SALGINDAN SAĞLIK TURİZMİNE
Salgınla mücadelede bazı devletler, adeta hezimete uğradı.
Öyle sıradan ülkeler de değildi bunlar...
Kişi başına düşen milli geliri, Türkiye'nin en az 3 katı olan ülkelerdi.
İtalya, İspanya ve ABD gibi.
Buralarda yaşananlar çoğumuzun hafızasına kazındı.
Ama dünya kamuoyu, Giuseppe Conte ya da Pedro Sanchez'de görmedi yetersizliği.
Ülkenin, devletin adı anıldı sadece.
Almanya, Güney Kore, Japonya salgına karşı iyi performans sergiledi.
Devlet olarak, ülke olarak.
Bana göre, Türkiye başarılıydı, salgınla mücadelede. ( iktisadi önlemler başka bir yazı konusu olduğu için hariç tutuldu)
Bunun sırrı ise sağlık alanında donanımlı bir ülke olmasıydı.
Hem insan kaynağı, hem de fiziki anlamda.
Kamu ve özel hastanelere eklenen Şehir Hastaneleri de yatak kapasitemizi artırdı.
Sağlık Bakanlığı elinden geleni yaptı.
Devlet de Bakanlığa her türlü desteği verdi bu mücadelede.
Filyasyon sisteminden tutun, bilim kurulunun çalışmasına kadar onlarca sebep daha göstermek mümkün bu başarıya.
Ama en önemlisi güçlü bir sağlık ordumuzun olmasıydı.
Doktorundan hasta bakıcısına kadar.
Salgınla mücadelede gösterdiği çaba, özveri ve kararlılık takdire şayandı.
Aslında Cumhuriyet döneminde dünyaca ünlü çok sayıda doktor yetiştirdi Türkiye.
Genç doktorlarımızın örnek alabileceği onlarca doktor vardı.
Sağlık alanında zaten Türkiye önemli bir yere sahipti dünyada.
Doktoru, doğal kaynakları ve turizm altyapısı ile sağlık turizminde hep ileri gidiyordu.
Şimdi Türkiye için önemli bir fırsat daha doğdu.
Sağlık Turizminde "bir numara" olma şansı...
Yeter ki salgında gösterilen başarı; hastane, turizm altyapısı ve başarılı doktorlar üzerine kurulup, dünyaya aktarılsın...
Eminim Türkiye, bu alanda müthiş bir kapıyı aralayacak.
Avrupa ABD ve DSÖ'nün, Türkiye'ye her övgüsü, her teşekkürü, sağlık turizminde hedefe bir adım daha yaklaştıracak.
BBC ve dünya televizyonlarının salgınla mucadeledeki methiyeleri de.
Zaten şu anda bile her türlü nakil yapılmakta.
Diş hekimliği inanılmaz boyutta.
Saç ekiminde zaten çok iyi.
Estetik cerrahide benim diyen ülkeden ileride.
Tıbbın hemen her alanında son derece yeterli.
Üstelik fiyatlar dünya ile kıyaslanamayacak kadar uygun.
Sadece modern tıpta değil...
Termal turizm ve doğal yöntemlerle tedavi ve varolan tesisler de bu tur turizmde avantajlı kılıyor bizi.
Güneş, deniz, kum turizminin tersine, sağlık turizmini yılın bütün aylarına yaymak mümkün.
Bu fırsat değerlendirildiği takdirde sağlık turizmi ekonominin itici güçlerinden biri olacak.
Yıllık gelir beklentisi 10 milyar doları aşacak.
Tabi oluşturacağı istihdamı hesaba katmıyorum bile.
Bu sebeplerle, bu süreci altını iyi değerlendirmekte yarar var.
Altını çizerek bir daha söylüyorum.
"Dünyaya reklamı iyi yapılmalı.
Her hastalıkla mücadele yeteneği, alanında bir numara isimler.
Yeterli ve donanımlı ve modern hastaneler.
Muhteşem tabiat ve 5 yıldızlı termal tesisler."
Bu dönemde yurtdışına anlatılması gereken en önemli unsurlar bunlar.
Eminim acenteler ve hastane sahipleri bunun için harekete geçmiştir bile.
Bir gazeteci, televizyoncu olarak farklı bir önerim daha olacak bakanlığa ve ilgili kurumlara.
Bir an önce salgınla mücadele öyküsünü, destanını, adına ne derseniz deyin belgeselini hazırlatın.
Belgeselde kullanılacak o kadar çok başarı öyküsü var ki!
Bir kaç dilde hazırlatın üstelik.
Ve belgesel tadındaki bu programları ülkelerde, gerekirse para vererek yayınlatın.
Bir sonraki, hatta aynı sezonda fazlasıyla dönüş olacaktır ülkeye.
Bir adım daha ileri gidiyorum.
Uluslararası boyutta sağlam hikâyeli bir film de çektirin.
Gerekirse ünlü aktörleri oynatın.
Belki şu an, ne diyorsun sen kardeşim diyeceksiniz ama eminim kazanan Türkiye olacak.
Benden hatırlatması. Yüksel DEĞERCAN