MENGEN’DEKİ BABA HIZIR TÜRBESİ
Hızır kültürü Anadolu’da çok derin izler bırakmıştır. Bu izlerin birçoğu hâlen takip edilebilmektedir. Birçok yerde Hıdırlık diye anılan yerlerin olması, Hızır aleyhisselama atfedilen bazı makam ve türbeler, onun ismi etrafında oluşan kültür ve Hıdrellez de göstermektedir ki, Hızır kültürü, Türk kültürü içerisinde çok zengin bir muhtevaya sahiptir. Ancak bu mevzunun mahiyetini anlamak, ona bir hudut çizmek çok zor gözükmektedir.
Hızır aleyhisselam kültürümüzde insanların en sıkışık zamanlarında onların imdadına yetişen bir kurtarıcı olarak bilinir. Türkçemizdeki “Kul bunalmayınca Hızır yetişmezmiş” ve “Hızır gibi yetişti!” sözleri bu husustaki halk düşüncesini yansıtır. Konuyla ilgili bir çalışması bulunan Ahmet Yaşar Ocak şöyle der: “Hızır, bütün ümit ve imkânların tükendiği, çarelerin sona erdiği durumlarda yardıma çağrılan ve çağırıldığında da mutlaka geleceğine inanılan, sonsuz semâvî bir kurtarıcıdır.” (A. Y. Ocak, İslâm-Türk İnançlarında Hızır Yahut Hızır İlyas Kültü, Türk Kültürü Araştırma Enstitüsü Yay., Ankara 1985, s. 101). Dolayısıyla Hızır ismi, zamanla bir sembol gibi öne çıkmıştır.
Hızır’ın bu öneminden dolayı Anadolu’da ona ait birçok makam bulunmaktadır. Bunlardan birisi de Bolu’nun Mengen ilçesindedir. Bu türbe Baba Hızır Köyü’nde Baba Hızır Camii’nin bitişiğinde bulunmaktadır. Cami yeni olmakla beraber daha eski yapıdan bazı ahşap sütunlar günümüze ulaşabilmiştir. Caminin avlusunda eski bir mezarlığın olduğu anlaşılmaktadır. Bu mezarlıktaki Osmanlı döneminden kalma mezar taşları zamanla tahrip olmuştur. Bu mezar taşlarının üzerindeki yazılar büyük ölçüde okunamamaktadır. Burada ayrıca Roma döneminden kaldığı anlaşılan sütunlar veya sütun başları da dikkat çekmektedir. Baba Hızır Camii’nin avlu girişinin sağında Şıh Veli adına bir türbe vardır. Şıh Veli’nin 1791-1884 yılları arasında yaşadığı kayıtlıdır. Şıh Veli hakkında başka bir malumat yoktur.
Türbedeki kayıtta Baba Hızır’ın yörede bulunan geyiklere tasarrufta bulunduğu söylenmektedir. Kendisinin Türkmen erenlerinden biri olduğuna inanılmaktadır. Asıl adı Saidi Yetkin olarak belirtilen Baba Hızır’ın 1240-1320 yılları arasında yaşadığı tahmin edilmektedir. Bu tarih Anadolu’ya yoğun Türkmen göçünün olduğu zamana tesadüf eder. Ayrıca Yunus Emre de bu yıllar arasında yaşamıştır. Dolayısıyla bu tarihleme Baba Hızır’ın Horasan’dan gelen bir Türkmen olduğu fikrini desteklemektedir.
Türbesindeki kayda göre kendisi Hz. Ebû Bekir soyundandır ve Halvetî tarikatine mensuptur. Kendisine Hızır Dede de denmektedir. Baba Hızır hayatı boyunca uzleti tercih etmiş, halktan uzak yaşamıştır. Halk arasında kendisiyle ilgili anlatılan bir menkıbe şöyledir:
Bir caminin yapılışı esnasında malzeme bittikçe, ustalar Baba Hızır’a hitaben “Baba” diye seslenirmiş. Hazret de “Merak etme, baba hazır!” diye cevap verir, ustanın istediği malzemeyi derhal hazır edermiş. Bir gün bu cami inşaatında malzeme yine bitmiş. Ustalar da işi bırakıp gitmeye kalkmışlar. Baba Hızır, geyiklere yüklediği keresteleri getirerek inşaat alanına yığmış. Böylece cami inşaatı tamamlanmış.
Baba Hızır’la ilgili anlatılar onun vefatından sonra da şekillenmeye devam etmiştir. Bunlardan birine göre caminin tamiratı sırasında minare olduğu gibi “Tekke Deresi” denilen yere doğru devrilmiş. Bunun sebebini araştıran köylüler cami içindeki ağaçlardan birinin haksızlıkla alındığını, sahibinin de bunda rızası olmadığını anlamış. Bundan böyle caminin tamiratı sırasında yapıya herhangi bir haram yolla elde edilmiş başka malzeme karıştırılmamasına dikkat edilmiş.
Türbe ve zaviyelerin kapatılması sırasında jandarma komutanı ve o zamanın köy muhtarı Yakup Öztürk tarafından Baba Hızır Türbesi de kapatılmış ve mühürlenmiş. O akşam yatsı namazı kılınırken büyük bir patlama duyulmuş. Baktıklarında türbe kapısının ardına kadar açık olduğu görülmüş. Muhtar durumu karakol komutanına bildirince komutan muhtara “Hiç dokunma! Türbe bundan sonra açık kalsın. Çünkü o zat bu gece beni sabaha kadar uyutmadı. Tam uyuyacağım sırada kılıcını karnıma batıracaktı. Sıçradım ve uyandım sabaha kadar uyuyamadım!” demiş. Yine Baba Hızır Köyü’nde, Baba Hızır’ın Tekke Deresi’nde abdest alırken görüldüğü bir rivayet vardır (Bilginer Onan, “Baba Hızır”, Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi, Y. 2003, C. IX, S. 27, s. 162).
Baba Hızır’ın hem kendi ismi hem de türbesi etrafında zaman içinde bazı anlatıların ortaya çıktığı anlaşılmaktadır. Bu anlatılar, Bolu’nun farklı ilçelerinde bulunan türbeler etrafında gelişen anlatılarla da benzerlik göstermektedir.
Mengen’deki Baba Hızır’ın makamı bugün ziyaret yeridir. Buraya genel olarak yeni evlenen çiftler, kadınlar ve sünnet olmuş çocuklar gelir. Her yıl haziran ayının son pazar gününe rastlayan günlerde Baba Hızır Köyü’nde “Baba Hızır Hazretlerini Anma Etkinlikleri” düzenlenmektedir. Türbeyi ziyaret edenlerin derdine şifa bulacağına inanılmaktadır. Toprak yiyen çocuklara türbedeki sanduka içerisinden toprak alınıp yedirilmesi hâlinde bu huylarından vazgeçeceklerine inanılmaktadır. Köye at üzerinde gelen gelinler türbenin yanından geçirilerek türbeye üç kere selam verirler. Cami içerisinde, çok eskiden kaldığına inanılan ahşap sütunlara beli ağrıyan kişilerin belini sürterek bu ağrılarından kurtulduklarına dair bir uygulamanın varlığından da söz edilmektedir.
Baba Hızır’ın mezarından çıkan bir taşta bir ziyaretçi tarafından “Hakir Hasan H. 1030 (M. 1621)” kaydı düşürülmüştür. Bundan hareketle Baba Hızır makamının yüzlerce yıllık bir geçmişinin olduğu tespit edilmiştir. Baba Hızır türbesinin yanında yine kendi adıyla anılan bir cami vardır. Bu cami, kaybolan kitabesine göre 1767 senesinde Mimar Lütfî Ağa tarafından yaptırılmıştır. Bu caminin hâlen kayıp olan kitabesinde besmele ve Hicrî 1181 senesi kaydından sonra mealen şöyle bir kayıt yer almaktadır: “Bu binanın yapımına Ramazan ayının on ikisinde besmele ile başladı. Mimar Lütfi Ağa, üstadının yardımı ve desteği ile camiyi bitirdi. Ömrüne rahmet ola.” (Bilginer Onan, “Baba Hızır”, Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi, Y. 2003, C. IX, S. 27, s. 157).
Baba Hızır hakkında yazılan bir araştırma yazısında ilginç bir kayıt yer almaktadır. Bu yazıda Vakıflar Genel Müdürlüğü’nde bulunan 203 numaralı defterin 750. Sırasındaki bir not verilmektedir. Bu not şöyledir: “Bolu kazasına tâbi Gökçesu nahiyesinde Sadcebrinli nâm mevkide kâin iken seylâbın (selin) tahribiyle münhedim olarak (yıkılarak) mahall-i mezkura (adı geçen yere) inşa edilmeyip ahar mahalde (başka yerde), ashab-ı hayratdan (hayır sahiplerinden) Tahir Ağa tarafından yeniden inşa edilen Hızır Baba Cami-i Şerîfi vakfı…” (Bilginer Onan, “Baba Hızır”, Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi, Y. 2003, C. IX, S. 27, s. 157). (Parantez içindeki yerler tarafımıza aittir).
Bu satırlar haylı ilginçtir. Buna göre Gökçesu’da Baba Hızır veya Hızır Baba diye anılan başka bir cami bulunmaktaydı (Bu arada Baba Hızır köyünün daha önceden Gökçesu’ya tâbi olduğu da hatırlanmalıdır). Bu cami sel sonucu zarar görmüş ve Tahir Ağa tarafından başka bir yere yeniden yapılmıştır. Bilginer Onan, Ankara Milli Kütüphane’de Bolu Şeriyye Sicilleri üzerine yaptığı araştırmada Baba Hızır Köyü ismine tesadüf etmediğini, bu köyün 1800’lü yıllarda görülmeye başlandığını kaydetmektedir. Dolayısıyla bu kayda göre Baba Hızır Camii yine Mengen’de bulunan bir başka yerden buraya nakledilmiş gözükmektedir.
Bu durum bize Mengen ve Bolu’da başka Baba Hızır makamlarının bulunabileceğini, bunların zaman içerisinde unutulmuş olabileceğini düşündürmektedir. Baba Hızır adına, biz yaptığımız araştırmalarda Dörtdivan’da da tesadüf ettik. Bunlardan Dörtdivan merkezdeki Çavuşlar Camii, Osmanlı dönemi kaynaklarında Alaca Mescid veya Baba Hızır Camii olarak geçmektedir. Ayrıca Dörtdivan-Çardak Köyü’ndeki Camii de halk arasında Baba Hızır Camii olarak bilinmektedir. Biz bu hususla ilgili bu köşede bazı yazılar kaleme almıştık.
Dolayısıyla Mengen ve Dörtdivan’da Baba Hızır ismine hem kaynaklarda hem de Osmanlı döneminde kaleme alınan belgelerde tesadüf edilmektedir. Baba Hızır’la ilgili inanışlarda başka bazı mutasavvıflar da bu ismin etrafında oluşan kültüre dâhil edildiği görülmektedir. Mesela Mengen’deki Baba Hızır’ın Kemâl Ümmî’nin kendisi olduğu dahi halk arasında söylenmektedir.
Sonuç olarak Bolu’da Baba Hızır’la ilgili geniş bir kültür birikimi vardır. Bu birikimin bir kısmı zaman içerisinde unutulmuştur. Dörtdivan’daki Baba Hızır’a atfedilen camilerde böyle bir durum meydana gelmiştir. Mengen ve Dörtdivan başta olmak üzere Baba Hızır’la ilgili Bolu’daki mevcut birikimin derlenip toparlanması ve kayıtlara geçirilmesi gerekmektedir. Yasin ŞEN
Dörtdivan ÇPAL
Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni