DÖRTDİVAN’DA AĞAÇ ve DAĞ KÜLTÜ
Ağaçlara ve dağlara yönelik inanışlar kadim zamanlardan itibaren Türk kültüründe derin izler meydana getirmiştir. Bu izlerin bugün Anadolu’da bazı etkilerini takip etmemiz mümkündür. Biz, Dörtdivan’da yaptığımız derlemelerde ve araştırmalarda bunların izleri sayılabilecek bazı dikkat çeken inanışlarla karşılaştık. Bu yazıda bunları derli toplu olarak kısaca incelemek istiyoruz.
Dörtdivan civarında çam ağaçlarına özel bir önem verilmektedir. Mesela tek çam ağacı kesilmez. Gölgesinde hayvanların gölgelendiği heybetli çam ağaçları “Gürnet çamı” diye bilinir. Burada hayvanların gölgelenmesine de “Gürneme” veya “Gürnetmek” denir. Hayvanların öğle vakitlerinde bu ağaçların gölgesinde kalmasına ve dinlenmesine özel bir önem verilmektedir. Dörtdivan’da “Sıcakta koyunun kafasında kurt kaynarmış!” denir. Öğle saatlerinde on birle üç arası koyun çam dibinde “gürner” yani gölgelenir. Hayvanlar sıkı sıkıya bir aradadır. Onları birbirinden ayırmanın pek de imkânı yoktur.
Çam ağaçlarının, ağaç kültüyle ilgisine işaret eden bir husus vardır: Dörtdivan’da “gorlu” denen çam ağaçları vardır. Gorlu, kesilmeyen çam ağaçlarına denir. Bu ağaçlara kutsallık atfedilir. Bu ağaçlar kesildiği takdirde başa felaketlerin geleceğine inanılır. Nitekim yörede yaşanan bazı yangın olayları buralardan ağaç kesilmesi yorulur. Bu türden ağaçlar bulunduğu mevkide yakılabilir. Ancak ihtiyaç miktarı kullanılabilir. Gorlu denen ağaçlar özellikle çam ağaçlarının uzun yaşamasına vesile olmuştur.
Anadolu’da ve özellikle Bolu’nun ilçelerinde “gorlu” türünden ağaçların oluşturduğu ve ağırlıklı olarak çam ağaçlarının yer aldığı yerler vardır. Buralar genelde “Erenler” diye anılır. Dörtdivan’da en az beş altı yerde Erenler diye anılan mevkiler vardır. Buralardan ağaç kesilmez. Evlere bir ağaç dalı dahi götürülmez. Bu yerler Gerede civarında da yaygındır. Özellikle Bolu dolaylarında “Erenler” diye anılan yerlerin hem dağ hem de ağaç kültüyle ilgisi ayrıntılı bir şekilde incelenmelidir.
Dörtdivan’da dikkat çeken inanışlardan birisi de dağlarla ilgilidir. Bilindiği üzere birçok millette olduğu gibi Türklerde de dağ kültü önemli bir yer tutar. Dağda kurban kesilmesi, dağın üzerinde yemin edilmesi gibi hususlar bize bunu göstermektedir. Hatta Kaşgarlı Mahmut’a göre bazı Türkler dağlara secde ederlermiş.
Anadolu’da bugün bazı tepelerin üzerinde ve dağlarda yer alan türbe ve mezarların bununla bir ilgisi olabilir. Nitekim bazı araştırmacılar buna dikkat çekmişlerdir. Bugün Dörtdivan’da hâkim bir tepe üzerinde yer alan Himmet Dede türbesinin de bu durumlu ilgili olabileceğini kaydetmek istedik. Yine yaylalarda yer alan “Erenler” diye anılan yerler de bu konuda zikredilebilir. Dörtdivan’da yüksek bir tepe üzerinde bulunan Kırklar Makamı’nın da bu dağ kültüyle ilgisi olduğu açıktır. Buralara yörede özel bir önem atfedilmekte, insanlar buraları ziyaret etmektedir.
Söz gelimi Dörtdivan’ın Amanlar Yaylası’nın yukarı taraflarında Sucak Dede’ye ait bir mezar bulunmaktadır. Önceleri burada bulunan bir çeşmeye Dörtdivanlılar hayvanlarını sulamak için getirirlermiş. Mezar defineciler tarafından kazılmıştır. Sucak Dede’ye “Urşah Dede” de denir. Sucak Dede’nin mezarına halk tarafından özel bir önem verilmesinin kadim zamanlara kadar uzanan dağ kültüyle bir ilgisi olabilir.
Bu yörede dağ kültünü bize hatırlatan oldukça ilginç bir inanış vardır. Dörtdivan’da yaylaya göçülünce erenlerin yaylaları terk ettiklerine inanılır. Yaylaya göç edenler “Dedeler çekildiler, gittiler!” derler. Yani insanların ve hayvanların buradaki sükûneti bozduğu anlatılmak istenir. Yine yaylalarda yakılan Beddem ateşlerinin de bu kültürle bir ilgisi olabilir.
Bütün bunlardan ağaçlara ve dağlara Dörtdivan’da özel bir önem verildiği anlaşılıyor. Bunlarda İslamiyet öncesinden günümüze kadar uzanan ağaç ve dağ kültüyle ilgili izler bulunabilmektedir. Ancak bize daha net yorumlar yapmamıza yardımcı olacak bilgiler gerekmektedir. Yasin ŞEN
Dörtdivan ÇPAL
Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni