak mümkündür. Çavuşlar Camii’nin hemen yanında önceden Baba Hızır Medresesi diye anılan bir medrese de varmış. Bu medrese günümüzde kaybolmuş durumdadır. Bütün bunlar caminin bulunduğu sokağa neden “Baba Hızır Sokak” dendiğini açıklamaktadır.
Peki, “Baba Hızır” ismi nereden gelmektedir? Araştırmalarımız sırasında bazı araştırmacıların ve camide görev yapan imamların bu mezarın “Baba Hızır” veya “Hızır Reis” adında bir zata ait olduğu hususunda bilgi verdiklerini gördük. Caminin geçmişteki adının da burada yatan zat hakkında bize bir işaret verebileceğini zannediyoruz. Bir medreseye ve camiye Baba Hızır adını vermek herhalde böyle bir duruma işaret etmektedir. Ancak mezarla ilgili bu yorumlar henüz net değildir. Mezarın Müderris Ahmet Efendi’ye ait olduğunu söyleyenler de vardır. (Daha geniş bilgi için bzk: Yasin Şen, Dörtdivan Kültür Atlası, Tunçay Yay., Ankara 2021, s. 196-198).
Dörtdivan’da bir diğer Baba Hızır Camii, Çardak’ta bulunmaktadır. Burada Baba Hızır diye bir zat yaşamış. Rivayete göre Ümmî Kemâl hazretlerinin kardeşiymiş. Bu camide bir tesbih var. Çok ağlayan çocuklar tespihten geçirilince susar ve bir daha ağlamazmış. Bunlar Baba Hızır’la ilgili rivayete bürülü anlatılar olarak karşımıza çıkmaktadır.
Ali Rıza Ünlü de bu camiden “Cuma Camii” olarak söz etmektedir. Bu durum köyün bir zamanlar mevcut divanlardan biri olduğunu hatıra getirmektedir. Cuma namazı kılınan camiler yörede “Beratlı camii” olarak bilinmektedir. Camiyle ilgili bazı anlatılar mevcuttur. Bunlardan birine göre köylüler, camide tadilat yapmak istemişler. Hazır bu işe girişmişken köyün kenarında yer alan camiyi daha merkezî bir yere taşımayı düşünmüşler. Camiyi yavaş yavaş yıkmaya başlamışlar. Bazı malzemeler köyün daha merkezî bir yerine taşınmış. Ertesi günü caminin eskisi gibi durduğunu görmüşler.
Dörtdivan’da Hıdrellez kültürünü yansıtan durumlardan bir tanesi de Ümmî Kemâl hazretleriyle ilgili bir anlatıdır. Rivâyete göre yılın belirli bir gününde Himmet Dede, Şıh Şehriban ve Ümmî Kemal bir araya gelmekte ve buluşmaktadır. Onların yürüdükleri yol yemyeşil olmaktadır. Bu rivayet bize “Hızır’ın gezdiği yerde ot biter!” sözünü hatırlattı. Ayrıca bilindiği gibi her yıl Hızır ve İlyas peygamberlerin bir araya geldiğini ve bir araya gelişin Hıdrellez kültürünün esasını oluşturduğunu biliyoruz. Dolayısıyla bu anlatı, aslında Hızır ve İlyas peygamberler için anlatılan bir rivayetin bu erenler üzerinden yeniden üretilmesi şeklinde kendini göstermektedir.
Dörtdivan kültürünün Hıdrellez kültürüyle olan ilgisi bunlarla sınırlı değildir. Ali Rıza Ünlü, Gerede Tarihi kitabında Dörtdivan’ın Göbüler Köyü’nde bir yılanlı çeşmeden söz etmektedir. Hızır günü, yılanlar bu çeşmede bir araya gelmektedir. Ünlü, eserinde Göbüler’deki bu eski çeşme harabesi hakkında şunları söyler:
Burasını bizzat tedkik ettim, oldukça geniş ve çayırlık, doğu ve güney tarafları hafif yüksek tepe olan bu mevkide eski devirlere aid bir çeşme harabesi var. Su; yontma taşlarla yapılmış algından gelmektedir, oldukça muntazam yapılmıştır. Suyun güney doğudan doğru geldiği ve yere yatıp da toprak üzerine kulağını koyarak dinlediği vakit kuvvetli bir suyun yeraltından gittiği, suyun verdiği sedadan anlaşılmaktadır. Fakat duyulan su sadasına nazaran çeşmeye gelen mikdar, ancak dörtte bir raddesindedir. Bu suyun nereye gittiği malum olmadığı gibi, civarda da çıktığı bir yer yoktur. Çeşmenin vaktile çok muntazam olduğu ve önünde havuzu ve sair binalar bulunduğu kalıntılardan anlaşılmaktadır. Ruzi hızır günü (Hıdırellez günü) çıktığı yukarda yazılan yılanların ancak o güne mahsus olup başka günlerde görünmedikleri şübhesizdir. Fakat bu su köye açıktan gelir ve bazan da gayet ufacık siyah yılan yavrularının aktığı da görülmektedir. (Ali Rıza Ünlü, Gerede Tarihi, s. 85).
Hızır inancıyla ilgili bir uygulamaya Dörtdivan’da yağmur duası esnasında rastlanır. Bu uygulama şöyledir: Dörtdivan’da bulunan Kırklar Türbesi’ne yağmur duası için çıkılmaktadır. Bunun için önce Çavuşlar Camii (Cuma Camii)’nde bir duyuru yapılır. Vakit geldiğinde Dörtdivanlılar köy köy Kırklar Makamı’nda bir araya gelir. Kurbanlar kesilir, dualar edilir. Pilav ve et yenir. Erkekler ve çocuklar burada ceketlerini ters giyerler. Avuç içleri yere gelecek şekilde dua ederler. Bu arada taş toplanır. Toplanan kırk taş bir hoca tarafından üzerlerine dua okunarak bir çuvala doldurulur. Hoca bu sırada “Okuyan ben değilim, Hızır Aleyhisselam!” der. Bu taşlar Kuzköy’de gölete doldurulur. Batmayan taşlar batırılmaya çalışılır. Buna rağmen taşlardan bazısı batmazsa bu durum duaların kabul olunduğunun işareti kabul edilir. (Tülay Uğuzman Er, Dörtdivan Kasabasının Sosyal ve Kültürel Araştırması, Ankara 2000, s. 115-116.).
Dolayısıyla bütün bu bilgiler Dörtdivan’da daha öncesinde bir Hıdrellez kültürünün olduğunu göstermektedir. Muhtemelen daha önceleri Hıdrellez bu topraklarda bir bayram havası içerisinde kutlanmaktaydı. Burası kadim bir Oğuz yurdu olduğuna göre Hıdrellez’in asırlar boyunca burada yaşatılmış olması gerekmektedir. Türklerin tabiatla kurduğu güçlü bağın izlerini anlamamıza yardım eden Hıdrellez kültürü ne yazık ki günümüzde Dörtdivan’da sosyal hayattan çekilmiş durumdadır.
Yasin ŞEN
Dörtdivan ÇPAL
Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni




Tüm yazarlar için tıklayın

YAZARLAR

Tamamı