5.05.2024 18:28:26
USD (Alış - Satış) : 18.84 - 18.89 EUR (Alış - Satış) : 20.12 - 20.21
Zekeriyya ULUDAĞ
10 Haziran 2023 Cumartesi

TARİHTEN BİR ŞAHSİYET: SAİT HALİM PAŞA

TARİHTEN BİR ŞAHSİYET: SAİT HALİM PAŞA

Prof. Dr. Zekeriyya Uludağ
XIII. yüzyılın sonlarında kurulan ve zamanla bir dünya devleti haline gelen hatta dünyaya adaleti ve merhameti getiren bir oluşum sonucunda tarih sahnesine çıkan bir devlet olması hasebiyle bir imparatorluk adının verilemeyeceğini ileri sürenlere karşılık sahip olduğu topraklar ve hükmü altına aldığı ülkeler ve milletler dikkate alındığında Osmanlı imparatorluğu olarak isimlendirmenin bu devlete bir zeval getirmeyeceğini söyleyebiliriz.

Başlangıçta Türk İslam mefkuresi adına ve ila-yı kelimetu’l-lah uğruna yeni topraklar ve yeni devlet anlayışı ile bir cihan devleti olmuştur. Ancak her medeniyetin kuruluşu ve yükselişi olmasına karşılık bir de çöküşü tarihi bir gerçektir. Nitekim Osmanlı devleti de altı yüzyılın sonunda birçok alanda kendini yenileyemediği için zaman içerisinde tarih olmuştur. XVIII. Yüzyılın başından itibaren devleti yönetenler başta olmak üzere devletin münevverleri kötü gidişata dur diyebilmek adına çeşitli yollar denemişlerdir. Devlet önce siyasi, hukuki, askeri alanda, sonra maarif ve sosyal alanlarda pek çok ıslahat hareketlerine girişmiş Batı’dan birçok gelişmeyi ülkeye nakletmeye çalışmıştır. Dert toprak kayıplarını önlemek, kurumsal reformları gerçekleştirebilmek, halkın refah seviyesini artırmak ve daha da önemlisi devleti ayakta tutabilmektir.

XX. yüzyılın başlarına kadar devam eden yenileşme hareketleri sonuçta derde şifa olmamıştır. Bu süreç çok farklı şekillerde ifade edilebilir. Burada anlatmak istediğimiz bu çalkantılı süreç yani bir medeniyetin, bir devletin tarih oluşu değildir. Ancak şunu hemen ifade edelim ki; devletin içine düşmüş olduğu buhranlardan kurtulabilmek için Osmanlı münevverleri boş durmamışlar kendilerine göre çözüm modelleri üretmeye çalışmışlardır. Fakat çoğu zaman ortaya koyulan modeller toplumun asli temelleri ile uyuşmadığı için beklentileri karşılamamıştır.

Bu kötü gidişe dur demek isteyenlerden biri de Said Halim Paşadır. O, devletin layihalarla yapmaya çalıştığı ıslahat hareketlerine karşılık kamuoyunda Osmanlıcılık daha sonra Türkçülük, İslamcılık ve Batıcılık düşüncelerinin yoğunlaştığı bir dönemde kendine göre çözüm modelleri sunmuştur. Yaşadığı dönem her şeyin toz duman içinde olduğu zamana rastladığı için onun düşünceleri de çözüm olmamıştır. Çünkü bugünün dünyasında olduğu gibi aydın diyebileceğimiz kesimler kendi aralarında problemin tespitinde ve çözümde birleşememişlerdir. Hatta bu durumu bir tarihçimiz birlikte yıkanlar birlikte yapamayacaklarını anlamışlardı, şeklinde anlatıyor.

Böylesi çalkantılı bir dönemde 1863’te Kahire’de dünyaya gelen ve 1921 yılında Roma’da evinin önünde bir Ermeni komitacılar tarafından şehit edilen Paşa, “Buhranlarımız” isimli kitabında; a) Meşrutiyet, b) Taklitçiliğimiz, c) Düşünce Buhranımız, d) Sosyal Buhranlarımız, e) Taassup, f) İslam aleminin geri kalmışlığı, g) İslamlaşmak başlıkları altında Türk toplumunun ve devletinin içine düştüğü zorlukları ve buhranları anlatıyor.

Paşanın yüz küsur yıl önce kaleme aldığı düşüncelerinin günümüzde de devam ettiği değerlendiriliyor. Bu bakımdan sosyal problemlerin anlaşılabilmesi için yakın tarihin değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu değerlendirmeyi sonraki yazıya bırakırken şunu ifade edeyim. Her toplumun problemlerinin kaynağı tarihte bulunur. Türkiye Cumhuriyeti olarak biz rejimi ve hukuk sistemi açısından yeni bir devlet olmamıza rağmen sosyal ve kültürel açıdan Osmanlının bir devamı, imparatorluk bakiyesi bir toplumuz. Daha öncede belirtmiştik ki içinde bulunduğumuz zaman dünün koynunda oluşmuştur. Osmanlının son yıllar içinde yaşadığı problemlerin benzerlerini bugün de yaşıyoruz. Problemin kaynağı üzerinde anlaşamadığımız için kurumsal, toplumsal ve bireysel problemlerimizin çözümünde anlaşamıyoruz.

(Devam edecek)

© Yazılar Telif Hakları Yasasına tabidir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz.


 


Tüm yazarlar için tıklayın

YAZARLAR

Tamamı