Dörtdivanlı Hilmi’nin şiirlerinin büyük bir kısmının elimizde olmadığını biliyoruz. Fakat bu şiirlere nasıl ulaşılacağı ve bunların nerede olduğu günümüzde çözülmesi gereken meselelerden birisi olarak önümüzde durmaktadır. Cevdet Canbulat, şairin cönklerden bulduğu yirmi beş şiirini 1963 senesinde yayınlamış, şairi böylece unutulmaktan kurtarmıştır. Biz de Hilmi’yle ilgili Ali Rıza Ünlü’nün kitabında bulunan Hilmi’ye ait manzumelerle bir cönkte bulduğumuz şiirleri daha önce neşredilmiş olanlarla birleştirmiş, bir incelemeyle birlikte yayınlamıştık. Bu kitabın yayınlanmasından hemen sonra Dörtdivan’ın Yalacık köyünde bulunan bir yazma eser içerisinde şairin Münacât başlıklı yeni bir manzumesini de bulduk. Buradan anlaşılıyor ki, Dörtdivanlı Hilmî’nin şiirlerini bir araya getirmek için cönklere ve yazma eserlere gidilmesi gerekmektedir.
Sofya’dan elde edilen bir cönkte kayıtlı bulunan Bolulu şairlerin şiirlerinin incelendiği bu bildiride Dörtdivanlı Hilmî’ye ait olduğu düşünülen iki şiir kaydedilmiştir (Bkz.: İrfan Ünver Nasrattınoğlu, “Sofya’da Bulunan Bir Cönk’te Yer Alan Şair Dertli ve Bolu’lu Diğer Üç Ozan”, Bolu İli Halk Edebiyatı Sempozyumu, 2-4 Mayıs 1986, Bolu, s. 54-59).
İrfan Ünver Nasrattınoğlu’na ait bu bildiride Hilmî’ye ait olduğu söylenen iki gazel yer almaktadır. Biz bu manzumeleri buraya kaydettikten sonra bunlar hakkındaki düşüncelerimizi ortaya koymak istiyoruz. Bu bildiride yer alan şiirler şunlardır:
La‘l-i lebi dilber gibi bir câm ve cemim var
İşret ile âlemde benim özge demim var
Lokman’a varsam bulunmaz derdime derman
Ben hasta-i aşkım ciğerimde veremim var
Lâl etti beni gamze-i gûyâsı o şûhun
Allah’ı seversen beni söyletme gamım var
Bülbül gibi feryâdı figân etsem aceb mi
Bir ruhları güzel zülfü siyah gonca femim var
Ol yâr ile ittiklerimiz cünbüşi tenhâ
Vallahi diyemem ben sana Hilmî’nin kasemim var *
Rüchânı anın sûre-i hattında celîdir
Seyret geliyor işte güzeller güzelidir
Peygamberi hüsnünde biri inkâr ider ise
Gör mucize-i hattını kâfir dimelidir
Ey edil ne diyarın gülidir derdin o şuhu
Ol gonca-i fem serv-i kaddim Edirnelidir
Endişe ider zülfünü her şeb senin âşık
Düşmüş kara sevdâya o biçarelidir
(İrfan Ünver Nasrattınoğlu, “Sofya’da Bulunan Bir Cönk’te Yer Alan Şair Dertli ve Bolu’lu Diğer Üç Ozan”, Bolu İli Halk Edebiyatı Sempozyumu, 2-4 Mayıs 1986, Bolu, s. 56-57)
Nasrattınoğlu, bu bildiride bir cönkten hareketle Bolulu şairleri söz konusu etmekte ve “Sözünü ettiğimiz Cönk’te Hilmi imzasıyla kaydedilmiş olan iki şiirin, Dörtdivan’lı Hilmi’ye ait olduğunu sanıyoruz.” diyerek bu manzumeleri kaydetmektedir. Buradaki sözlerinden anladığımıza göre araştırmacı bu şiirlerin Dörtdivanlı Hilmî’ye ait olduğu hususunda emin değildir.
Araştırmacı, sadece Hilmî mahlasından hareketle bunların şaire ait olduğunu düşünmektedir. Bizce bu çok da doğru bir yaklaşım değildir. Sadece bir mahlas konusundan hareketle bir şiirin belli bir şaire ait olduğunu ileri sürmek ne kadar sağlıklı ve ne kadar ilmîdir? Üstelik bu mahlasla şiir yazan Türk Edebiyatında onlarca şair vardır. Biz bu isimlerin hepsine burada yer vermemiz pek de mümkün değil. Bu konuda TEİS’teki arama “Hilmî” yazmak yeterlidir.
Bir diğer husus bu şiirler genel olarak Divan Edebiyatı tesirinde yazılmış gazellerdir. Dörtdivanlı Hilmî ise genel olarak Türk Halk Edebiyatının tesirinde manzumeler söyleyen, destanlar kaleme alan bir şairdir. Hilmî’nin şiirleri içerisinde destan ve ilahi nazım türlerindeki şiirler fazladır. Bir de Dörtdivanlı Hilmî özellikle muhteva bakımından dinî-tasavvufî diyebileceğimiz tarzda yazan bir şairdir. Dolayısıyla bu gazellerdeki tarz Hilmî’nin üslubuna pek de uygun değildir. İkinci gazelde bir de Edirne adı geçmektedir ki, bu da bize bu gazelleri yazan şairin en azından bu şehirde bulunduğunu düşündürmektedir. Halbuki, Dörtdivanlı Hilmî’nin Edirne’de bulunduğuna dair elimizde hiçbir kayıt yok. Bizim kanaatimiz bu manzumeler Dörtdivanlı Hilmî’nin değil, Hilmî mahlaslı başka bir şairindir.
Bu bildiride Dörtdivanlı olduğu ilerisi sürülen Âşık Ömer diye bir şairden de bahsedilmektedir. Bildiğimiz ünlü Âşık Ömer yanında Nasrattınoğlu, Dörtdivan’da yaşayan bir başka Âşık Ömer’in olduğunu söylemekte ve onun da cönkte yer alan yedi manzumesini vermektedir. Biz yaptığımız araştırmalarda Dörtdivan’da yaşamış bir Âşık Ömer’e tesadüf edemedik. Fakat Bolu’da ve Dörtdivan’da ulaştığımız cönklerde Âşık Ömer mahlasına kayıtlı manzumelere rastladık. Nasrattınoğlu’nun Dörtdivan’da yaşadığını söylediği Âşık Ömer’le ilgili bu bilgiye nereden ulaştığını tespit etmek de şimdilik mümkün değil.
Sonuç olarak İrfan Ünver Nasrattınoğlu’nun bu bildirisini görünce pek çok şiirinin kayıp olduğunu düşündüğüm Hilmî’nin iki şiirini daha bulduk diye ümitlenmiştim. Bildiriyi okuyunca doğrusu biraz sükût-ı hayâle uğradım. Çünkü Bolulu bazı şairlerin şiirlerini ihtiva eden bu bildiride sırf bir mahlas benzerliği yüzünden iki gazel Dörtdivanlı Hilmî’nin zannedilmiştir. Fakat hakkında pek fazla çalışmanın olmadığı Dörtdivanlı Hilmî’nin söz konusu edildiği bu bildiride en azından onun manzumelerinin cönklerden, yazmalardan toparlanması gerektiği sonucunu çıkarabiliriz.