Ramazan Dede için zaman zaman Geredeli şairlerin manzumeler kaleme aldığını görüyoruz. Bu da Ramazan Dede’nin Geredeli şairler arasında sevildiğini ve kendisine derin bir hürmet duyduklarını gösterir.
Gerede müftüsü Al Rıza Ünlü bu şiirlerden bazılarını “Tarih Boyunca Gerede” başlığıyla yayınlanan kitabına almış. Bunlardan birisi Geredeli Şeyh Hacı Halil Efendi’nin oğlu Şeyh Mustafa Rûmî Efendi’ye aittir. Ali Rıza Ünlü bu şiiri “Bundan seksen sene evvel ‘Ramazan Dede’ hakkında Geredeli maruf Şeyh Hacı Halil Efendi’nin oğlu Şeyh Mustafa Efendi’nin söylediği medhiyye aşağıya alınmıştır.” diyerek takdim eder. Bu şiir aşağıya kaydedilmiştir. Beyitlerin hemen altındaki açıklamalar tarafımızdan verilmiştir:
Görünmüş bir mekân-ı bâlâ re’sinde Ramazan Dede
Bulunmaz bir mahall-i zîbâ resminde Ramazan Dede
(Ramazan Dede’nin baş ucunda yüce bir mekân görünmüş. Ramazan Dede gibi güzel bir yer bulunmaz.)
Yeşil atlasla bürünmüş menekşe, sümbül, reyhan
Nice şükûfeler elvân hâkinde Ramazan Dede
(Ramazan Dede’nin toprağında yeşil atlaslar gibi yeşile bürünmüş menekşe, sümbül, reyhan ve daha nice çiçekler renk renk mevcuttur.)
Ziyâretgâhıdır şehrin gelirler âmm u havâs
Okurlar Fâtihâ, İhlâs başında Ramazan Dede
(Şehrin halkı ve seçkinleri buraya gelirler, burası ziyaretgâhtır. Gelenler Ramazan Dede’nin başında Fatiha ve İhlas okurlar.)
Gezer envâ’-ı hayvânât, necâsetten olup tâhir
Kerâmetler olur zâhir çamında Ramazan Dede
(Ramazan Dede’de -Esentepe’de- çeşit çeşit hayvanlar necasetten temizlenerek gezerler. Buranın çamlarında kerametler ortaya çıkar.)
Çoktur sahrânın enva’ı bu isimle olmadı nâmı
Bu şi‘ri söyledi şânında Mustafa Ramazan Dede
(Böyle bir yer çoktur fakat bunun gibi nâmı olan bir yer de yoktur. Ramazan Dede’nin şânında Mustafa bu şiiri söyledi.)
(Ali Rıza Ünlü, Tarih Boyunca Gerede, Osmanlıcadan Akt: Ömer Cevahircioğlu, İstanbul 2000, s. 228.) *
Dörtdivanlı Hilmî’nin Ramazan Dede ve Gerede evliyalarıyla ilgili ilginç bir manzumesi vardır. Şair burada bugün Gerede’de Esentepe diye anılan yerde “Şıhlar (Şeyhler) Kavağı” denen bir mevkide Ramazan Dede başta olmak üzere Sapanlı Dede, Himmet Dede, Samurkaş Dede, Hisar Erenleri’nin buluşmalarını ve zikir meclisi kurmalarını söz konusu etmektedir. Bu manzume şöyledir:
İlâhî bu durur senden
Murâdım rûz u şeb
Olam meclis-i irfânda
Buldu lezzeti Sevdâyî
Erenlerin meclisinde
Nice tecnis olur anda
Anları bulayım kande
İşi kibriyani(?) Sevdâyî
Hisarlık’da cem olurlar
Irak yakın hep gelürler
Haftada bir derilürler
Böylece gördü Sevdâyî
(Ali Rıza Ünlü, Tarih Boyunca Gerede, Osmanlıcadan Akt: Ömer Cevahircioğlu, İstanbul 2000, s. 240-241.)
Bu ilginç şiirde Sevdâyî mahlasını kullanan Dörtdivanlı Hilmî, ilk olarak Sapanlı Dede’yi gördüğünü ve onu müridine sorduğunu söylemektedir. Onun Horasanlı olduğunu ve böylece şair kendindeki şüpheyi giderdiğini ifade etmektedir.
Bu manzumenin devamında şair orada nice erenlerin toplandığını söylemektedir. Burada nice evliyalar bir araya gelmiş, bunlar burada tevhit sürmüşler, Sevdâyî de orada bulunmuştur. Erenlerin bu toplantısı bir cuma gecesi olmuştur ve şair de burada hazır bulunmuştur. Bu mekân Şeyhler Kavağı denilen bir yerdir. Ramazan Dede de burada hazır olmuştur.
Şair, âşıkların bir araya geldiğini söylemektedir. Ramazan Dede, burada bir araya gelen âşıkların maşuğu yani sevgilisidir. Bunu aslında söylemeye de gerek yoktur.
Orada hazır bulunanlar iki ereni sormuşlar ve onlar da hemen gelmişlerdir. Sevdâyî de o iki erenin gelişini izlemiştir. Gelenlerden birisi Ramazan Dede’dir. Ramazan Dede hazretleri gelmiş, bu zikir meclisinin başına oturmuştur. Oturunca hamd edip salavat getirmiştir. O an bir cezbe gelmiş Sevdâyî’ye bir yumruk vurmuştur.
Erenler oturdukları yerde yemek de yemişler ve Sevdâyî’yi aralarına davet etmişlerdir. Sevdâyî onların ellerine su dökmüştür. Fakat kendisi erenlerin huyunu bilmemektedir. Ona “Sevdâyî bu meydanda sen de soyun!” demişlerdir. Buradaki “soyunmak” ifadesi dünyalık her türden meşguliyeti zihinden ve gönülden çıkarmak anlamında kullanılan tasavvufî bir tabirdir.
Sevdâyî bir şey bilmediği için mecliste sessizce durmaktadır. Erenlerin cümlesi de orada sükût hâlindedir. Kendisi de neticede varlığından soyunmuş, bu meclise dahil olmuştur.
Ramazan Dede’nin hazır bulunduğu bu mecliste ak sakallı hâliyle Himmet Dede, samur kaşlarıyla Samurkaş Dede, saçlı halleriyle Hisar Erenleri de bulunmaktadır. Sevdâyî onları böylece görmüştür.
Sevdâyî bu erenlerin Hisarlık’ta bir araya geldiğini söylemektedir. Uzakta, yakında bulunan bütün erenlerin buraya geldiğini, haftada bir toplandıklarını ve Sevdâyî’nin onları bu şekilde gördüğünü bu ilginç manzumesinde şair ifade etmektedir.
Örneğini bir başka yerde görmediğimiz bu türden bir manzume Ramazan Dede’yle birlikte Gerede ve civarında yaşayan Horasan erenleri için aslında doğrudan kaynak teşkil edebilecek bir eserdir. Şair bunu kendi şahit olduğu pencereden anlatarak bize böyle bir eser bırakmıştır.
Biz böyle bir çalışmada bunun gerçekten yaşanıp yaşanmadığı tartışmasına girmek istemiyoruz. Dörtdivanlı Hilmî, burada Sevdâyî mahlasıyla bize böyle bir eser bırakmış ve Ramazan Dede ile onun yakınındaki erenleri bir zikir meclisi etrafında anlatmıştır. *
Ramazan Dede hakkında daha başka manzumeler de yazılmıştır. Bizim de Ramazan Dede için yazdığımız “Ramazan Dede” başlığını taşıyan bir manzumemiz şöyledir:
Gerede şehrinde bir yüce sultan
Mevlidi Horasan Ramazan Dede
Veliler başbuğu canlara cânân
Geçmiş şu cihandan Ramazan Dede
Fetihler dilemiş Hakk'ın katından
İnmemiş fetihsiz bir gün atından
Bahsedelim şimdi yüce zâtından
Bu şehre armağan Ramazan Dede
Himmeti var olsun bekliyor bizi
Dağlarda şehirde duyulur izi
Aşkıyla doldursun Mevlamız özü
Hak'tan bize nişan Ramazan Dede
Yesevî atamız destur verende
Doğrulmuş erenler hemen yerinde
Mübarek bir aşk varmış serinde
Gönüllerde sultan Ramazan Dede
Fethetmiş aşk ile bunca diyârı
Gönül denen şehrin yüce mimârı
Görmek nasip olur mu acep didârı
Lutfeder mi imkân Ramazan Dede
Yâr olsun bizlere onun himmeti
Kaldırsın aradan bunca zulmeti
Gerede şehrinin odur kıymeti
Burada sırlanan Ramazan Dede *
Müstakil şiirler dışında Geredeli veya Gerede dışından olup da buraya hayran olan şairlerin yazdığı manzumelerde Ramazan Dede anılmadan geçilmez. Çünkü o mübarek zat bu şehrin adeta mânevî sahibidir. Şairler de bunun bilincindedir. Biz bazı manzumelerde perakende olarak yer alan Ramazan Dede’yle ilgili kısımları şairin ve şiirin adını alta vererek kaydetmek buraya istiyoruz:
Suyu da havası kadar temiz ve hoştur
Asırlık çamlarıyla Ramazan Dede’de Gerede
Bir An gezmekte, oturmakta, seyretme de yeter
Ankara’dan da özlemin bir başkadır Gerede Ahmet Kemalettin Üstün / Gerede *
Uçmağı ölmeden göreyim dersen
Kevser ırmağından içmek istersen
Ramazan Dede'ye halıyı sersen
İrem bağından bir bağ Gerede
Ramazan Dede’nin havası, suyu
Yersin bir başına bütün kuzuyu
Çimenler üstünde kuş gibi uyu
Çam, kekik kokulu bal yağ Gerede
Muzaffer Şâdî / Gerede Şifa Destanı
(Ali Rıza Ünlü, Tarih Boyunca Gerede, Osmanlıcadan Akt: Ömer Cevahircioğlu, İstanbul 2000, s. 229.) *
Ramazan Dedemiz tarih damgası
Gönüllere düşen huzur damlası,
Tepeden bakıyor Keçi Kalesi,
Bizi tarihlere sor ESENTEPE İrfan Şimşek / Esentepe *
Esentepe’de var Ramazan Dede
Bu şehre özge bir hâlet vermede
Vahdet bahçesinden güller dermede
Eren huzurunda gülmüş Gerede Yasin Şen / Gerede Güzellemesi
Ramazan Dede’ye daha başka manzumelerin yazılmış olması elbette ihtimal dahilindedir. Biz elde ettiğimiz örnekleri buraya kaydetmeyi uygun gördük. Ramazan Dede ve Esentepe hâlen Geredeli ve Gerede’de yaşayan, kendisini ziyaret eden şairlerin ilham kaynağı olmaya devam etmektedir. Onun hayatına dair bilinenler bugün çok az olsa bile gerek menkıbeler gerek ona dair inanışlar ve gerekse insanların gönlüne İlham ettiği duygular ve düşüncelerle Ramazan Dede, kendisine büyük hürmet ve muhabbet beslenen, himmetinden imdat istenilen Horasan erenlerinden bir şahsiyettir.