DOĞU TÜRKİSTAN YALNIZ DEĞİL!
Doğu Türkistan...
Türkiye’nin 2 katı büyüklüğünde, en doğudaki Türk yurdu”
Çin, 11 milyon dese de gerçek nüfus, 30 milyon civarında..
Ulu Türkistan olarak da bilinen ata yurdun bir parçası...
Türk dilinin ilk sözlüğünü yazan Kaşgarlı Mahmut'un vatanı.
Türklerin İslamiyet’le tanışması ve Müslüman olmasını sağlayan Abdülkerim Satuk Buğra Han’ın memleketi.
Doğu Türkistan tarihi, bağımsızlık mücadelesiyle geçti.
Yakın tarihte ilk 1933 yılında, Doğu Türkistan Cumhuriyeti kuruldu.
Sadece bir yıl sonra Çin'in işgaline uğradı.
Yılmayan Doğu Türkistan 1944'te yeniden bağımsızlığını ilan etti.
Ama bu devlet de, beş yıl sonra yıkıldı.
Dünyanın 3'üncü büyük toprağına sahip olan Çin'in, Doğu Türkistan ısrarı neydi.
İlki, Doğu Türkistan'ın jeo stratejik konumu.
Doğu Türkistan, Uzak Doğuyu Avrupa ve Asyaya bağlayan tarihi İpek yolu üzerinde.
Günümüzde ise doğu batı enerji kaynaklarını birleştirecek olan, kuşak-yol projesinin üssü durumunda.
İkincisi, farklı ırkları Çinlileştirme politikası.
En önemlisi ise Doğu Türkistan'ın sahip olduğu yer altı ve üstü kaynakları..
Yani zengin kömür, demir, uranyum, altın, petrol ve doğalgaz ile tarıma elverişli arazileri.
Zira Çin’in enerji ihtiyacının üçte biri, Doğu Türkistan topraklarından karşılanmakta.
Çin, tarih boyunca Doğu Türkistan'ın bu kaynaklarını hep sömürdü.
1955'ten sonra da Doğu Türkistanlıların kimlikleri, dinleri, kültürleri hatta soyları yok edilmeye çalışıldı.
Toplama kamplarına gönderildi.
Türklere kelimenin tam anlamıyla Çin işkencesi yapıldı.
Çin, bunlarla da yetinmedi.
Adına Kardeş Aile Projesi dedikleri iğrenç ve ahlaksız bir yöntemi hayata geçirdi.
Çin'in, görevlendirdiği memurlar, zorla Türk evlerine girdi. Hatta yatak odalarına.
Türkler, Çinlileştirilmeye çalışıldı.
Bunlar da yetmedi, Çin bölgede, nüfus yapısını değiştirmeye başladı.
Kazak ve Uygur Türkleri bölgeden göçe zorlandı.
Yerlerine Çinliler yerleştirildi.
Doğu Türkistanlılar yurtlarında azınlık durumuna düştü.
Bu ise en büyük tehlike.
Yapılacak bir referandumda, Doğu Türkistan tamamen Çin'in olacak.
Tüm bunlara dünya duyarsız kalmadı.
BM İnsan Hakları Komisyonu üyesi çoğu Avrupa ülkesi, Çin'in politikalarına tepki gösterdi.
Çin'i toplama kamplarında 3 milyon insana uyguladığı eziyete son vermeye çağırdı.
Pekin yönetimi, bölgedeki insan hakları ihlallerini yalanladı.
Aşırı dinci ve cihatçı terörist gruplarla mücadele edildiğini belirtti.
Kampların çoğunda da Müslümanlara "Çince öğretildiği ve meslek kursları verildiğini" iddia etti.
Aslında Doğu Türkistan'ın, Çin'e karşı mücadelesinde yalnız değil.
Çin'in, dünyanın büyük güçleriyle sorunları var.
ABD ile hem ekonomik hem de güç savaşı içinde.
Rusya ile Türkistan da ezeli rekabeti var.
Sadece Doğu Türkistan değil, Tibet ve Moğolistan'ın bir bölümü, Hong Kong hatta Mançurya da, Çin işgali altında.
Hepsi de, bağımsızlık mücadelelerinde ciddi uluslararası desteğe sahip.
Ayrıca Güney Çin Denizi kaynaklarının paylaşımında, bölgedeki en az 6 ülkeyle ciddi sorun yaşamakta.
Japonlar da Mançurya'daki emelleri doğrultusunda Doğu Türkistan'a destek vermekte.
Çin'in kuşak yol projesine de ABD ve Rusya gibi devletler kuşkuyla bakmakta.
Hangi sebeple olursa olsun dünya (çoğu kendi çıkarları için) Doğu Türkistan'da yaşananlara karşı duyarsız değil.
Türkiye'nin dış politikasında, Doğu Türkistan hep önemli bir yer tuttu.
Son dönemde Çin ile işbirliğinin artmasına rağmen Türkiye her fırsatta, sert olmasa da tepkisini gösterdi.
Türkiye'de sivil toplum örgütleri ve vatandaşların yüreği, hep Doğu Türkistan için attı.
Kısacası Doğu Türkistan da soykırım yapılmakta.
Bir halk yok edilmekte.
Çinlileştirilmekte.
Ancak Doğu Türkistan sanıldığı kadar güçsüz değil.
Umutsuz da.
Çin işkencesinden kaçıp dünyaya yayılan Türkler, bu zulmü anlatmaya devam edecek.
Eminim bir gün bu mazlum halk, yeniden kendi topraklarında özgürce yaşayacak.
Dualarımız sizinle ata yurdumun insanları....... Yüksel DEĞERCAN
