Medeniyet, aklın, ahlâkın, sağlığın, temizliğin ve dürüstlüğün eseri ve yoludur. Bütün medeniyetler, bu ortamlarda kök salıp yükselmişler ve meyvelerini vermişlerdir... Akılsal, ruhsal ve bedensel sıkıntısı olan, pis ve ahlâksız olan, hak, hukuk, adalet, insaf, vicdan, merhamet tanımayan, insan ve Doğa sevgisi bulunmayan, sağlıklı, dürüst ve temiz olmayan, aklını sağlıklı ve adaletli bir biçimde kullanamayan insanın; yaratıcı, üretici, değiştirici, geliştirici ve yükseltici olması da mümkün değildir.
Özgürlük diye, aile düzenini, ırz ve namus ölçülerini, nikâh müessesesini ortadan kaldırıp, “Evli olsun, bekâr olsun, herkes özgürdür. Herkesin cinsel özgürlüğü vardır. Bu yönden ben karıma, karım da bana karışamaz.” düşüncesi ve tavrı, akılsal, ruhsal ve bedensel bir sağlıksızlığı ifade eder. Bu, toplumsal bir kokuşmayı sergiler. Normal insanın, Türk’ün, Müslüman’ın ve Anadolu’nun, insan, aile, toplum, ahlâk ve medeniyet yapısında mevcut olmayan ve olamayacak olan pis bir durumdur bu. Medeniyetleri pislikler kurmamıştır. Batı medeniyetleri de bunların eseri değildir. Bu tür insanlar ve yaklaşımları, Batı medeniyetlerini de içinden bozan unsurlar olarak ortaya çıkmışlardır… Onlar, insanların ve toplumların sapıklarıdır. Onlar, medeniyetlerin de başına sorundurlar. İnsanın beden ve ruh sağlığına, ahlâk ve karakterine karşı sorun oldukları gibi.
Keza, kız çocuklarının dahi cinsel serbestîsini savunan; evlenmeden önce ve daha İlkokul ve Ortaokul (İlköğretim), Lise (Ortaöğretim) ve Üniversite (Yükseköğretim) çağlarında bile, erkeklerle serbest cinsel ilişkisini öneren; kızlık zarını önceden başka erkeklere bozdurmadan evlenmelerini ayıp olarak göstermeye çalışanlar bile var!? Onlar, aile, toplum, sağlık, düzen, inanç, iman, ahlâk ve medeniyet değerlerinden uzak; hayvansal içgüdüleri üstün, insansal akılları kıt; sağlık, üretim, kalkınma, ilerleme, yükselme ve medeniyet açısından işe yaramaz; bozucu ve kokuşturucu toplumsal posalardır. Medeniyetler, bunların da eseri değildir. Bunlar, insanın, aklın, sağlığın, yaratıcılığın ve medeniyetin başına musallat olan parazitlerdir.
Medeniyetler, şimdilerde en çok bu tür serbestlik istismarı tahribatı altında, çöküş tehlikesine girmişler veya çöküşe yönelmişlerdir. Bizim için asıl tehlikeli olanı, bu tür sapıklıkları bize de medeniyetmiş gibi veya medeni olmanın şartları imiş gibi göstermeye çalışanların, içimizde de mevcut olmasıdır.
Ancak ilkçağlarda, cehalet çağlarında görülen cinsel sapıklık ve kuralsızlıkları, bizlere bugünkü boyalı, pırıltılı, kokulu şekliyle sergileyenlerin bu konumları; aksi iddialarına rağmen, olumsuza geri dönümlü (irticai) cehaletlerinden ileri gelmektedir. Zira hayvan türlerinin çoğunluğu bile, onların dediklerine ve yaptıklarına müsaade eder değildir.
Fuhuş ve zina, aşkı ve sağlığı öldürür… İnsanlık, aile düzenini, evlilik düzenini, ırz ve namus dokunulmazlığını, eşe sadakati, ahlâk düzenini Sonsuza kadar koruyacaktır. Bu özellikler, insanlığın ortak doğrularındandır. Sağlığın, ahlâkın, aklın ve insanlığın ana kuralı odur ki: “
Medeniyet, ilkellikten ayrı bir şeydir.” Öyle de olmalıdır... Elbet makul ve mantıklı olanlar için.
* _______________________________________
* Yenilik maskesi altında her yolu ve vasıtayı kullanarak, Türk’ün ve Müslüman’ın, hatta Dünya’daki her makul insanın, ezelden beri meşru görmediği bir ahlâk anlayışını getirmek üzere, açık, özgür ve yoğun bir enerji tüketiliyor.
Doğrusu kıskanıyoruz da! Ankara 2001 Notu
Halil İbrahim YAMAN Bir Demet Çiçek Gibi, Bir Demet İnsanlık. S.128-130
http://hayaman5.blogspot.com Not : Kitaplarımız Yenilenmiştir.