DÖRTDİVAN'DA DEFTER TUTMA GELENEĞİ ve YALACIK KÖYÜ DEFTERLERİ
DÖRTDİVAN’DA DEFTER TUTMA GELENEĞİ
ve YALACIK KÖYÜ DEFTERLERİ
Yasin ŞEN
Dörtdivan, cönk tutma geleneğinin Anadolu’da en çok görüldüğü yerlerden birisidir. Bu geleneğin asırlarca devam ettiği burada elde ettiğimiz nadir örneklerinden anlaşılıyor. Eldeki az cönk örneği bile bunların muhteva açısından çok kaliteli olduğunu ve Türk Halk Edebiyatı açısından büyük bir zenginlik barındırdığını ifade etmektedir.
Bizim Dörtdivan’da tespit ettiğimiz iki cönkün biri tamamen manzumelerden oluşurken bir diğerinde neredeyse tam metin hâlinde üç halk hikâyesi yer almaktaydı. Biz bu konuyla ilgili “Dörtdivan Cönkleri ve Bir Cönk Üzerine” adını verdiğimiz bir yayın yapmıştık. Bu kitapta ilk tespit edilen cönkün tamamı Osmanlı Türkçesinden Latin harflerine aktarılmış, yine ikincisiyle ilgili hazırladığımız bir makale de bu çalışmada yer almıştı. Böylece Dörtdivan cönklerini konu alan ilk çalışma ortaya çıkmıştı.
Bizim burada asıl söz konusu etmek istediğimiz husus bunun bir gelenek hâlinde devam etmiş olmasıdır. Bilindiği gibi Dörtdivan yaylak-kışlak temelli bir kültüre sahiptir. Her yıl mayıs aylarında yaylalara göçler olmakta, insanlar kasım ayına kadar burada kalmaktalar. Son dönemlerde iyiden iyiye azalsa bile yayla hayatı asırlar boyunca sürmüştür. Günümüzde de belli ölçülerde devam etmektedir.
Böyle bir yaşam tarzının temelinde temel geçim kaynağının hayvancılık olması sebebiyle hareket unsuru yatar. Dolayısıyla bu durum, insanları bir ölçüde duyduklarını sözlü kültür aracılığıyla yaşatmaya ve başkalarına iletmeye sevk etmiş olmalıdır. Nitekim Dörtdivan’ın zengin sözlü kültürünün özünde de bu yatmaktadır. Bununla beraber eli kalem tutan Dörtdivanlıların cönk ve mecmua tuttuğu ve bunların zaman içerisinde önemli bir yekûna ulaştığı anlaşılmaktadır. Bu cönklerin muhtevasında ilâhiler, ninniler, bilmeceler, vaazlar, doğum ve ölüm kayıtları, önemli olaylar vb. konular yer alabilmektedir. Sadece şiirlerden oluşan cönkler olabildiği gibi sadece vaazlardan ve dinî nakillerden oluşan mecmualar da vardır. Bununla beraber Dörtdivan’da matbu Osmanlıca eserlerden Kesikbaş Destanı, Geyik Destanı, Muhammediye, Ahmediye gibi vb. halk kitaplarının çok okunduğunu yaptığımız araştırmalarda tespit etmiş durumdayız.
Gerek matbu gerekse yazma Osmanlıca eserlerin özellikle son bir asırdır Dörtdivan’da önemli ölçüde kaybolduğu ve ortadan kalktığı görülmektedir. Gerek doğal şartlar neticesinde kaybolanlar, araştırmacıların topladığı ve Dörtdivan’dan götürdüğü cönkler ve mecmualar, gerekse az miktarda bile olsa Dörtdivanlıların elinde tuttuğu defterler bunun güçlü bir gelenek olarak uzun zamanlar boyunca sürdüğünü ve günümüzde kaybolmaya yüz tuttuğunu göstermektedir.
Bizim bu yazıda söz konusu etmek istediğimiz bir husus da Cumhuriyet döneminde bu defter tutmanın yeni yazıyla devam etmesidir. Bunun en güzel örneği Dörtdivan’ın Yalacık köyünde tutulan defterlerdir. Bu defterler bugün Yalacık köyünde ikamet eden Şehabettin Esen’in (d. 1945) elinde bulunmaktadır. Defter tutma geleneğini sürdüren Şehabettin Esen bunu Hüseyin oğlu Halil Kadıoğlu’ndan devralmıştır. Halil Kadıoğlu 1962-1984 yılları arasında Yalacık köyünde muhtarlık yapmıştır. Kadıoğlu, 1916 yılından başlayarak köydeki önemli olayları buraya kaydetmiştir. Şehabettin Esen de bu defterdeki bilgileri yeni bir deftere geçerek bu not tutma işini günümüzde de devam ettirmektedir. Peki bu defterlerde neler yer almaktadır?
Ölüm kayıtları, vefat edenin doğum-ölüm yılları ve yaşı, köyle ilgili işler, cami ve minare yapımı, eski camiyle ilgili notlar, bilmeceler, atasözleri ve öğütler, önemli tarihi olaylar, Bolu’yla ilgili coğrafi ve idari bilgiler, notları tutanla ilgili bazı kayıtlar, köyün çeşmeleriyle ilgili kayıtlar ve bilgiler, köy tarihine ait bazı notlar, aile lakapları, bunların hangi soyadını taşıdığı, sülale kolları, köydeki hane sayısı, faturalar, köyde dernek için toplanan paralar, diğer köylerle olan anlaşmazlıklar ve bunların nasıl çözümlendiği, köyün su işleri, 1944 depremiyle ilgili notlar, köy okulunun yapılışıyla ilgili kayıtlar…
Dolayısıyla Yalacık defterleri bir köyün sosyal tarihine ışık tutacak değerde bilgiler içermektedir. Köyün bir asırdan fazladır tutulan kayıtları belki bir köyün geçmişini ve sosyal yapısını anlamak üzere oldukça kıymetli bilgiler içermektedir. Bunların sosyal bilimciler açısından oldukça önemli materyaller olduğu anlaşılmaktadır. Üniversitelerin ve araştırmacıların bu defterlerle ilgilenmesi bir anlamda yörenin tarihine ışık tutacak çalışmaların gün yüzüne çıkması demektir.
Yalacık defterlerinin en önemli yanı kayıtların alınmaya devam edilmesidir. Bunu bugün Şehabettin Esen üstlenmiş durumdadır. TV’deki bazı önemli haberlerle ilgili kayıtlar da bu defterler içerisine kaydedilmiştir. En son ülkemizi derinden sarsan Maraş depremiyle ilgili notlar da buraya kaydedilmiştir.
Şehabettin Esen, Halil Kadıoğlu’ndan kendisine intikal eden defteri temize geçmiş ve daha tertipli bir şekle sokmuştur. Kadıoğlu’nun okunaklı olmayan yazısından doğan durum böylece giderilmiştir.
Biz böyle bir yazıyla Dörtdivan’da tutulan bu defterlerden kısaca söz etmek istedik. Bunların kıymetli yadigarlar olduğu ortadadır. Bir köyün sosyal tarihine ışık tutacak bu kayıtların incelenmesi ve üzerinde bazı çalışmaların ortaya konması gerekmektedir.