Bu yazıda bahsedeceğimiz husus Dörtdivan’da bulunan bir cönktür. Söz konusu cönk, Dörtdivan’daki Çavuşlar Camii’nde imam hatip olarak görev yapan ve yine Dörtdivan’ın Doğancılar Köyü’nden İsmail Tezel’e aittir. Bu cönk İsmail Tezel’e dedesinin kardeşinden intikal etmiştir. Cönkte, 14 Mart 1944 tarihi vardır. Bu da cöngün yakın tarihlerde tutulduğunu göstermektedir. Cönk tamamen Osmanlı Türkçesiyle tutulmuştur ve ayrıca numaralandırılmıştır. Numaralı kısımlar 106’da bitmektedir. Fakat numara verilmemiş sayfalar da mevcuttur.
Cönkte genel olarak manzumeler yer almaktadır. Şiirlerini tespit edebildiğimiz şairler Dörtdivanlı Hilmî, Âşık Ömer, Yunus Emre’dir. Bu cönkte Dörtdivanlı Hilmî’nin bazı şiirleri kaydedilmiştir. Bunlardan Oğullar Destanı, cönkte “Firkatnâme” başlığı ile kaydedilmiştir. Cönkteki manzume, yayınlanmış hâlinden bazı küçük farklar içermektedir. Bu farklar genelde kelimelerin ayrımı üzerinde yoğunlaşmaktadır. Manzumede bazı mısra farkları da göze çarpmaktadır. Mesela dokuzuncu dörtlük yayınlanmış hâlinde “Sanısı gönlünde kalan oğullar” şeklinde yazılmışken cönkte “Din uğruna harbe giden oğullar” şeklinde kaydedilmiştir. Ayrıca şiire son dörtlükte “Âhirette karşu gelsün yiğitler” mısraı ilave edilmiştir. Bu farklar büyük yekunlarda değildir. Bu da merhum Cevdet Canbulat’ın, Hilmî’nin şiirlerini tespit etmede ne kadar başarılı bir iş çıkardığını göstermektedir. Burada asıl söz konusu etmek istediğimiz husus, bizce bu manzumenin bir ilâhî gibi söylenirken kaydedildiğini düşündüren bazı notlardır. Bu da redifi “Oğullar” olan bu şiirin her bendinin sonunda redifin yanına “Yiğitler” veya “Kuzular” ibarelerinin eklenmiş olmasından anlaşılmaktadır. Şiirin kendisinde olmayan bu husus, ancak bunun bir icra ortamında eklendiğini ve cöngü tutan kişinin de bunu mısraların yanına ilave ettiğini düşündürmektedir. Kanaatimizce bu, Dörtdivan’da “cönklerden ilahi okuma geleneği”nin var olduğunu destekleyen önemli bir husustur.
Dörtdivanlı Hilmî’nin bir şiiri kitapta “İlâhî Sevda” şeklinde kaydedilmişken cönkte “İlâhî-i Elvedâ” şeklinde yazılmıştır. Bu başlık şiirin başlığına bizce daha uygundur. Çünkü bir hac yolculuğunu konu alan bu manzume şöyle başlamaktadır:
Yine bir firkat düştü
Seni Allah’a ısmarladık
Firakın bağrımı deldi
Seni Allah’a ısmarladık
Dörtdivanlı Hilmî’nin, Canbulat’ın kitabında yer almayan güzel bir “Bülbül” şiiri vardır. Bu şiir şöyle başlamaktadır:
Bir gün çıktım sahralara
Nazar kıldım bülbüllere
Baktım andaki hallere
Bülbül senin hâlin nedir
Aşkı olan daim Hû der
Aynı şiir Ali Rıza Ünlü’nün, Tarih Boyunca Gerede adlı kitabında sayfa 174’te de yer almaktadır.
Bu ilahinin tamamı cönkte mevcuttur. Şiir, cönkte sayfa 101’de bulunmaktadır. Hatta Ali Rıza Ünlü’nün neşrinde eksik olan mahlas bendi bile bu cönge kaydedilmiştir. Halbuki bir şiirin hangi şaire ait olduğunu tespit için mahlasın geçtiği kısım önem arz etmektedir. Ünlü, kitabında şiiri sadece Hilmî’ye ait diyerek kaydetmiştir. Bu şiirin kesin olarak Hilmî’nin olduğunu bu cönk sayesinde teyit edebiliyoruz. Ünlü’nün kitabında bulunmayan ve sadece cönkte görebildiğimiz bu mahlas bendi şöyledir:
Bülbül arzu çeker güle
Sancısı almaz dile
Hilmî’nin hâlinde ola
Bülbül senin derdün nedür
Aşkı olan dâim Hû der
Burada dikkati çeken bir husus da bu manzumede tekrar eden mısralarda yer alan “hâlin” kelimesinin cönkte “derdün” şeklinde kaydedilmiş olmasıdır. Bülbül manzumesinin cönkteki hâli, bunların dışında bazı küçük farklarla Canbulat neşrinden ayrılmaktadır. Ayrıca Hilmî’nin manzumelerinden bir kısmı cönkte “İlâhî Budur” şeklinde kaydedilmiştir. Aynı durum Canbulat neşrinde de görülmektedir. Ayrıca cönk Gerede Depremi Destanı ile başlamaktadır. Bu destandan bazı parçalar aşağıya kaydedilmiştir:
Halk zenginleşdi pek hayın oldu
Serseri hilekâr hem hayın oldu
Tecezzî-i(?) zinâcılıg pek mâ’il oldu
Onulmaz yaralara düşdün Gerede
Ezan okunur camiye gitmez oldular
Allah'ın emrini tutmaz oldular
Ya Rabbi sözleri(?) tutmaz oldular
Akıbet cezasını buldu Gerede
Dini dünyaya etdiniz feda
Beş vakit namazı etmezler eda
İlâhî tutmaz oldu bay u gedâ
.................................Gerede
Cönkte yer alan manzumeler arasında “Destan-ı İbrahim Aleyhisselam” başlıklı bir destan vardır. Bu destan şöyle başlamaktadır:
İbrâhîm iken İsmail’i getürdü Arafat’a
Elin ayağın bağladı onu koşdu zahmete (s. 30)
Cönkte Yunus Emre’nin de şiirleri bulunmaktadır. Bunlardan “Yunus Emrem Hazretleri” şeklinde kaydedilen ilâhînin ilk mısraları şöyledir:
Vücûdum imâretde harâb olmak ne müşküldür
Çürüyüp yerler altında turâb olmak ne müşküldür
Cönkte sayfa 41 ve 42’de “İlâhî-i Ninni” başlığı ile kaydedilen bir ninni yer almaktadır. Bu ninni, bize Dörtdivan’da ezgiyle söylenen manzumelere “ilâhî” dendiğini göstermektedir. Cönkler de buna göre tanzim edilmiştir.
Cönkte yer alan manzumelerin biz, bir icra ortamında kaydedildiğini tahmin ediyoruz. Veya bu metinlerin derlendiği kimseler bunları doğrudan nakletmek yerine belirli makamlarda okumuşlar ve cönkleri tutanlar da böyle kaydetmişlerdir. Yukarıda kendilerinden alıntı yaptığımız araştırmacıların beyanları ve bizim de Dörtdivan’da görüştüğümüz bazı kişilerin sözleri bunun böyle olduğunu göstermektedir. Söz konusu ninnide de benzer bir durum görülmektedir. Dolayısıyla Dörtdivanlılar “ilâhî” kavramıyla ezgili ve belli makamlarda okunan manzumeleri kastetmektedir. Dörtdivan cönkleri üzerine yapılan araştırmalarda bu hususun göz ardı edilmemesi gerekir. Son olarak biz cönkte yer alan şiirlerin bir listesini vermek istiyoruz: Cönkteki Manzumelerin Listesi
Gerede Depremi Destanı
Destân-ı Alâmât-ı Kıyâmet
Duhân
İlâhî Budur-Âşık Yunus
Yunus Emrem Hazretleri
İlâhî-i Ninni
İlâhî Budur
Hacı Emin Efendi İlahîsi
İlahî Budur
İlâhî budur
İlâhi Budur
İlahî budur
İlâhî Budur
İlahî Budur
Âşık Ömer
Destân-ı İbrâhim Aleyhisselâm
Beddua
Başlıksız ve Mahlassız bir şiir
İlahî Budur
Bülbül İlahîsi-Dörtdivanlı Hilmî
Kerbelâ Mersiyesi
İlahî budur
İlahi budur
Firkatnâme-Dörtdivanlı Hilmî
İlahî-i Elveda-Dörtdivanlı Hilmî
Gazâlî(?)
İlahi Budur
İlahi Budur
İlahî Budur, Yunus Emre
İlahî Budur Yasin ŞEN
Dörtdivan ÇPAL
Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni