21.11.2024 20:44:43
USD (Alış - Satış) : 18.84 - 18.89 EUR (Alış - Satış) : 20.12 - 20.21
Yasin ŞEN
2 Haziran 2021 Çarşamba

GEREDELİ HACI HALİL EFENDİ'NİN HAYATI - II

GEREDELİ HACI HALİL EFENDİ’NİN HAYATI - II
Bazı kaynaklarda Geredeli Hacı Halil Efendi’nin Murad Molla Tekkesi şeyhi ve Nakşıbendiyye’den Beyzâde Mustafa Efendi’ye (v. 1785) intisap ettiği, onun halifesi olduğu kaydedilmiştir. (Mehmed Murad, Terceme-i Ahvâl-i Beyzâde Mustafa Efendi, İstanbul 1264, s. 5.). Ali Rıza Ünlü de Geredeli Aziz’in başlangıçta Nakşıbendiyye’ye intisap ettiğini kaydetmektedir. Buna göre Geredeli Aziz’in bir süre Beyzâde Mustafa Efendi’nin sohbetlerinde bulunduğu ve onun dervişi olduğu söylenebilir. (Ali Rıza Ünlü, a. g. e., s. 130). Mehmed Murad’ın Terceme-i Ahvâl-i Beyzâde Mustafa Efendi adlı eserinde yer alan ve Beyzâde Mustafa Efendi’nin müritlerinin zikredildiği kasidede geçen şu mısralar da bunu doğrulamaktadır:
Birisinin mevlidi oldu Gerede ey aziz
Nâmıdır anun Halil vâsıl-ı sırr-ı fenâ
(Mehmed Murad, Terceme-i Ahvâl-i Beyzâde Mustafa Efendi, İstanbul 1264, s. 5).
Geredeli Hacı Halil Efendi gençlik yıllarında meşin işiyle uğraşmıştır. Onun gençlik yıllarına dâir ne yazık ki daha fazla malumata sahip değiliz. Onun tahsiliyle ilgili de elde net bir bilgi yoktur. Bazı kaynakların ifadesine göre kendisi ümmî idi. Ümmî kelimesinin, aziz hakkında tahsil görmemiş anlamında kabul edilmesi yanlış olsa gerektir.
Birtakım kaynaklarda “ümmî” olarak gösterilmesine rağmen Geredeli Aziz’in medrese tahsili gördüğünü Cevat Alparslan kabul etmektedir. Ali Rıza Ünlü de ilk tahsilini köyünde gördüğünü söylemektedir. (Ali Rıza Ünlü, a. g. e., s. 130). Ancak daha sonra tahsiline nerede devam ettiği hususunda elimizde bir bilgi mevcut değildir. Fakat genel geçer kaynaklar ısrarla onun ümmî olduğunu ifade etmektedirler. (Bkz.: Hüseyin Vassaf, a. g. e., C. IV, s. 91; Sadık Vicdânî, a. .g. e., s. 219). Bu durumda Geredeli Aziz’in ümmîliği de tartışmalı bir hale gelmektedir.
“Ümmîlik” burada tasavvufî bir ıstılahtır ve asla “tahsil görmemiş” şeklinde değerlendirilmemelidir. Bunu isim olarak kullanan mutasavvıfların da tarih boyunca bu vasıf arkasında kendilerini saklamak istediği açıktır. Geredeli Hacı Halil Efendi’ye atfedilen “ümmîlik” vasfını da böyle değerlendirmek gerekir. Esaen kaynaklarda onun tahsil gördüğünü, fakat yaygın anlamıyla öne çıkacak şekilde “ümmî” olduğunu söyleyen çelişkili ifadeler de vardır.
Hacı Halil Efendi, tam otuz altı sene irşat postunda oturmuştur. Bu uzun zamana rağmen Geredeli Aziz hakkında yazılı belgeler ne yazık ki çok azdır. Fakat üstadı Mustafa Çerkeşî Efendi’nin şöhreti ve tasavvuf tarihinde temsil ettiği mevkileri sayesinde silsilenâmelerde kendisinden bahsedilmektedir. (Geredeli Mustafa Rûmî Şabânî Dîvânı, Hz. A. Abdulkadiroğlu-M. Tatcı, H Yay., İstanbul 2013, , s. 1).
Aslında Hacı Halil Efendi de yaşadığı dönemde tanınan mutasavvıflardan birisiydi. Kaynakların ifade ettiğine göre daha hayattayken ünü geniş kesimlere yayılan Geredeli Hacı Halil Efendi’nin zaviyesine Gerede başta olmak üzere Bolu’nun muhtelif yerlerinden ve köylerinden birçok kişi irşat için koşup gelmekteydi.

Geredeli Aziz, Seviller Mahallesi’nde, bugün Aşağı Tekke veya Seviller Camii diye anılan camiinde bulunan türbesinde medfundur. Türbe içerisinde ve onun yanı başında divan sahibi oğlu Mustafa Rûmî Efendi bulunmaktadır. Türbe bugün mamur ve ziyarete açıktır. Her ikisinin de sandukalarında birer Şabânî tâc-ı şerifi vardır. Türbenin giriş kısmında ayrıca Geredeli Aziz’in diğer oğlu Şeyh Mesud Efendi (v. 1851) ve Şeyh Mesud Efendi’nin oğlu Halil Efendi’nin (v. 1902) sandukaları bulunmaktadır. Geredeli Aziz’in eşi türbenin hemen solunda yer almaktadır. Mezar taşında hanımının adı ve başka herhangi bir bilgi yer almamaktadır.
Hacı Halil Efendi’nin türbesinin, depremden önce mevcut olan cami ile tam teşekkküllü bir yapı topluluğu meydana getirdiği, tekkenin birçok halvethanesinin olduğu Bolu salnâmelerinde kayıtlı bilgilerden anlaşılmaktadır. Bunlardan birindeki kayıt şöyledir: “Tarikat-ı aliyye-i Halvetiyye meşâyıh-i izâmından el-Hâc Şeyh Halil Efendi kasaba-i merkumede defin-i hâk-i ıtırnâkdir. Dergâh-ı şeriflerinin müteaddid halvethâneleri cami-i şerifi ve tekye odaları ma‘mûr olup merhûm-ı müşârunileh bu daire dâhilinde başkaca bir bina içinde medfûndur. Vilâyet dâhilinde bazı kasabâtda ve bâ-husus Bolu Sancağı’nın ekser mahallinde el-yevm post-nişîn olan tarikat-ı Halvetiyye meşâyihi merhûm-ı müşârunileyhin hulefâsının hulefâsıdır.” (Güray Önal, (Haz.) Osmanlı Devri Kastamonu Vilayeti Salnâmelerinde Bolu Sancağı İkinci Cilt (15-21), Bolu Araştırmaları Merkezi Yay., Bolu 2011, s. 487-488).
Bu satırlara göre bugün Aşağı Tekke Camii’nin yerinde belli bir zamana kadar bir dergâh ve bu dergâhın da bir camii bulunuyordu. 1944 senesindeki büyük depremde yıkılan cami yerine 1957 senesinde mahalli imkânlarla bugünkü Seviller Camii/Aşağı Tekke Camii yapılmıştır. Ayrıca bu satırlardan türbenin yakınında birçok halvet odaları bulunduğu da anlaşılmaktadır.
Bu konuda aşağıda daha ayrıntılı bilgi verilecektir.
Bolu’nun muhtelif yerlerinde mürşitlik vazifesini icra eden erenlerden bazıları Geredeli Hacı Halil Efendi’nin yetiştirdiği halifelerin halifeleridir. Bunlar özellikle Bolu merkeze 10 km mesafede bulunan ve Hayreddin-i Tokâdî hazretlerinin mezarının da bulunduğu Elmalı Köyü’ne bağlı Konrapa mevkiinde yatan azizlerdir.
Geredeli Aziz, oğlu Mustafa Rûmî Efendi’nin beyanına göre otuz altı yıl post hizmetinde bulunmuş ve birçok halife yetiştirmiştir. Aziz, yeni bilgilere göre 88 yaşında vefat ettiğine göre post kendisinde 52 yaşında tecelli etmiştir.
Hacı Halil Efendi, İstanbul’da, Anadolu’da ve Bulgaristan’da, yetiştirdiği halifeleriyle oldukça etkili olmuş bir şahsiyettir. Bu halifelerin sayısı on sekizdir. Safranbolulu Mehmed Emin Halvetî, oğlu Mustafa Rûmî, Nevrekoplu Ahmed Rıfat Efendi, Şabâniyye’yi İstanbul’da temsil eden Ömer Fuâdî-i Sânî bunların en tanınmış olanlarındandır. Bunlardan başka isimleri bilinen diğer halifeleri şöyledir:
Mustafa Sâfî Efendi
Nevrekoplu Hüseyin Câmid Efendi
Şeyh Mehmet Ata Efendi
Süleyman Sırrı Efendi
Kavalalı Şeyh Halil İbrahim Efendi
Şeyh Hasan Efendi
Gümülcineli Şeyh Halil Efendi
İskeçeli Şeyh Muhyiddin Efendi
Şeyh Salih Sıdkı Efendi
Şeyh Ahmed Zeki Efendi
Geredeli Aziz’in vefatından sonra Gerede’deki tekkede oğulları Hacı Osman Efendi, Şeyh Mesud Efendi, Mustafa Rûmî Efendi ve torunu Şeyh Hâfız Halil Efendi tekkenişin olarak görev yapmışlardır.
Yaygın kanaate göre kendilerini Sultan II. Mahmud, İstanbul’a davet etmiştir. Hacı Halil Efendi, “Ameller niyetlere göredir.” hadis-i şerifine yaptığı ârifâne ve mükemmel yorumlar ile padişahın, diğer devlet erkanı ve ulemânın dikkatlerini çekmiş; onlardan hürmet ve takdir görmüştür. Bunun üzerine padişah kendisine, bizzat yazdığı bir hat levhası ve bir seccade hediye etmiştir. Bu hat levhası ve seccade yakın zamanlara kadar türbede bulunmaktaymış. Fakat bir süre önce bunlar çalınmıştır. Yine saraydan kendisine bir cariye verildiği, azizin onunla evlendiği ve ondan Hamdi Efendi adında bir oğlunun dünyaya geldiği bilinmektedir.
Geredeli Aziz’in vefatına kadar sarayla irtibatı devam etmiştir. Osmanlı devlet erkânının kendisine saygı gösterdiği bizzat Maliye Nâzırı Ahmed Muhtar Paşa’nın türbenin yapılışına nezaret etmesi, buraya vakıf bağlaması ve türbenin işleri için vakfiye düzenletmesinden de anlaşılmaktadır.
Muhtelif kaynaklarda Geredeli Aziz’in şairlik yönünün olduğu ve kendisinin mutasavvıf şairlerden biri olduğu kaydedilmektedir. Kanaatimizce bu kayıtlar tashih edilmelidir. Elimizde Geredeli Aziz’in herhangi bir şiiri bulunmamaktadır.
Yasin ŞEN
Dörtdivan ÇPAL
Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni




Tüm yazarlar için tıklayın

YAZARLAR

Tamamı