23.11.2024 14:39:06
USD (Alış - Satış) : 18.84 - 18.89 EUR (Alış - Satış) : 20.12 - 20.21
Yasin ŞEN
3 Kasım 2020 Salı

ÜMMÎ KEMÂL KİMDİR 1

ÜMMÎ KEMÂL KİMDİR 1
Ümmî Kemâl, Sultan II. Murad ve Fatih Sultan Mehmed dönemlerinde Anadolu’da yaşamış bir mutasavvıftır. Onun daha önceki Osmanlı hükümdarları döneminde Anadolu’da olup olmadığı hususunda kesin bir bilgiye sahip değiliz. Gelibolulu Âlî onu, Künhü’l-Ahbar’ın tezkire kısmında Sultan II. Murad devri şairlerinden biri olarak göstermektedir. (Mustafa İsen, Künhü’l-Ahbâr’ın Tezkire Kısmı, Ankara 1994, s. 121.) Dolayısıyla onun Sultan II. Murad döneminde Anadolu’ya geldiği tahmin edilebilir. Anne-babasının kim olduğu ve doğum tarihi bilinmemektedir. Bazı kaynaklarda kendisinin 1375 senesinde doğduğu kayıtlıdır. İsmail Ünver Ümmî Kemâl’le ilgili bir bildirisinde, onun divanında Ubeydullah Hamid (ö. 1412)’e intisabından söz etmesinden hareketle bu intisabın olabilmesi için mutasavvıfın yirmi yaşlarında olması gerektiğini ve buradan yola çıkılırsa 1385-1395 yılları arasında doğmuş olabileceğini söylemektedir. (İsmail Ünver, “Kemâl-i Ümmî”, Bolu İli Halk Edebiyatı Sempozyumu 2-4 Mayıs 1986, Bolu 1987, s. 21.)
Bütün bunlardan sonra kesin bir tarih verilemese de Ümmî Kemâl’in 14. Yüzyıl’ın son çeyreğinde doğduğu anlaşılmaktadır. Ümmî Kemâl’in uzun bir ömür sürdüğü bu bilgilerden hareketle söylenebilir. Doğum yeri konusundaki bilgiler ise oldukça karışıktır. Onun Horasan, Karaman, Niğde’de doğduğunu söyleyen araştırmacılar ve kaynaklar vardır. Menâkıbnâme’ye göre Anadolu’ya Horasan’dan gelmiştir.
Hayati Yavuzer, mutasavvıfın bulunduğu ve doğduğu şehirler hakkında bazı önemli tespitlerde bulunur. Müminzâde’nin, “Karaman ülkesinde neş’eti Larende’den oldı / Seyâhat eyleyüp geşt eylemişdi ‘arz-ı İrân’ı” beytinden hareketle Yavuzer şöyle der:
“Biyografik Osmanlı kaynaklarında Karamanlı olarak anılması, Divanı’nda Mevlâna, Sultan Veled, ‘Âşık Paşa, Gülşehrî gibi Orta Anadolu mutasavvıflarından söz etmesi ve Şeyh Hâmid’le olan ilişkisi, şâirin hayatının bir bölümünün Larende, Konya, Aksaray, Kayseri ve Niğde’de geçmiş olabileceğini, hatta bir süre Bursa’da bulunmuş olabileceğini düşündürmektedir.” (Hayati Yavuzer, Bolu Erenlerinden Kemâl Ümmî, Bolu Araştırmaları Merkezi Yayınları, Ankara 2013, s. 19.)
Menâkıbının Ümmî Kemâl’den “Horasanlı” diye söz etmesine rağmen Yavuzer, mutasavvıfın “Karaman (Larende)”da doğduğu ve ilk yıllarını burada geçirdiğini söylemektedir.
Ümmî Kemâl’in gerçek adı İsmail’dir. Türbe içinde yer alan kayıtlarda onun Pir Muhammed Bahâeddin’in veya Sûfî Sultan (Şeyh Ali Erdebilî)’ın halifelerinden olduğu söylenmektedir. Onun, Sûfi Sultan tarafından Anadolu’ya gönderilen velilerden olduğu yine menâkıbnâmedeki kayıtlar arasındadır. Osmanlı Müellifleri’ne göre Hayreddin Tokadî’nin mürşidi Cemâl-i Halvetî ile pirdaşdır. (Bursalı Mehmed Tâhir, Osmanlı Müellifleri I-II-III ve Ahmed Remzî Akyürek Miftâhu’l-Kütüb ve Esâmî-i Müellifîn Fihristi, Haz.: Cemal Kurnaz-Mustafa Tatcı, Bizim Büro Basımevi, Ankara 2000, s. I/152-153.)
Derviş Ahmed’in Menâkıb-ı Kemâl Ümmî’de kaydettiğine göre ise Anadolu’ya Horasan’dan gelmiş, burada irşat vazifesiyle görevlendirilmiştir. (Ramazan Sarıçiçek, “Menâkıb-ı Kemâl Ümmî ve Bolu”, Divan Edebiyatı Araştırmaları Dergisi, 17, İstanbul 2016, s. 301.) Anadolu’ya gelen Ümmî Kemâl önce Niğde dolaylarına, ardından da Bolu-Tekkeköy’e yerleşmiştir. Burada Aladağ ve Bozarmut Yaylası dolaylarında yaşadığı anlaşılmaktadır. Halifesi Sarı Müderris’in divanında buralarla ilgili yer alan şiirler bizce onun bir zamanlar Bolu’da yaşadığı hakkındaki yorum ve tereddütleri artık kesin bir bilgi hâline getirmektedir. Ümmî Kemâl, burada şehirden uzak ve münzevi bir hayat yaşamış, mümkün olduğunca vaktini Tekkeköy’de, Aladağlar’da ve Bozarmut Dağları’nda geçirmiştir. Buna göre kendisi şehirden lezzet almayan, dağların doruklarında gezen, efkarını yüksek yerlerde dağıtan bir meşrebe sahiptir. Onun bölgede bulunan yabani ağaçları da aşıladığı halk arasında hâlâ söylenegelir. Menâkıb-ı Kemâl Ümmî’de yer alan şu mısralar da bunu doğrulamaktadır:
Gezerdi tagı şehre gelmez idi
Şehirden lezzet aslâ almaz idi
Nazar-gâhı Alatag olmış idi
O derd-i ‘ışkı anda bulmış idi
Yiri olmış idi kûh u bey[âb]ân
Yüzin görmege müştâk idi insân
Bozarmud tagların itmişti me’vâ
Açup ol yirleri eylerdi ihyâ
Anun deştîlerini aşlar idi
Döner bir yire girü başlar idi
Kerâmet nûrın anda saçmışıdı
Anı görsen ne yerler açmışıdı
(Ramazan SARIÇİÇEK, “Menâkıb-ı Kemâl Ümmî ve Bolu”, Divan Edebiyatı Araştırmaları Dergisi, 17, İstanbul 2016, s. 300.)
Deştî, yabani ağaç demektir. Bu mısralara göre Ümmî Kemâl, keramet nurunu, burada bir memleket açmak için kullanmış bir kimsedir. Anlaşıldığı kadarıyla o bu bölgeye yerleştiğinde burada herhangi bir yerleşim yeri yoktu. “Açmak” kelimesi kullanıldığına göre Ümmî Kemâl bu mevkiyi yaşanabilir bir hâle getirmiş ve buralardaki ağaçları aşılayarak insanların ve hayvanların buralardan istifade etmesine çalışmış bir mutasavvıftır.
Yasin ŞEN
Dörtdivan ÇPAL
Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni






Tüm yazarlar için tıklayın

YAZARLAR

Tamamı