DÖRTDİVAN’DAN YENİ DERLEMELER - 4
Yeni Derlediğimiz Kelimeler:
Cımbar: Açlıktan zayıf düşmüş hayvanlara denir.
Çiçik: Ekilen tarlanın yeşermiş, yeşil hâli.
Derveziye vermek: Bir yerde devamlı gezmek. Örn.: Dedikodu yapmak için mahalleyi derveziye veriyor.
Dımbıldamak: Kap içindeki sıvının hareketi.
Emişmek: Kardeşlik bağı olmayan çocukların aynı kadından süt emip süt kardeş olmalar.
Farilemek: Düşkün olacak derecede ihtiyarlamak, ihtiyarlığın son hâli.
Felfecir: Uyanık bir kişinin bakışları için söylenen bir tabir.
Fişeklemek: Kızıştırmak, gaz vermek. Örn.: Kaynana oğluna gelinini fişekledi.
Gağışdak göçmek: Gürültülü ve heybetlice devrilmek. Örn.: Bahçedeki gavak ağacı rüzgardan gağışdak göçtü.
Ganehet: Kanaat.
Gasabennek: Bile bile, göz göre göre. Ör.: Bu haftadaki maçı gasabennek verdik.
Gıntır: Cimri, varyemez.
Gırklık (Kırklık): Koyun ve keçilerin yünlerini kesmeye yarayan kendinden yaylı makas.
Gıtkanaat: Geçimi zor sağlamak.
Hartlan: Dişlek. Üst dişlerin görülür ve büyük olması.
Hortlamık: Birinin yüzünün korkunç bir hâl alması.
Hotman: Kaba sözlü.
Hödelek: Tümsek şeklinde, yuvarlakça.
Irış gırış etmemek: Konuşmayı istememek, büyüklük etmek.
Keleplemek: Halat veya urganı iki el ile toparlayıp düzgün bir şekle sokmak.
Mut olmak: Konuşkan birinin işine gelmeyen bir konuda sesini çıkarmaması.
Mücümel: Sakat, engelli.
Müsib: Üşengeç, tembel.
Öğeç (Tolu): Bir yaşındaki erkek koyun.
Sef etmek: Döküp saçmak, açığa çıkarmak. Örn.: İnek bostana girip patatesleri sef etmiş.
Sincan: Ormanlardaki sık ve genç fidanlık.
Sivilce kuşu: Sığırcık kuşu.
Sivişivermek: Bir anda gözden kaybolmak, kimsenin farkında olmadan bir yeri terk etmek. Ör.: Ali yardıma geliyo, sivişiveriyo...
Şahaste: Şayeste, lâyık, uygun.
Tırıntı: Traktörlerin arkasına takılıp sürüklenerek götürülen odun, tomruk gibi ağaç mahsülleri.
Tosgurmak: Suratı asık bir şekilde durmak, kimseyle konuşmamak. Örn.: Ne kadar yakın davransak da hâlâ tosguruyo.
Töskürtmek: Hafiflemek, azalmak. Örn.: Bir simit yedim, açlığım töskürdü.
Yağır: Sırt, vücudun arka üst kısmı.
Yüz etmek: Yüzleşmek, tarafları birlikte dinlemek.
Zevli: Öküzleri boyunduruğa tutturmak için boyunduruğun başlarına geçirilen demirden çubuk.
Yasin ŞEN
Dörtdivan ÇPAL
Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni