Geredeli Hacı Halil Efendi, henüz hayattayken büyük bir üne kavuşmuş, şöhreti İstanbul’da da duyulmuştur. Sadık Vicdânî, Tomar-ı Turûk-ı Âliyye’de “İstanbul’a ulaştırdığı halvetiyye kolu aşağıda gösterileceği gibi İstanbul’da yayılmış ve halen devam etmektedir.” demektedir. Geredeli Hacı Halil Efendi birçok halife yetiştirmiştir. Erkânı bu halifeler vasıtasıyla Nevrekop, İstanbul, Bolu, Safranbolu gibi yerlerden devam ettirilmiştir. Geredeli Aziz’in yetiştirdiği halifeler şunlardır:
Nevrekoplu Ahmed Rıfat Efendi, Nevrekoplu Süleyman Sırrı Efendi, Çerkeşli Elvânzade Mustafa Hulûsî Efendi, Şalcı Ali Efendi (v. 1842), Mehmed Hilmî Efendi, Geredeli El-Hac Yusuf Efendi, Ömer Fuâdî-i Sânî (v. 1857), Kütahyalı Şeyh Sâlih Efendi, Safranbolulu Mehmed Emin Halvetî, Hacı Mustafa Sâfî-i Âmidî v. 1847), Şeyh Mustafa Hulûsî Efendi (v. 1882), Mehmed Said Efendi (Geredeli Mustafa Rûmî Şabânî, Divan, s. 3.).
Geredeli Aziz’in halifeleri içinde oldukça meşhur olanlar olduğu gibi hayatı hakkında çok fazla malumat bulunmayanlar da vardır. Azizin halifelerinden Safranbolulu Mehmed Emin Halvetî, Hacı Mustafa Sâfî-i Âmidî ve Şeyh Mustafa Hulûsî Efendi’yle ilgili yeterli bilgiye ulaşılabilmektedir.
Geredeli Aziz’in burada ismi verilen halifeleri dışında Muhammed Necib Efendi (1816-1889) gibi kendisinden feyiz alan kimseler de vardır. Ancak Muhammed Necib Efendi, Kuşadalı İbrahim Halvetî’nin halifesidir. Sadık Vicdânî, Tomar-ı Turûk-ı Âliyye’de onun Geredeli Hacı Halil Efendi’den feyiz aldığını söylemektedir. Buradan hareketle halifesi olmamakla beraber Geredeli Aziz’den feyiz alan başka kimselerin olduğu da tahmin edilebilir. Nevrekoplu Ahmed Rıfat Efendi
Nevrekoplu Ahmed Rıfat Efendi, bazı kaynaklarda Geredeli Aziz’in, bazı kaynaklarda ise Geredeli Aziz’in halifesi Safranbolulu Mehmed Emin Efendi’nin halifesi olarak gösterilmektedir. Kendileri 1800 senesinde Bulgaristan sınırları içerisinde kalan Nevrekop’ta dünyaya gelmiştir. Yüz yaşına kadar ömür sürdüğü ve H. 1312/M.1894 senesinde vefat ettiği tahmin edilmektedir. Kendileri medrese tahsili görmüşlerdir. Fakat zâhirî ilimlerle pek fazla iştigal etmemişlerdir. Hüseyin Vassaf bunu Sefeîne-i Evliya’da “İlm-i zâhire bîgâne fakat ilm-i bâtında ferdâne idi. Meslek-i tasavvufîleri çok yüksek idi.” sözleriyle dile getirmektedir. (Hüseyin Vassaf, Sefîne-i Evliyâ, C. 4, s. 93.). Hayatı insan yetiştirmekle geçtiği tahmin edilen Nevrekoplu azizin çok fazla derviş yetiştirdiği kaynaklarda ifade edilmektedir.
Safranbolulu Mehmed Emin Halvetî, özellikle Nevrekop taraflarında tarikatın neşriyle meşgul olmuş, burada birçok derviş yetiştirmiştir. Sadık Vicdânî’nin Tomar’da kaydettiğine göre Mehmed Emin Efendi, zaman zaman buraya seyahat etmiş, bu yüzden Nevrekop Halvetîleri de zaman zaman Safranbolu’ya gelerek onun dergâhında halvet çıkarmışlardır. Buradan anlaşıldığına göre Safranbolu, bir süre Nevrekop Halvetîleri için bir merkez hüviyetine bürünmüştür. Mustafa Tatcı, bu durumu “onlara gönül desteği vermek” şeklinde bir sebebe bağlamaktadır. Kendisinden sonra yerine Nevrekoplu Ahmed Rıf’at Efendi’yi halife tayin eden Safranbolulu Mehmed Emin Efendi’den sonra, post Nevrekop’a taşınmış gibidir. Bu husus Tomar’da da şöyle ifade edilmektedir:
“Hacı Emin Efendi de hakikaten saygıdeğer şeyhlerden idi. Nesli hâlen Safranbolu’da devam etmektedir. Şeyhinden aldığı feyzi Nevrekop taraflarında yaymış olduğundan, Nevrekop halvetîleri bütünü ile Safranbolu’ya gelirler, bu zâtın dergâhında halvet çıkarırlardı. Vefâtından önce en kıdemli müridini halife olarak bıraktığı ve o mürid de Nevrekop’da şeyh olduğu için Hacı Emin Efendi’nin irşad müddetince oturduğu post, özel bir hürmet duygusu ile Nevrekop halvetî dergâhına nakledilmiş, bundan sonra Safranbolu halvetîleri halvet çıkarmak için Nevrekop’a gider olmuşlardır.” (Sâdık Vicdânî, Tarikatler ve Silsileleri (Tomâr-ı Turûk-ı ‘Aliyye), Yay. Haz.: İrfan Gündüz, Enderun Kitabevi, İstanbul 1995, s. 219-220.)
Yine Hüseyin Vassaf’ın ifadesine göre de Safranbolulu Halvetîler, Mehmed Emin Emin Efendi’nin vefatından sonra halvet çıkarmak için Nevrekop’a gider olmuşlardır. Buradan anlaşıldığı gibi Nevrekop, bir süre Rumeli’de Halvetî/Şabânî erkânının merkezi olmuştur. Nevrekoplu Ahmed Rıfat Efendi’nin tekkesi ve hücreleri Balkan Harbi sıralarında Bulgarlar tarafından yıkılmıştır. Hüseyin Vassaf Bey’in belirttiğine göre Ahmed Rıf’at Efendi’nin halifeleri şöyledir: İskeçeli Muhammed Efendi, Şeyh Hacı Ali Efendi, Nevrekoplu Şeyh Atâ Efendi, Hacı Emin Efendi, Şeyh Muhammed Zühdü Efendi, Şeyh Necîb Necmeddin Efendi, Şeyh Süleyman Efendi.
Ahmed Rıfat Efendi’nin vefatı muhtelif kaynaklarda 1894, 1895, 1896 yıllarında gösterilmektedir. Ayrıca Tabibzâde Mehmed Şükrî Efendi, Silsilenâme-i Sûfiyye’de onun mezarının Bolu-Aktaş’ta olduğunu söylemektedir. (Muhittin Usta, Tabibzâde Mehmed Şükrî Efendi, Silsilenâme-i Sûfiyye, Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Entitüsü, İlahiyat Anabilim Dalı, Tasavvuf Bilim Dalı, Yüksek Lisasn Tezi, İstanbul 2006, s. 88.)
Ahmed Rıf’at Efendi’nin bilinen tek eseri Mu’îni’l-Mürid’dir. Bu eseri Adem Çatak bulmuş ve ilim âlemine tanıtmıştır. (Adem Çatak, “Şeyh Ahmed Rıf’at Efendi ve Mu’înü’l-Mürîd’i”, Kastamonu Üniversitesi, Uluslararası Şeyh Şabân-ı Velî Sempozyumu, 4-6 Mayıs 2012.). Eser yeni harflerle yayınlanmıştır. Eserin muhtevası Şabâniye erkânıyla ilgilidir. Tek nüshası Ankara Milli Kütüphane’de Yz. A/2567 numarasıyla kayıtlıdır. Burada öncelikle müride ve mürşide düşen vazifeler ele alınmaktadır. Yine seyr u sülûkun incelikleri ve edep mevzuu işlenmektedir. (Karabaş-ı Velî-Ahmed Rıf’at Nevrekobî-Yiğitbaşı Ahmed Şemseddin Marmaravî, Halvetî Şabânî Yolunun Âdâbı Miyâr-ı Tarîkat, Haz.: Mustafa Tatcı, H Yayınları, İstanbul 2013, s. 116.). Nevrekoplu Süleyman Sırrı Efendi
Nevrekoplu Süleyman Sırrı Efendi, Geredeli Aziz’in halifelerindendir. Süleyman Sırrı Efendi hakkında elde çok fazla malumat yoktur. Çerkeşli Elvânzade Mustafa Hulûsî Efendi
Mustafa Hulûsî Efendi Çerkeşlidir. Elvanzâde diye anılmaktadır. Geredeli Aziz’in bu halifesi hakkında elde daha fazla malumat yoktur. Şalcı Ali Efendi (v. 1842)
Geredeli Aziz’in halifelerinden birisi de Şalcı Ali Efendi’dir. İstanbul’a hilafetle gönderilmiş ve Eğrikapı dışındaki Cemâleddin Uşşâkî Tekkesi’nde Halvetî/Şabânî erkânını icra etmiştir. 1842 senesinde vefat etmiştir. (Hür Mahmut Yücer, “Geredeli Halil Efendi”, TDVİA, Ek-1. Cilt, İstanbul 2016, s. 475.). Mehmed Hilmî Efendi
Geredeli olan Mehmed Hilmî Efendi hakkında da çok fazla malumat bulunmayan Geredeli Aziz halifelerindendir. Geredeli El-Hac Yusuf Efendi
Yusuf Efendi Geredelidir. Hakkında çok fazla malumat bulunmamaktadır. Müştak Mehmed Efendi
Baha Tanman ve Hüseyin Vassaf, Müştak Efendi’nin Geredeli Aziz’in İstanbul’da faaliyet gösteren halifelerinden biri olduğunu ifade etmektedirler. Kütahyalı Şeyh Sâlih Efendi (v. 1878)
Geredeli Aziz’in bir diğer halifesi Şeyh Sâlih Efendi, 1805 (H. 1220) senesinde Kütahya’da doğmuştur. Uşak ve Kütahya dolaylarında faaliyet göstermiştir. Kendisinin silsilesi günümüze kadar ulaşmıştır. Salih Efendi’nin kaynaklarda ümmî olduğu da nakledilmektedir. Fakat İsmail Hakkı Uzunçarşılı’ya göre Kütahya’da tahsil görmüştür. Yine Uzunçarşılı’ya göre Sâlih Efendi seyahat maksadıyla Gerede’ye gittiğinde Geredeli Aziz’e intisap etmiştir. (İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Kütahya Şehri, Maarif Vekaleti Yay., İstanbul, s. 264.).
Gerede’de bir süre kaldıktan sonra Sallih Efendi hilafetle Kütahya’ya gönderilmiştir. Memleketine geldikten sonra burada bir arsa satın alan Sâlih Efendi, on beş odalı bir tekke inşa ettirmiştir. Uzunçarşılı’ya göre ise evinin bir kısmını tekkeye tahvil etmiş, bazı emlakini de buraya vakfetmiştir. Salih Efendi kendi müntesiplerinden Kütahyalı Hacı Ali Paşa’nın Şehrizor valiliğine atanması sebebiyle Bağdat ve Kerbelâ’ya da seyahat etmiştir. Kendileri 1878 (H. 1295) yılında Kütahya’da vefat etmişlerdir. Kendi mescitleri olan Mesudiye Mescidi’nin bahçesine defnedilmişlerdir. Vefatlarına aşağıdaki mısralar tarih düşürülmüştür: Geldi dü çeşmi sirişkimle Bahâ târih-i tâm
Hak didi Sâlih Efendi kıldı bû sâl irtihâl
Geredeli Aziz’in silsilesi Kütahyalı Şeyh Salih Efendi (v. 1878), Söğütlü Şeyh Hacı Osman, Çaltılı Şeyh İsmail Hakkı, Eskişehirli Şeyh Sadık Aziz (v. 1922), Uşaklı Şeyh Yamalızade Ali Rıza Efendi (v. 1939), Uşaklı Şeyh Mustafa Özyürek (v. 1973) ve Cemaleddin Kunat (v. 2013) hazretleri ile günümüze kadar ulaşmıştır. Yasin ŞEN
Dörtdivan ÇPAL
Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni