18.05.2024 09:58:28
USD (Alış - Satış) : 18.84 - 18.89 EUR (Alış - Satış) : 20.12 - 20.21
Yasin ŞEN
18 Ocak 2021 Pazartesi

DÖRTDİVAN'DAN DERLENEN DEYİMLER - I

DÖRTDİVAN’DAN DERLENEN DEYİMLER - I
Dörtdivan, sadece atasözleri bakımından değil, deyimler açısından da çok zengin bir birikime sahiptir. Bu birikim, Dörtdivan’a bir zamanlar hâkim olan sözlü kültürün gücünden gelir. Ne yazık ki deyimlerin önemli bir kısmının unutulduğunu, kaybolduğunu tahmin ediyoruz. Bu yazı serimizde de Dörtdivan’da derlediğimiz deyimleri değerlendirmek istiyoruz.
Ağalara yat, çobanlara dert günü: Serin, yağışlı ve puslu havalar için söylenir.
Ağırlığını yencitmemek: Acele etmemek, önemli bir işte çabuk hareket etmemek.
Ağzı samanlı: Saf ve hakkını savunamayan kimseler için söylenir.
Aladağ’daki süte yoğurt çalmak: Olmayacak bir işe başlamak. “Aladağ’da süte köyde yoğurt çalmak…”, “Aladağ’da süte yoğurt çalmak…”, “Aladağ’daki süte göce çorbası vurmak…”, “Aladağ’daki yoğurda köyde çorba çalmak…”, “Yayladaki yoğurda çorba çalmak”, “Yayladaki süte yoğurt çalmak!” şekilleri de vardır.
Alıyla girmek salıyla çıkmak: Evlenen kızın yüzüne al duvak örtülür. Gelin yeni evine alıyla girer. Ölene kadar bu evden eşinin rızası olmadan çıkmaz. Ancak salıyla öldüğünde çıkarılır.
Apolyiye vermek: İlan vermek.
Arı yuvasına çomak sokmak: Ortalığı karıştırmak.
Aslı yok yaylasında koyun gütmek: Bol keseden laf savurmak.
Ataş gibi (olmak): Çok kıvrak olmak.
At kulağı gibi: İki kardeşin veya iki kimsenin dinamik, genç ve çalışkan olduklarını anlatan bir deyimdir.
Ballı muşamması olmak: Tanıştıktan sonra çok samimi olmak.
Balta küpe geçti: İki anlamda kullanılan bir deyimdir. 1) Karşı tarafın işi oldu, bize ihtiyaçları kalmadı, anlamında söylenir. 2) Olacak olan oldu, yapılacak bir şey kalmadı, anlamında kullanılır.
Başı gayısına düşmek: Başına gelen dertlerle meşgul olmak.
Başında olan bit ayağına toplanmak: Korkmak.
Başını bağlamak: Evlendirmek. Söz kesmek, nişan yapmak.
Batgunda galmak: “Acelen mi var!” anlamında kullanılır. Ör.: “Batgunda mı galdın!”
Bazar harcı: Pazarda harcanacak para.
Benizi çaluk gibi olmak: Benzi sararmış olmak.
Bıt bıt gonuşmak: Çok konuşmak.
Bıza yalamış gibi: Saçlarını ıslatıp yatırarak tarayanlar için söylenir.
Bi goşuma varıp gelmek: Hızlıca gidip gelmek.
Bi varıma gidip gelmek: Çabucak gidip gelmek.
Bir öleceğimi bilmem: Her şeyi bilmek. Neyin olacağını önceden tahmin etmek ve bunların hep gerçekleşmesi.
Bizim orada el kadar etimiz var: Evlenip barklanan kız çocuklar için söylenir.
Boş boyundurukta gezmek: Zahmet görmeden yaşamak, çalışmamak.
Çıra gibi (olmak): Kırmızı yüzlü sağlıklı kişiler için kullanılır.
Çıtır pıtır olmak: Yakışıklı ve güzel olmak.
Daha kefeni solmamak: Yeni ölen birinin hoşlanmadığı bir işe cenazeden hemen sonra kalkışmak veya o işi yapmak.
Dala budağa dokunmak: Söylenen sözlerde başkalarını da ima etmek.
Deli deyya: Boş yere gezen kişiler için söylenir.
Deliye daş anmak: Yapılmasından hoşlanılmayan, sevilmeyen ve tasvip edilmeyen bir şeyi bunları yapabilecek kimselere hatırlatmak.
Dili balta gibi olmak: Kırıcı, kaba saba konuşmak.
Döğüşte daş, yağmurda yaş görmemek: Hayatın hiçbir müşkiliyle karşılaşmamak.
Dömeni bozuk (olmak): Maddî durumu ve işleri bozuk olanlar için kullanılır.
Dömeni döngün (olmak): Maddî durumu ve işleri iyi olanlar için kullanılır.
Düğen öküzü gibi olmak: Sürekli boş yere çaba sarf etmek.
Düz ovada sivri bela (olmak): Her hâliyle sıkıntılı olmak.
Ekmekçi köpek: Hiçbir iş yapmayıp hayatı yemek içmekle geçen boğazına düşkün kimseler için söylenir.
El elde baş başta (kalmak): Tek başına çaresiz olmak, parasız pulsuz kalmak.
El ekmeği: Kız çocukları için söylenir.
Eli çakallı: Gittiği yerden bir şey çalan insanlar için kullanılır.
Esgeri gibi (olmak): Genelde havanın çok soğuk olduğunu belirten bir deyimdir.
Evin kızını eve gelin etmek: 1) Amca çocuklarını evlendirmek. 2) Bir eşyayı, malı başkasına satmayıp akraba veya arkadaşlar arasında değiştirmek.
Fıçı gibi (olmak): Kısa boylu, kilolu kişiler için kullanılır.
Gabcuk gibi (olmak): Çok zayıf ve uzun kişiler için söylenir.
Gatındı kışı yağmak: Her evin koyun, keçi türünden az çok davarı olurdu. Yayla zamanı bu hayvanlar bir çobana katılırdı. Hayvanların hepsine Dörtdivan deyişiyle “gatındı” denirdi. Hayvanlar bahar ve yaz ayları boyunca yaylada kalırdı. Ekim veya kasım aylarında kar yağarsa çoban, bu hayvanları sahiplerine iade ederdi ve onlardan yaptığı işin karşılığı olarak belli bir ücret alırdı. Yağan bu kar “Gatındı gışı yağdı!” diye ifade edilirdi. Bu kar yağışından sonra hayvanlar bir dahaki döneme kadar çobana verilemezdi. Herkes hayvanlarını kendi otlatırdı.
Gaynata minderi: Evin muteber bir köşesi. Büyük minder.
Gelin arabası gibi: Gösterişli, süslü arabalar için söylenir.
Gelin gibi: Taze, yeni şeyler için söylenir.
Gelin yüzü yazar gibi yapmak: Bir işi itinalı, dikkatlice yapmak.
Gelüsem öldürün: “Dediğimi yap yoksa seni çok döverim!” anlamında kullanılır.
Gıran artuğu gibi kalmak: Sadece kendisi kalmak. Yapayalnız olmak.
Gıyamat gibi: Çokça, bolca.
Hakkında âyet mi var: “Çok mu önemli, düzelmeyecek bir şey mi?” anlamında kullanılan bir deyim.
Hanay gibi: Uzun ve dar yapılar için söylenir.
Hasıl hasıl olmak: Çok yorulmak, nefes nefese kalmak.
Hergele gibi: Hergele, doğaya salınan at topluluğu, yılkı demektir. Boşta gezen, işe yaramayan ve topluca hareket eden insanlar için söylenen bir tabirdir.
Her yer kazan kulpu: Havanın kapalı oluşunu anlatırken söylenir.
Hora geçmek: Memnun olmak. Bir şeyin faydasının dokunması.
Hussa çekmek: Dertli, kederli olmak.
Ivgalı yatmak: Temkinli uyumak.
İçinde kırk tilki dolaşmak: Fesat saçan, içinde kötü niyet taşıyan insanlar içinde söylenir.
Yasin ŞEN
Dörtdivan ÇPAL
Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni




Tüm yazarlar için tıklayın

YAZARLAR

Tamamı