Dörtdivan’ın bazı yer adları bölgenin tarihini aydınlatacak bazı ipuçları barındırmaktadır. Nitekim Dörtdivan’daki Oğuz boylarını, hem tarihî belgelerden hem de köy isimlerinden hareketle araştırmış ve buraya yerleşen Oğuz boylarından bir kısmını tespit etmiştik. Bu yazımızda yine bazı yer ve mevki isimlerinden hareketle bazı çıkarımlarda bulunmaya çalışacağız.
İlk söz konusu etmek istediğimiz yerlerden birisi Çalköy’de bulunmakta ve burası “Manasur” diye anılmaktadır. İnternetteki harita sistemlerinde ise burası “Manastır” diye kaydedilmiştir. Dolayısıyla tarihi hâlâ büyük ölçüde bilinmezliğini koruyan Dörtdivan’ın Mursallar civarı hakkında bu yer isminde bir ipucu bulunmaktadır. Burada bir manastır bulunduğunu net bir biçimde ifade eden bu mevki adı, aslında Mursallar civarındaki eski yerleşim yerinin hatırasını taşımaktadır. Ali Rıza Ünlü Tarih Boyunca Gerede kitabında “Mabed Harabesi” başlığı altında şunları söylemektedir: “Bu kalenin civarındaki âsâra (eserlere) bakılırsa burası oldukça büyük ve zikre şâyân bir şehir olduğu muhakkak olup yakındaki Mabed Harabesi bunu isbat etmektedir.” (s. 25).
Anlaşıldığı kadarıyla Ali Rıza Ünlü’nün bölgede araştırma yaptığı zamanlarda buradaki manastırın kalıntıları büyük ölçüde durmaktaydı.
Ali Rıza Ünlü, kitabında Dörtdivan’ın Yağbaşlar Köyü’nde bulunan Mursallar Kalesi ve etrafındaki yerleşim yeri hakkında zaman zaman bilgi vermektedir. Buna göre burada bir manastır ve kilise harabesinin olduğu artık net bir şekilde anlaşılmaktadır. Kitabının bir başka yerinde Ünlü, konuyla ilgili şöyle demektedir:
“Dörtdivan’ın ‘Yağbaşlar’ köyünde, Aziz Ağa’nın tarlasında büyük bir kilise harabesi vardır. Burası vakit vakit köylüler tarafından kazılarak tahrip edilmiş ve taşları alınmıştır. (1297) Rumi (M. 1881) tarihinde Gerede’de ayandan Hacı Sadık tarafından yaptırılan, Tuz pazarındaki taş hanın kapısındaki işlemeli mermer sütunlar bu kilise harabesinin kapısının sütunlarıdır. Halen mezkur köyde çıkarılmış gayette düzgün büyük ve küçük birçok muhtelif taşlar vardır. Köylüler bunları bina yapanlara satıyorlar. Fakat tedkikimde bu taşlar üzerinde salibden başka resim ve işleme olmadığı gibi yazılı bir taş da bulamadım. (…) Bu harabe az miktarda kazılmış olup zeminde topraklar altında mühim bir kısmının mevcud olduğu anlaşılıyor. Bu köyün etrafında ve tarlalarındaki eski devirlere aid eserlere bakılırsa, burada ehemmiyetli bir şehir olduğu tezahür eder.” (s. 82)
Dörtdivan’ın burada söz konusu etmek istediğimiz bir diğer yer ismi Deveciler’dir. Bu ismin develerle buraya yerleşen ve geçimini böyle temin eden Türklere ait olduğu söylenmektedir. Fakat Ali Rıza Ünlü, kitabında köyle ilgili şöyle bir bilgi verir: “Deveciler Türk kabilesi olup ‘Sofyan Han’ idaresinde idiler. Deveci uruku ol vakit Türkmenlerden beş-altı bin çadır halkı idi.” (s. 330). Ali Rıza Ünlü’nün köyle ilgili verdiği bu bilgilerin kaynağını bilemiyoruz.
Dörtdivan’daki ilginç bir köy ismi de Nahcivan’dır. Burada yaşayanların Nahcivan’dan Dörtdivan’a gelip yerleştikleri anlaşılmaktadır. Ali Rıza Ünlü bu hususla ilgili kitabında şunları söyler: “Nahcivan Azerbaycan’da bir şehir olup bunlar oradan gelmişlerdir. Halkı uzunca boylu, incedir, dar elbise giyerler. Bu mahalle sakinleri ata binmekte mahir imişler, şeci Türk taifesidirler.” (s. 331).
Dördivan’ın bazı köyleri isimlerinin başındaki sıfatı fiziki durumundan ötürü almışlar. Adaköy ve Adakınık bunlardan ikisidir. Bu köyler, etrafını saran akarsular sebebiyle birer ada durumunda kaldıklarından böyle isimlendirilmişlerdir.
Dörtdivan’ın dikkat çeken yer isimlerinden bazıları askerlik kültürüyle ilgili olanlardır. Doğancılar, Çavuşlar Yayalar bunlardandır. Bunlardan “Yayalar”la ilgili Ali Rıza Ünlü şunları söylemektedir: “’Karlık’ kabilesindendir. Yaya olarak geldikleri için ‘yayalar’ denilmiştir. Bu köy evvelce ‘Yeniçeri’ teşkilatı kısmında piyâde olarak gösterilmişti.” (s. 331).
Ünlü’nün verdiği bu bilgi, bizce Dörtdivan’ın bazı köylerinin Yeniçeri ocağıyla ilgili olabileceğini göstermesi açısından oldukça önemlidir.
Biz Doğancılar isminin de böyle bir kaynağının olabileceğini düşünmekteyiz. Ali Rıza Ünlü, bu ismin Cengiz’in Moğol komutanlarından Doğan’la bir ilgisi olabileceğini söyler (s. 332). Yalnız bu bize biraz uzak ve zayıf bir ihtimal gibi geliyor. Çünkü Türklerin buralara yerleşmesi daha sonraki devirlerdedir ve Bolu ve ilçelerinin doğan ve kartal türleri açısından zenginliği düşünüldüğünde bu konunun tekrar düşünülmesi gerekmektedir. Ayrıca bu tür isimlendirmeler, Bolu’nun Doğancı, Mengen’in Şahbazlar, Yeniçağa’nın Doğancı, Dörtdivan’ın Doğancılar’ıyla birlikte düşünülmelidir ve bunların Osmanlı Devleti’nde av ve avcılıkla ilgili olan “Doğancı”larla bir ilgisi var mı, araştırılmalıdır. Bilindiği gibi doğancı denen bu kimseler bu kuşları yetiştirir ve bunlarla avlanırdı.
Doğancı teşkilatı Anadolu ve Rumeli’de mevcuttu. İslam Ansiklopedisi’nin ilgili maddesinde yer alan şu bilgiler de “doğancı” veya “doğancılar” tarzındaki yer isimlerinim nereden geldiğini yeterince açıklamaktadır: “İmparatorluğun Anadolu ve özellikle Rumeli yakasında ‘Doğancı’ veya ‘Doğancılar’ adı altında pek çok köy, çiftlik ve mahallenin bulunması ve bunların çoğunun hâlâ varlığını sürdürmesi, doğancı teşkilatının ne kadar yaygın ve yerleşmiş olduğunun açık delilidir (Abdülkadir Özcan, “Doğancı” Maddesi, İslam Ansiklopedisi).
Dolayısıyla Dörtdivan’ın bazı köylerinin Yeniçeri ocağıyla ve ocağın teşkilatıyla bir ilgisi olabileceği köy isimlerinden de anlaşılmaktadır.
Burada Dörtdivan’daki bazı yer isimlerini kısaca söz konusu etmeye çalıştık. Kaynakların yetersizliği burada yer isimleri hakkında net şeyler söylememizi engellemektedir. Fakat bazı yer isimlerinden hareketle Dörtdivan’ın tarihi hakkında çıkarımlarda bulunmak mümkün görünmektedir. Yasin ŞEN
Dörtdivan ÇPAL
Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni