ÜMMÎ KEMÂL’İN KABE’YLE İLGİLİ MENKIBELERİ
Ümmî Kemâl hazretleriyle ilgili menkıbeler Dörtdivan ve Tekkeköy’de yüzyıllardan beri anlatılmaktadır. Bu menkıbelerin bir kısmı Kabe’yle ilgilidir. Bu yazıda Ümmî Kemâl hazretlerinin Kâbe’yle ilgili menkıbelerine yer verilecektir. Kâbe’de Kılınan Namazlar
Anadolu erenlerinin namazlarını Kabe’de kılma hususu menkıbelere zaman zaman konu olur. Buna göre Ümmî Kemâl’in sabah namazlarını Kâbe’de, öğle namazlarını Dörtdivan’da kıldığı söylenmektedir. Yine rivayete göre Ümmî Kemâl cuma namazlarını da Kâbe’de kılarmış. Anlatıldığına göre onun cuma namazlarına gelmeyişi halkın dikkati çekmiş. “Ümmî Kemâl neden Cuma namazına gelmiyor?” diye bir söz halk arasında şâyi olmuş. Bir gün adamın biri onu tekkesinde izlemiş. Ümmî Kemâl’in namaza on dakika kala tayy-i mekanla köyden Kâbe’ye intikal ettiğini korku ve hayranlıkla fark etmiş. Bundan sonra onun namazlarını Kâbe’de kıldığına inanılmış. [Bu rivayet Cemal Uslu’dan (D. 1945, Bolu-Tekkeköy’de ikamet etmekte ve bura doğumlu. Emekli inşaat işçisi) alınmıştır.]
Dörtdivan ve Tekkeköy’de Ümmî Kemâl’in namazlarını Kabe’de kıldığına dair çok kuvvetli bir inanış ve nakiller vardır. Bunlardan birinde hacca gidenlerin onu Kabe’de müşahede etmeleridir. Anlatıldığına göre Tekkeköy’de hacca giden insanlar nihayet uzun yolculuklardan sonra köylerine dönerler. Bu arada köylüler hacıları karşılar, onlara hoş geldine giderler. Hacdan gelen bu hacılar “Niye Ümmî Kemâl’e de hoş geldine gitmiyorsunuz? O da hacdaydı!” derler. Halbuki Ümmî Kemâl, onlar hac yolculuğunda iken köyündedir.
Tekkeköy sakinlerinden Celal Uslu (d. 1945-Emekli), hacca gittiği bir zaman Kabe taşlarının türbenin taşlarıyla benzerliğini hayretle müşahede ettiğini ifade etmektedir. Halk, Kabe’de kullanılan taşlarla türbede kullanılan taşların aynı olduğuna inanmaktadır.
Menâkıb’da Ümmî Kemâl’in oğlu Sinan Beg’in anlatıldığı kısımda onun Kâbe’de namaz kıldığı hususu da anlatılmaktadır.
Sorarlar Ka‘benün huddâmı ana
Neden bu pîrün oldı meyli sana
Nedendür birbirinüze mahabbet
Teşevvuk arz idersiz bu ne hikmet
Sinân Beg didi babamuz bu kişi
Bunun vardur Hudâya lâyık işi
Didiler elli yıldan var ziyâde
Kılur biş vakti bu kişi burada
Haremde biz nice yıldur tururuz
Bu kişiyi buracıkda görürüz
Ricâlu’llâha bu hâl çok degildir
Ki bunlarda vilâyet yok değildir
Bir anda devr iderler bu cihânı
Revâdur itseler tayy-i mekânı
(Ramazan SARIÇİÇEK, “Menâkıb-ı Kemâl Ümmî ve Bolu”, Divan Edebiyatı Araştırmaları Dergisi, 17, İstanbul 2016, s. 318.) Kâbe’den Getirilen Taşlar
Halk arasında anlatıldığına göre Ümmî Kemâl vefatına yakın kendi türbesini yapmak istemiş. Namazlarını Kâbe’de kıldığı inancına bağlı olarak bu türbenin taşlarını Kâbe’den koltuğunun altında, tıpkı ekmek getirir gibi getirdiğine inanılmaktadır. Getirdiği bu taşları Tekkeköy’de bulunan Pamuklu Çayırı denen bir mevkiye bırakan Ümmî Kemâl, bunları bugün türbenin bulunduğu bahçeye getirdikten sonra türbenin yapımına başlamış.
Köyden Ümmî Kemâl’in velâyetine inanmayan, onun büyüklüğüne kanaat getirmeyen biri halkın bu türbeye akın akın geldiğini, adak adadığını, dilek dilediğini görünce kapısının önüne kocaman bir taş koymuş. Adamın başına daha sonra birçok sıkıntı gelmiş. Kötü rüyalar görmeye başlamış. Ümmî Kemâl “Benim kapımı aç!” diye bu adamı rüyasında hiç rahat bırakmamış. Adam nihayet taşı oradan kaldırmak zorunda kalmış. Sonra halk buraya daha fazla gelir olmuş. Halk arasında hâlen türbeye gelenlerin dileklerinin kabul olunacağına inanılmaktadır. (Bu bilgiler Dörtdivan’ın Kadılar Mahallesinde ikamet etmekte olan ev hanımı Fatıma Özer’den derlenmiştir.) Yasin ŞEN
Dörtdivan ÇPAL
Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni