Çeşitli kaynaklarda Gerede Esentepe’de medfun Ramazan Dede’nin bir Yesevî dervişi, Horasan ereni, şehit, evliya, asker, bir lider, bir şeyh olduğu üzerinde durulur. Bunların hepsi onun akıncı Türklerden ve ilk fatihlerden olduğunu çeşitli şekillerde izah eden ifadelerdir.
Ramazan Dede hakkında elimizdeki bilgiler oldukça azdır. Hayatı büyük ölçüde menkıbeler arasında ifade edilen cümlelerdeki bilgi kırıntılarıyla değerlendirilir. Elbette bunlar içinde de bir seçim yapmak oldukça zordur.
Ramazan Dede, Gerede’de Esentepe olarak bilinen, geçmişte Ramazan Dede olarak anılan mesire yerinde medfundur.
Hayatı hakkındaki belge ve kaynaklar sınırlıdır. Dolayısıyla burada Ramazan Dede hakkındaki az sayıdaki kaynağa müracaat etmeye mecburuz. Onun kaynaklardan birisi eski Gerede müftülerinden Ali Rıza Ünlü’nün Gerede ve çevre ilçelerin tarihiyle ilgili kaleme aldığı kitabıdır.
Ali Rıza Ünlü, Tarih Boyunca Gerede’de Ramazan Dede hakkında şu satırları kaydetmiştir:
“Binaenaleyh bu memleketin fatihleri ve müessisleri olan Türklerin de başlarında kumandan ve şeyhi Ramazan Dede hazretleridir ki Gerede Türklerinin elyevm (bugün) hürmetle yâd ve kabrini ziyaretgah ettikleri Ramazan Dede namile ma‘ruf olup kısmen eski Selçuk devrine âid şehrin kabristanı ve halen Gerede’nin meşhur ve ma‘ruf mesiregahında gömülü olup etrafında on iki ma’iyyeti efradı veya evlad ve ahfadı (torunları) medfundur.” (Ali Rıza Ünlü, Tarih Boyunca Gerede, Osmanlıcadan Akt: Ömer Cevahircioğlu, İstanbul 2000, s. 106.)
Bu satırlardan da anlaşıldığına göre Ramazan Dede’nin Horasan erenlerinden ve akıncı Türklerinden olduğu tahmin edilmekte, Anadolu’ya Malazgirt Savaşı’ndan sonra geldiği söylenmektedir. Ramazan Dede’nin mezar kitabesi şöyledir: “Akıncı Türklerinden Yesevî dervişlerinden Horasanlı Ramazan Dede Hazretleri.” Yukarıda dikkat çeken husus onun etrafında on iki efradının olduğu söylenmektedir. Fakat Esentepe’de Ramazan Dede’nin ve yanındaki zatın mezarı dışında birkaç mezar daha belirgindir. Öyleyse zaman içinde diğer mezarların ve varsa başka kabirlerin kaybolduğu anlaşılıyor.
Yine Ramazan Dede Camii’nde yer alan levhada da onunla ilgili şu bilgiler kayıtlıdır:
“… Ahmet Yesevi (ks.) hazretlerinin talebelerinden, dervişlerinden ve Evliyaullah büyüklerinden olduğu güvenilir ve tarihi kaynaklar tarafından tespit ve teyid edilmiştir. Araştırmalar gösteriyor ki: Ramazan Dede (ks.) Gerede’yi Rumlardan almak için savaşırken burada şehit düşmüş veya eceliyle vefat etmiş olması sebebiyle bu kekik kokulu tepeye Ramazan Dede adı verilmiştir. Ramazan Dede (ks) aslen Horasan’lıdır. Uzunca boylu, güçlü, alim, kamil, kerametli ve muttaki bir zat idi. Kerametleri halkımızın yaşlıları tarafından mütemadiyen anlatılır. Ramazan Dede namıyla maruf olan zatın, eski Selçuklu şehrindeki kabristanı: Gerede’nin meşhur mesireliğinde Ramazan Dede Camii yanında metfun olup etrafında on iki efradı veya ahbabı da defnedilmiş olduğu rivayet edilir.”
Ramazan Dede’nin mezarının başındaki kitabede onun vefat yılı olarak M. 1176 (H. 571) gösterilmektedir. Fakat bu tarihin nereden alındığı tespit edilememiştir.
Ali Rıza Ünlü de onun Horasanlı olduğunu söylemektedir. Aynı zamanda yukarıdaki satırlarda onun “kumandan” olduğunun söylenmesi, bize Bolu havalisine ve Gerede’ye ilk seferlerin gerçekleştiği zamanlarda Ramazan Dede’nin Türk boylarının başında olduğunu düşündürmektedir. Ünlü, aynı kitabında Ramazan Dede’yi “şeci, bahadır, âlim, fâdıl, kâmil, kerâmeti zahir, âbid, muttaki bir zât-ı âli kadr” olarak anlatmakta ve türbesinin olmadığını söylemektedir. Gerede müftüsünün Ramazan Dede’yi bu ifadelerle anması da bize müellifin onun hakkında bazı kaynakları gördüğünü düşündürmektedir.
Ramazan Dede’nin mezar kitabesindeki bilgilerin nereden alındığı tam olarak bilinmemektedir. Bunları şimdilik doğru kabul etmekten başka da bir seçeneğimiz mevcut değildir.
Buradaki bilgilere göre kendisi 12. Yüzyıl’da yaşamıştır. Bu yüzyıl ayrıca Ahmed Yesevî hazretlerinin vefat ettiği zaman dilimini de ihtiva etmektedir. Dolayısıyla Ramazan Dede’yi Yesevî dervişi olarak göstermede kronolojik olarak herhangi bir hata yoktur. Yalnız bu tarihin kaynağı nedir, tespit edilememiştir.
Ramazan Dede’nin kabrinin yanında bir kabir daha bulunmaktadır. Fakat bu kabir hakkında herhangi bir malumat mevcut değildir. Kitabede en çok dikkat çeken ifadeler, onun Yesevî dervişi olduğunun yazılmış olmasıdır. Bu konuda herhangi bir kaynak ve belge elimizde mevcut değildir. Fakat vefat senesine ve Ramazan Dede’nin tarihî fonksiyonuna baktığımızda bunun mümkün olabileceği hatıra gelmektedir.
Ali Rıza Ünlü, Ramazan Dede’nin bulunduğu alanın Selçuklu devrinden kalma bir mezarlık olduğunu ve etrafında dedenin maiyetinden on iki zatın yattığını söylemektedir. Konuyla ilgili ilginç satırların yer aldığı yeri onun kitabından buraya alıyoruz: “Evet, zemini zümrüt otlarla, baygın kokulu kekik ve çeşitli çiçeklerle kaplı, üstü ise ender güzellik ve asaletteki asırlar görmüş çam ağaçlarıyla donatılmış bülbül ve saka gibi birçok kuşların şakradığı eşsiz güzellikteki bu yerin, dört tarafının ağaçları hep kesilip açık bayırlar haline geldiği halde yalnız o mevkisinde taşıdığı Horasan erenlerine (Ramazan Dede ve arkadaşlarına) duyulan hürmet dolayısıyla büyük bir titizlikle korunmuştur. Hatta eski safi yürekli insanlarımızca yerde yatan otu ve kırılan dalı bile alınmazdı. O zatların, Allahü Te’alânın ikramına nail olmuş kişiler bulunduklarına dair bir çok menkıbeler anlatılırdı.” (Ali Rıza Ünlü, Tarih Boyunca Gerede, Osmanlıcadan Akt: Ömer Cevahircioğlu, İstanbul 2000, s. 226.)
Buradaki “Horasan erenleri” tabirinden Esentepe’de daha başka eren mezarlarının olduğu da anlaşılmaktadır. Ali Rıza Ünlü’nün verdiği bilgiden hareketle bu yerin çok eski bir mezarlık olabileceği düşünülebilir. Bugün Ramazan Dede mezarının hemen yakınında bir cami ve şadırvan bulunmaktadır. Mezarın bulunduğu yer Esentepe olarak adlandırılır. Fakat yakın zamanlara kadar bu mevkinin adı halk arasında Ramazan Dede olarak kabul edilmiştir. Atatürk’ün burada bir süre bulunması ve onun arzusu yönüyle mevkinin adı Esentepe’ye tahvil edilmiştir. Bugün buradan piknik ve eğlence alanı olarak istifade edilmektedir. Esentepe, anıt ağaç denebilecek yaşlı çam ağaçlarıyla da dikkat çekmektedir.
Gerede’de ve Bolu’nun bazı ilçelerinde erenlerin birbiriyle kardeş olduğu hususu üzerinde durulur. Halk arasında anlatılan bir rivayete göre Gerede’de medfun bulunan Ramazan Dede, Şaban Dede, Gazi Dede, Sapanlı Dede ve Musa Dede’nin beş kardeş olduğu söylenmektedir. Bu hususta Ramazan Arık, şunları söylemektedir: “Gerede’de bulunan Dede mezarları hakkında halk arasındaki rivayete göre, Ramazan Dede, Gazi Dede, Şaban Dede, Sapanlı Dede ve Musa Dede beş kardeştir. Ancak bu konuda elimizde belgeye dayalı bilgiler bulunmamaktadır.” (Durmuş Arık, “Gerede’de Halk İnanışları ve Ziyaret Yerleri”, Geçmişten Günümüze Gerede Sempozyum Bildirileri, Gerede 2000, s. 230.)
Bunun bir yakıştırmaca mı yoksa tarihî bir hakikat mi olduğu üzerinde net bir şey söyleme imkânına sahip değiliz.
Ramazan Dede’nin mezarının bulunduğu Esentepe bazı inanışlara ve rivayetlere de konu olmuştur. Ramazan Dede’nin bulunduğu mevki yağmur duasına çıkılması açısından da önemlidir. Yine burada anlatıldığına göre önceden halk, Ramazan Dede’nin türbesinin bulunduğu mevkideki odunları yakmaz ve çam kozalaklarını toplamazmış. Çünkü aksi durumda bunun insanlara uğursuzluk getireceğine inanılırmış.
Bu satırlarda da görüldüğü üzere Ramazan Dede hakkındaki bilgiler rivayetlere bürülü olarak yaşamaktadır. Sonuç olarak onun hayatı hakkında bilgiler net değildir. Biz onunla ilgili bilgileri menkıbelerden, Ramazan Dede hakkında gelişen inançlardan ve bazı kaynaklardaki bilgi kırıntılarından temin edebiliyoruz.