22.11.2024 02:05:27
USD (Alış - Satış) : 18.84 - 18.89 EUR (Alış - Satış) : 20.12 - 20.21
Yasin ŞEN
12 Kasım 2021 Cuma

BOLU FAKILAR YAYLASI

 Yol Düşünceleri - 4
BOLU FAKILAR YAYLASI
Fakılar Yaylası, Bolu merkeze bağlı Afşar köyünün Fakılar mahallesinin şirin biri yaylası. Afşar köyü, Gerede istikametinden Bolu’ya giderken sol tarafta kalıyor. D 100’den Ümmî Kemal hazretlerinin köyü Tekkeköy (Işıklar)’e giderken bu köyün yanından geçiliyor. Serin ormanların ve Bolu köylerini görebileceğiniz müthiş manzaraların arasından Fakılar Yaylası’na doğru yol alırsınız.
Ben, Bolu’dan gelirken hem ormanların içinden geçmek hem Fakılar Yaylası’na uğramak hem de Tekkeköy’e gitmek üzere yolumu böyle daha içerilere uğratırım. Bunca güzellik varken yanlarından transit geçmek içime sinmiyor. Tekkeköy’e dört km mesafedeki bir mevkide, geniş ormanlara bakan bir yerde mola veririm. O manzarayı adeta içerim. Yaz kış yemyeşil olan o ormanlar beni müthiş bir enerjiyle doldurur.
Sonra yola devam eder ve Fakılar Yaylası’na gelirim. Bu yayla Tekkeköy’e bir iki km uzaklıktadır. Yaylanın içlerine doğru biraz yürüyünce Tekkeköy gözükür. Yaylada bir gölet bulunur. Bir de yaz aylarında kuruyan çok küçük bir göl daha vardır. Bu iki küçük göl buraya güzel bir hava katar. Hemen yanlarında ve ileriye doğru ormanlar uzar.
Yine yaylanın muhtelif yerlerinde mevsimlik yayla evleri vardır. Bir tepede duran on iki, on üç tane ev Fakılar Yaylası’ndaki toplu yerleşimin olduğu bir mevkidir.
Bir gün bu yaylaya gelmiş ve etrafı geziyor, tabiat güzellikleriyle müthiş bir uyum sergileyen büyük baş hayvanların fotoğraflarını çekiyordum. Benim bu ilgimi gören bir amca yukarıdan aheste aheste yanıma geldi. Elinde bir değnek vardı. Bu hayvanlar ona aitti. Benim ilgilendiğimi görünce sohbet etmek üzere gelmişti. Adı Hamza Gülen’di ve Tekkeköylüydü.

Hamza Amcayla o gün epey muhabbet ettik. Beni o gün Tekkeköy’de “Ümmî Kemâl Ağılı” diye bilinen bir mevkiye götürdü. Burası tamamen taşlıktı. 2016 senesinde buraya askeriye tatbikat için gelmiş. Çavuşlardan biri Hamza Amcaya “Burayla ilgili size anlatılan bir şey var mı?” deyince Hamza Amca “Yok, niye sordunuz?” demiş. Çavuş da “Bu gördüğün yer tamamen mezarlık!” diye cevap vermiş.
Bu kısa anlatının Fakılar Yaylası’yla olan ilgisine geliyorum şimdi. Bu kasım ayında yine yolumu Fakılar Yaylası’na düşürdüm. Uzun uzun gezdim oralarda. Yaylanın gezmediğim yerlerine gittim. Daha içerilere doğru yürüdüm. Tekkeköy’ü izledim uzaktan. Orada öbek öbek yığılmış yaş birikintileri dikkatimi çekti. Oldukça fazla taş vardı. Bunların, hayvanların daha rahat otlaması için bir araya biriktirildiği belliydi. Yıkık dökük ve iyice harabeye dönmüş bir yayla evi de vardı. Fotoğraflarını aldım o evin. Aslında tamı tamına Bolu’nun geleneksel yayla eviydi bu. Fakat harabeye dönmüştü.
Bir de muntazam dizili ve kocaman taşlar vardı o mevkide. Bunların bir şehir harabesinden arta kalıp kalmadığını bilmiyorum. Ama bu taşlar burada diziliydi. Hatta bir yol gibi bir yer de vardı. Uzun uzun inceledim o taşları. Fakat başka kayda değer pek bir iz bulamadım.
Bolu’nun pek çok yerinde buna benzer şehir harabelerinin olduğu düşünülecek olunursa burada da bir şehir harabesi olabilirdi.
Bana Hamza Amcanın anlattığı mezarlık hikâyesine gelelim şimdi. Tekkeköy ile Fakılar Yaylası arasında kalan o mezarlık eğer Müslüman Türklerin Mezarlığı olsaydı muhtemelen günümüze kadar gelirdi veya hatıraları anlatılırdı. Fakat orasının mezarlık olduğunu köylü bilmiyordu. Bunu bir komutan söylüyordu onlara. Eğer Fakılar Yaylası’ndaki o taşlar burada bir şehir harabesi olduğuna işaret ediyorsa -bence ediyor- o hâlde bu mezarlık bu şehre ait olabilir. Tabii bu konuda öncelikle iyi bir alan araştırması yapılması gerekir. Ortaya bilimsel bulgular koyup bunları ispatlayacak izler aramak gerekir.
Dolayısıyla Fakılar Yaylası hem doğal güzelliği hem de tarihî arka planıyla çok ilgi çekici bir yer. Yaylanın dört bir yanı da ormanlarla çevrili. Ben fırsat buldukça gelip hem buradaki doğal güzellikleri izliyor hem de uzun yürüyüşler yapıyorum. Burayı Bolu’nun gizli saklı cennetten bir köşesi farz ediyorum.
Bu yazıyı geçen kışın kuruyan, yayladaki o küçük göl için yazdığım ve “Fakılar Yaylası’ndaki Göl” adını verdiğim şu şiirimle bitirmek istiyorum:
Fakılar Yaylası’nda bir küçük göl
Her nefeste ömrünü tüketmede
Rahmetini dileyip Hakk’ın bol bol
Göl, sanki gönülden nidâ etmede

Fakılar Yaylası’nda bir susuz göl
Sanki gönlüm gibi yanmakta bugün
Fakılar Yaylası’nda o küçük göl
Merhametini dilemekte göğün

Bir çığ koptu mu şimdi içerinden
Hissedip o gölün içli hâlini
Feryâdını anladın mı derinden
Yaşadın mı sen gölün melâlini
Yasin ŞEN
Dörtdivan ÇPAL
Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni





Tüm yazarlar için tıklayın

YAZARLAR

Tamamı