21.11.2024 20:18:58
USD (Alış - Satış) : 18.84 - 18.89 EUR (Alış - Satış) : 20.12 - 20.21
Yasin ŞEN
27 Nisan 2021 Salı

ÜMMÎ KEMÂL DERVİŞLERİ

ÜMMÎ KEMÂL DERVİŞLERİ
Ümmî Kemâl hazretlerinin dervişleri ve halifeleri hakkında -birkaç şahsiyet dışında- kesin bilgi ve belgeler elimizde yoktur. Bu konuyu kendi divanından, menkıbelerinden ve Sarı Müderris Sinan Efendi Divanı’ndan elde ettiğimiz küçük bazı bilgiler çerçevesinde yorumlamaya çalışacağız. Buna göre Sinan Efendi, divanında Ümmî Kemâl’le ilgili olduğunu düşündüğümüz, muhtemelen onun dervişleri olan birkaç şahsiyetten söz etmektedir. Bunlar Emre Dede, Yahya Dede ve Salahaddin Efendi’dir. Bir de menâkıbda Kutbuddin Hoca adında birinden daha söz edilir. Bu şahsiyetleri müstakil olarak burada söz konusu etmek istiyoruz:
Emre Dede ve Yahyâ Dede
Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi Ümmî Kemâl’in dervişleri hakkında pek fazla malumatımız yoktur. Bütün bilgilerimiz menâkıba ve Sarı Müderris Sinan Efendi’nin divanında geçen bazı mısralara dayanmaktadır. Sarı Müderris Sinan Efendi’nin divanında Emre Dede ve Yahya Dede’den şöyle söz edilmektedir:
Bir var idi bir var idi Emre Dede derler idi
Tabdugunı sevmiş idi Yûnus gibi ırlar idi

Zikri bogazdan der idi Yahyâ Dedeye yâr idi
Cünbüşleri yiğit idi gerçi bular pîrler idi
(Emre Sessiz, Sarı Müderris Şeyh Sinan ve Divanı İnceleme-Metin-Dizin, İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Eski Türk Edebiyatı Bilim Dalı, Yüksek Lisasn Tezi, Tez Danışmanı: Yrd. Do. Dr. Cemal Aksu, İstanbul 2014, s. 254-255.)
Bir gazelin bu ilk iki beytinde görüldüğü üzere Emre Dede ve Yahya Dede anılmaktadır. Burada Emre Dede’den söz edilirken onun Tapduğunu yani Ümmî Kemâl’i Yûnus gibi sevdiği söylenmektedir. Bu, 15. Yüzyıl’da tekke çevrelerinde Tapduk Emre ve Yûnus Emre’nin tanınıp sevildiğini gösteren çok önemli bir ifadedir. Emre Dede’nin Ümmî Kemâl hazretlerini çok sevdiği, muhtemelen 15. Yüzyıl’da Bolu’da ve Tekkeköy civarında yaşadığı ve uzun bir ömür sürdüğü anlaşılmaktadır. Emre Dede’nin “dede” diye anılması da onun tasavvufta önemli bir mertebeye geldiği şeklinde yorumlanabilir.
Emre Dede ve Yahyâ Dede’nin kim olduklarına dair elimizde başka bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak, dede diye anılmalarından tasavvufla iştigal ettiklerini ve Kemâl Ümmî’nin çevresinde olduklarını tahmin ediyoruz. Burada Emre Dede’nin Yahyâ Dede’ye yâr olduğu bu iki dervişin birbirini pek çok sevdiği şeklinde yorumlanabilir. Ayrıca “zikri boğazdan demeleri” de dikkat çekmektedir. Bu, tekkelerde geçmişte görülen bir zikir usulüdür.
Salâhaddin Efendi
Ümmî Kemâl hazretlerinin kalabalık bir derviş topluluğu olabilir. Yukarıda ismi geçen Emre Dede ile Yahyâ Dede’nin yanı sıra onun ismiyle birlikte anılan Salâhaddin de bunlardan birisi olmalıdır:
Bir vakit Salâhaddîn ile Ümmî Kemâl basmış kadem
Ala Taga hürmet kılan erler içün kılsun kılan
Bu beyte göre Ümmî Kemâl, Salâhaddin’le birlikte Aladağ’a birlikte çıkmışlardır. Münzevî bir hayatı seven ve tercih eden Ümmî Kemâl’in yanında götürdüğü kişi herhalde onun sevgisine ve saygısına mazhar olan biridir. Böyle bir kişiyle Ümmî Kemâl’in yakınlığı Salahaddin’in en azından Ümmî Kemâl dervişlerinden biri olabileceğini hatıra getiriyor.
Âşık Ahmed’in kaleme aldığı menkıbede kendisi ve dervişleri hakkında “Kemâlli dinse bu cumhûra hakdur / Cemâlü’llâha bunlar müstehakdur” (Ramazan Sarıçiçek, “Menâkıb-ı Kemâl Ümmî ve Bolu”, Divan Edebiyatı Araştırmaları Dergisi, 17, İstanbul 2016, s. 294). mısralarından Kemâl Ümmî ve dervişleriyle onların takipçilerinin pekçok olduğunu anlıyoruz. Yine Sarı Müderris’in divanında geçen “Biz bir bölük dervîşlerüz bu halk beğenmez hâlimüz” (G 169/1) mısraı Kemâl Ümmî’nin silsilesinden gelen başka dervişlerin varlığına işaret etmektedir. Burada geçen “bölük” kelimesinden Sarı Müderris’in dervişlerinin olduğu ihtimali de çıkarılabilir. Fakat bu durumda da mısra, en azından vefatından sonra Kemâl Ümmî’nin bir halifesinin faaliyetine işaret etmiş olur.
Kutbüddin Hoca
Menâkıb-ı Kemâl Ümmî’de adı geçen Kutbiddin Hoca, Ümmî Kemâl’in dervişlerinden birisidir. Günümüzde Düzce’ye bağlı Yığılca’da yaşamıştır. Menâkıba göre derviş-meşrep, geyiklerle sohbet eden, insanlardan kaçan ve münzevi yaşayan, hayatını tek başına idame ettiren, gece gündüz ibadet ve zikirle meşgul olan bir şahsiyettir. (Ramazan Sarıçiçek, a. g. m., s. 295).
Menâkıbda kendisi hakkında “Bolı sancagında Yıgluca nâm karyede sâkin dervîş-meşreb-i ‘âlî-kevkeb Kutbeddîn Hâce dirler bir ‘azîzün beyânındadur.” dendikten sonra manzum olarak bazı bilgiler verilmektedir. Bazı kaynaklarda Kutbüddin Hoca’nın menâkıbda takdim edildiği yukarıdaki satırlarda geçen ve “talihi-bahtı-yıldızı yüce” anlamlarına gelen “âlî-kevkeb” yanlışlıkla kendisinin ismi olarak kaydedilmiş ve adının Ali Kevkeb olduğunu ileri sürülmüştür. (Bkz.: Hayati Yavuzer, Kemâl Ümmî Dîvânı İnceleme-Metin, Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türk Dili ve Edebiyatı Bölünü, Halk Edebiyatı Eğitim Ana Bilim Dalı, Doktora Tezi, Ankara 1997, s. 8).
Menâkıb’da Kutbüddin Hoca’yla ilgili kayıtlar şöyledir:
Husûsan bir kişi var idi anun
Tamâm dervîşi idi evliyânun
(…)
Olupdur nâmı Kutbü’d-dîn Hâce
Ol idi Hak katında kadri yüce

Tamâm varmış idi yüz yaşına ol
Tarîkun çıkmış idi başına ol

Veliyyü kutb-ı devrân olsa n‘ola
Hudâ dergâhına yol bulsa n‘ola

Salâh ehli idi gâyet o sultân
Namâz kılmakdı işi güci her ân

Namâzı gice vü gündüz kılurdı
Sevâbını anun zîrâ bilürdi

Namâzdur ‘arş-ı a‘lâya vesîle
Namâzdur kurb-ı Mevlâya vesîle

Deyüp bu da namâzı kılup er [er]
Dir idi böyledür vakt-i mukarrer

Bunun da ‘âdeti olmışdı her dem
Salât-ı subhı kılurdı mukaddem

Bu da Ümmî Kemâlün dervîşidür
Du‘âsı müstecâb olmış kişidür

Geyiceklerle ülfet itmiş idi
O sultânun yolınca gitmiş idi

Felege tagı virmez idi hergiz
Gezerdi kanda giderse yalınız

Kaçardı kimseye görünmez idi
Düşüp il ardına sürünmez idi

Velîlerden bu da bir hoca idi
Ziyâde yaş[ı] sürmiş koca idi

İde rûhına rahmet Hak te‘âlâ
Makâmı Cennet-i Firdevs ola
(Ramazan Sarıçiçek, a. g. m., s. 342)
Buradan yola çıkarak Kutbüddin Hoca’nın namazlarına düşkün ve çok fazla ibadet eden biri olduğu anlaşılmaktadır. Kendisi Ümmî Kemâl dervişlerinden ve duası makbul olan kişilerdendir. Nereye gitse yalnız gitmektedir. İnsanlardan kaçmakta ve inzivayı tercih etmektedir. Bu mısralardan kendisinin bir derviş olduğu ve “koca” kelimesinden de uzunca bir ömür sürdüğü anlaşılmaktadır. Zaten ilk mısralarda kendisinin yüz yaşına vardığı ifade edilmektedir. Ona izafe edilem “hoca” kelimesi bir mescitte veya camide imam-hatiplik vazifesi yapan, medrese tahsili görmüş anlamlarında kullanılmış olabilir. Bir de menâkıbdaki kayıtlı bu satırlardan onun tarikatte önde gelen kişilerden olduğu anlaşılmaktadır. “Tamâm dervîşi idi evliyânun” mısraı da Kutbeddin Hoca’nın yoğun bir ibadet ve riyâzet hayatını tercih ettiğini göstermektedir.
Ümmî Kemâl dervişlerinden divan sahibi Sarı Müderris Sinan Efendi’yi de sonraki yazımızda ele almaya çalışacağız.
Yasin ŞEN
Dörtdivan ÇPAL
Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni





Tüm yazarlar için tıklayın

YAZARLAR

Tamamı