5.05.2024 12:09:36
USD (Alış - Satış) : 18.84 - 18.89 EUR (Alış - Satış) : 20.12 - 20.21
Zekeriyya ULUDAĞ
28 Nisan 2023 Cuma

ÇOKLUKTA BİRLİK

ÇOKLUKTA BİRLİK

Prof. Dr. Zekeriyya ULUDAĞ
İnsanın ayırıcı özelliği siyasi ve sosyal teşkilatlar oluşturmak ve bunları insanileştirebilmektir. Bu birlikler insan için “varlık-şartı” olarak kabul edilebilir. Ancak bu şartın ön kabulleri olmadan onu insana aitmiş gibi ele almak çoğu zaman yanlış değerlendirmelere yol açabilir. Bu prensipleri ise insanın eylemlerinde aramak ve değerlendirmek gerekir.

İnsanın eylemlerini konu alan disiplinler genel olarak ahlak ve hukuk felsefeleridir. Her iki alan da çift kutuplu kavramlardan meydana gelir: Hak-haksızlık, adalet-adaletsizlik, ahlaki olan-ahlaki olmayan v.s gibi. Bu kavramların tek tek insanlardaki kontrol noktasını, onu insani yapan tarafları unutmadığı sürece “vicdan” oluşturur.

Siyasi birlikteliğin en üst değer olarak ortaya çıkan kısmı ise devlettir. Çünkü o, medeni toplumu ilkel toplumdan ayıran temel yapı olarak da anlaşılır. Diğer taraftan insanın insanla, insanın eşya ile olan ilişkilerini düzenleyen ve takipçisi olan devlet, insandaki kontrol noktası olan vicdanın yerini alır.

Devlet nasılsa insan o’dur. Devlet zalimse önce korkak olan insan eline fırsat geçtiğinde zalim; devlet adilse insan da adil olacaktır, diyen Eflatun devlette hak ve adaletin filozof kral tarafından gerçekleştirileceğini düşünür.

Gelişim süreci itibariyle ilkel, geleneksel ve modern birlikteliklerden geçerek, modern sonrası toplumsal bir dünyada yaşamaya başladığımızdan söz edilen günümüzde filozof kralları yönetici olarak belirlemek ve görevi onlara tevdi etmek çok kolay görülmüyor. Çünkü bilgi çağı olarak adlandırılan dönemde çoğulcu özelliği ağır basan bir toplum kültürünün hâkim rol oynadığını söyleyebiliriz. Diğer taraftan büyük sistemlerden söz etmek ve bunların insan topluluklarını etkilemesinden bahsetmek de mümkün görünmüyor.

Günümüzün özellikleri arasında en belirgin olanlarından birisi de XVIII. yüzyılın şabloncu düşüncelerinden arınmış olmasıdır. Yani “tek tipleştirilmiş”, “biçimlendirilmiş”, “teknokratik zihniyet ürünleri”nin kabul görmediği anlayışlardır. Hemen şunu belirtelim ki homojen yerine heterojenlikten söz edilen çağımızda, yerel olan ya da kök veya farklar olarak da anlaşılacak olan özellikler toplumsal ve siyasal birlikteliklerin sonu mu olacaktır. Acaba gerçekten “tarihin sonu mu” gelmiştir?

Elbette ki, Hayır! Gelecek; insan yaşadığı sürece bugünün değişim rüzgârlarıyla yeniden şekillenecek ve her şekillenen süreçte yaşanan anın sonunda tarih olacaktır. Ancak değişimi etkileyecek olan temel faktörlerdir üzerinde durulması gereken.

Her ne kadar tartışmaya açık olsa da bugün Batı fikriyatının gelmiş olduğu nokta “birey”dir. Tartışmaya açık olmasının sebebi, sınırı olmayan ya da bugün için çizilemeyen “göreceli” bir kavramda odaklaşmasıdır. Buna rağmen; “dinler, inançlar, görüşler devletleştirilemez ki” diyen bir düşünceye de hak vermemek mümkün değildir.

Bu durumda farklılıkları, yerel olanı, farklı inanç ve dünya görüşlerini, ideolojilerin elinden kurtararak yaşamalarına izin vermek, insanları adeta toplama kamplarından kurtararak insanlığın haysiyetini yeniden inşa etmek… Reçete ise basit, sade, anlaşılır ve herkes tarafından rahatlıkla tatbik edilebilir türdendir yani çoğulcu, katılımcı, özgürlükçü bir “demokrasi” ve şahikalarını adalet kavramının süslediği bir “hukuk”.

Demokrasi siyasi anlamda bir yönetim biçimi olmakla birlikte, aynı zamanda bir hayat felsefesidir, bir dünya görüşüdür kısacası bir zihniyettir. O, her şeyden önce insanı anlamaktır. Özünde insan tarafından ve insan için olmayan bir demokrasi yabancılaşma vasıtası olmanın ötesine geçemeyecektir. Bunu besleyecek ve yaşatacak olan olabildiğince bağımsız ve tarafsız olan bir “hukuk”un varlığıdır. Yasaların değil hukukun varlığını insanlara hissettiren devletler, vatandaşlarının gözünde büyürken; yasaların gücünü insanlar üzerinde gösteren devletler korkularını içine atmış ürkek, pısırık, hiçbir farklılığı kabul etmeyen, statükocu, bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın düşüncesiyle hareket etmeyi alışkanlık haline getiren insan ve topluluklar üretir. Unutmayalım ki; kendilerini dev aynalarında gören cücelerin gölgeleri kendileri kadardır.

Demokrasileri geliştiren vesayet sistemleri değil bağımsız ve tarafsız hukuk sistemleridir. Hukuk da diğer bilimsel bilgiler gibi nesnel gerçekliklerden hareket ederek genel-geçer sonuçlara ulaşmaya çalışır. O, ideolojilerle, önyargılarla ve hislerle hareket etmez. Keyfilik hukuk literatürüne oldukça yabancı bir kelimedir. Böylece hareket noktasını teşkil eden kavramlar sayesinde her türlü baskı karşısında emniyet subabı olurken adına karar verdiği kamunun vicdanında meşruiyet kazanır.

Demokrasi ve hukuku, bugün insanlığın gelmiş olduğu noktada üst değerler arasında kabul etmek elbette ki bir zihniyet meselesidir. Bu zihniyetleri oluşturabilmenin yolu ise eğitimden geçecektir. Şunu da kabul etmek gerekir ki demokrat olmayan bir okul demokrasiyi hazmetmiş bireyleri yetiştiremez. Bunun için okulun her şeyi ile bizatihi kendisini demokratlaştırmak gerekir. İnsana ve onun yetiştiği kültüre yabancı olan, onu görmezden gelen, kabul etmeyen hatta onun yerine sun’i yapılar oluşturmaya kalkan eğitim sistemleri başarılı olamamışlardır. Eğitim ve siyaset tarihi bunun örnekleri ile doludur. Diğer taraftan hukukun somutlaştığı yasaları hukuk açısından çağdaş toplumlardan nakletmek başlangıç itibariyle problemlere çözüm bulmaktır. Ama ürünü almak o ürünün yetiştiği toprağın şartlarını anlamamaktır. Anlasak da o şartları aynen uygulayamamaktır. Dolayısıyla bu bir zihniyet meselesidir. Yani hem demokrasi için hem de hukuk için bir felsefe geliştirilmeden insana değer veren demokrat bir toplum ve demokrat bir hukuk sistemi oluşturulamaz.

Eğitim bir yap-boz oyunu değildir. Sonuçları on yıllar sonra ortaya çıkacak olan bir iştir. İğne ile kuyu kazmaktır. Onun için zamana, şartlara ve mekâna göre değişeni değil “öze” ait olanı temel almak zorundadır ki insanileşebilsin. İnsanileşebilmenin yolu ise; insanı kemale ulaştıracak olan ruh ve bu ruhun mayalanacağı sahadır.





Tüm yazarlar için tıklayın

YAZARLAR

Tamamı