25.11.2024 07:16:11
USD (Alış - Satış) : 18.84 - 18.89 EUR (Alış - Satış) : 20.12 - 20.21
Yasin ŞEN
5 Ocak 2021 Salı

DÖRTDİVAN'DAN HİKÂYELER

DÖRTDİVAN’DAN HİKÂYELER
* Babanerdesin Köprüsünün Hikâyesi
Yer isimleri bir mekânın hatırasını taşır. Bunların bazılarının isimlerinin hikâyesi hayli ilgi çekicidir. Dörtdivan’dan Aladağlar’a giderken geçilen “Babanerdesin Köprüsü” de bunlardan birisidir. Rivayete göre bir aile atla, arabayla yaylaya göç etmektedir. Evin reisi bu köprüyü geçerken öküz arabasından suya düşer. Bu yolculuk gece yapılmaktadır. Gelin “Baba nerdesin? Baba nerdesin?” diye babasını arar. Babası da “Kızım şurdayım, kızım burdayım!” diye karşılık verir. Bu sırada gelin de suya düşer. İkisi de boğularak can verir. Gelinin canhıraş haykırışı ve feryadı bu köprüye isim olmuştur.
* Çayın Hikâyesi
Adamın bir yayladan şehre inmiş. O sırada çay da yeni çıkmış ve içilir olmuş. Bu olay çok uzun bir süre önce yaşanmış. Adam şehre gelince çayı görmüş. Methini işitmiş. “Bir içeyim, bakalım nasılmış!” demiş. İçmiş ve çaydan çok memnun kalmış. Bir zaman sonra şehirde eksiklerini gidermiş. Yayla yollarına düşmüş. Tabii, aylardan beri yaylada duran insanlar şehirden ve köylerinden bir habere hasret kalmışlar. Adam gelince ona “Ne var, ne yok!” diye sormuşlar. Adam durumu, vaziyeti anlatmış. Söz arasında çaydan bahsetmiş. Çayı o kadar methetmiş ki, dinleyenlerin ağzı açık kalmış. “Hâsılı” demiş “Çay diye bir şey yetiştirmişler. Adam onu içince bütün yorgunluğu gidiyor. Sanki damarlarından aşağı doğru sıcakkan gidiyor. Onu bunu bilmem, insan senede bir defa da olsa çay içmesi lazım!” demiş.
* Süslü Kemâl
Süslü Kemâl, Dörtdivan’ın Hacetler Köyü’ndendir. Bu adam rahat yaşayışı, iki kere evlenmesi ile yörede bilinir. Bir gün iki hanımını yanına almış. Bunlar da biraz yaşlıymış. Yine iki evli bir adama “Hayatım da hayat!” demiş. O adam da “Hayatın hayat ama yanındakiler de bayat!” demiş.
* Çocuk ve Kabak
Aşağıdüğer Köyü’nde yetişen kabaklar Dörtdivan’da meşhurdur. Bu kabağın şöhretini anlatmak üzere şöyle bir anekdot nakledilir:
“İlçemizde her yıl eylül aylarında panayırlar kurulur. Panayırların birinde bir çocuk kaybolur. Hava kararmaya başlar, çocuk köyüne gitmek üzere yola koyulur. Ancak yolu şaşırır ve Adakınık Köyü’ne düşer. Burada ailenin biri çocuğa “Nerelisin, kimlerdensin?” diye sorarlar, çocuk bir türlü cevap veremez. Ev sahibi yatalım bakalım, sabah ola hayrola der ve uyurlar. Nihayet sabah erkenden çocuk uyanır ve ‘Ana kabak!” der. Bunu duyan ev sahibi: ‘Götürün bu çocuğu Düğerliymiş!’ der. O gün bu gün Düğer halkı çevrede ‘Kabakçı’ lakabı ile anılır.” (Bekir Özalp-Recep Şengün, “Aşağı ve Yukarı Düğer Köyü”, DİVANDER, Y. 2, S. 3, Haziran 1998, s. 34.)
* Köse Kadıoğlu
Dörtdivan’a ilk yerleşenlerden birisi Köse Kadıoğullarıdır. Bugün bu sülaleye mensup olanlar Kadılar Mahallesi’ni oluşturmaktadır. Rivâyete göre Köse Kadı, Dörtdivan ovasına gelince yerleşmek için bir yer aramış. O sıralar Köroğlu Kayası’na çıkmış ve “Hey gidi Dörtdivan! Bir kişiye çok, iki kişiye az geliyon!” demiş. Herhalde bu söz, Türklerin konar göçebe yaşadıkları dönemin hatırasını taşımakta ve hayvanlarına otlatacak yer arayan kimselerin endişesini taşımaktadır.
* Hacı Müderris’le İlgili Bir Anlatı
Dörtdivanlı Hilmî’nin dedesi Hacı Müderris’le ilgili Doğancılar Köyü’nde bazı menkıbeler nakledilmektedir. Bunlardan biri şöyledir:
Hacı Müderris, sabahın erken vakitlerinde evden çıkıp gider ve gün ışıyınca tekrar eve dönermiş. Onun bu gidip gelmeleri bir süre sonra hanımının dikkatini çekmiş ve kadın suizanna düşüp eşi hakkında kötü şeyler düşünmeye başlamış. Ancak Hacı Müderris, kırklarla sabah namazını beraber kılmaya gidiyormuş. Bir gün Hacı Müderris, geç kalmış. Giderken bir kavak ağacının secde hâlinde olduğunu görmüş. Kendisine belki inanmazlar diye mendilini ağacın tepe kısmına bağlamış. Sabah çiftine çubuğuna giden köylüler ağacın tepesindeki mendili gördükçe “Müderris Hocanın mendili bu!” demiş. Rivayete göre kırkların yanına varan Hacı Müderris’i erenler ikaz etmişler. İçlerinden birisi elinin ayasını gösterip güneşin doğduğunu kendisine bu suretle göstermiş. Bir diğer rivayette Hacı Müderris’in vefatından sonra evinden Kuran-ı Kerim tilaveti sesleri geliyormuş. Köylülerden buna şahit olanlar olmuş. Bu ev bir yangın esnasında yok olmuş.
* Müderris Hacı Muhammed Emin Efendi ile Filibeli Hacı Hafız Hoca
Müderris Hacı Muhammed Emin ile Filibeli Hoca medreseden arkadaştır. Salih Sayılır da Mudurnu’ya mukabele okumaya gider. Filibeli Hoca ile ikisi burada tanışmışlar. Filibeli Hoca onun Dörtdivanlı olduğunu öğrenir. Muhammed Emin Hoca biraz minyon tipli olduğu için yörede “Küçük Hafız” diye bilinmektedir. Filibeli Hoca, ayrılırken Salih Sayılır’a “Bizim Küçük Hafız’a çok selam söyle!” diyor. Salih Sayılır “Hoca Efendi, onunla bizim köy arasında biraz mesafe var. Ama ben selamını iletirim.” diyor. “Evlat sen onu üç yol çatında görürsün!” diyor. Salih Okumuş bunun üzerine Mudurnu’dan Dörtdivan’a doğru yola çıkmış. Küçük Hafız da yayladan çıkmış, önüne bir taş katmış, onu yuvarlaya yuvarlaya Çoraklar’a doğru gelmekteymiş. İkisi Çoraklar ile Bayramlar’dan gelen yolun kesiştiği yerde karşılaşıyorlar. Salih Okumuş ile Küçük Hafız sohbet ediyorlar ama Salih Hoca selamı unutuyor. Tam giderlerken Küçük Hafız “Eee hani bizim ihtiyarın emaneti!” diyor. Salih Hoca bunu naklederken “Aklım duruvercekti!” diyor. Bu hadise Küçük Hafız’ın kerameti olarak Dörtdivan’da nakledilmektedir.
Yasin ŞEN
Dörtdivan ÇPAL
Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni





Tüm yazarlar için tıklayın

YAZARLAR

Tamamı