5.05.2024 19:35:41
USD (Alış - Satış) : 18.84 - 18.89 EUR (Alış - Satış) : 20.12 - 20.21
Zekeriyya ULUDAĞ
13 Nisan 2023 Perşembe

YEREL KALKINMA MODELLERİ ve EKREM DOĞANAY MESLEK YÜKSEKOKULU

YEREL KALKINMA MODELLERİ ve
EKREM DOĞANAY MESLEK YÜKSEKOKULU

Prof. Dr. Zekeriyya Uludağ
Bugün sekiz milyara yaklaşan nüfusuyla küçük bir köy haline gelmiş bir dünyada yaşıyor ve hayat mücadelesi veriyoruz. Ekonomik kaynakların verimli kullanılamadığı veya yeterli olmayan kaynakların(!) adil bir şekilde dağılımının yapılamadığı yer kürede sürekli bir değişimin yaşandığına şahit oluyoruz.

İnsanlık yeryüzünde yaşamaya başladığı günden bugüne çeşitli evrelerden geçmiştir. Karanlık dönemler, taş devirleri, tarım toplumları, sanayi toplumları bilgi çağı ve dijitalleşmenin arttığı dönemler dikkat çekici zaman dilimleri olarak karşımıza çıkıyor.

Dünyadaki bu değişimler her ülkeyi, devletleri ve kurumlarını bu değişimlere ayak uydurma konusunda zorluyor. Yani geleneksel hayat biçimleri ve bunları yöneten normlar ve yasalar kültürel değişimlerin arkasından kendilerini bu değişime uyduruyor veya uyuma zorlanıyorlar.

Bu değişim ve uyum meselesinde öncelikle sosyo-kültürel yapılar geliyor. Aile, hukuk, devlet, bürokrasi, eğitim kurumları hatta dinin hayata ait yorumları bu zorlamalar karşısında tavır almak durumunda kalıyorlar. Bu değişimleri ise öncelikle bilimde ve teknolojide ortaya çıkan ilerlemeler ve bunlara bağlı olarak gelişen teknoloji ile bu sürecin sonucu olan ekonomi belirliyor. Elbette bunların dışında da diğer faktörlerin olduğunu da gözden ırak tutmamak gerekiyor.

Bizim konumuz itibariyle bütün bu değişimleri kontrol etmek, takip etmek, ülke, millet ve devletin faydasına olan bir süreci yaşatabilmenin en önemli yollarından birisi eğitim özellikle de yükseköğretim kurumları gelmektedir. Zira eğitim yoluyla meydana gelen değişimlerin popüler kültür karşısında daha kalıcı bir özelliğe sahip olduğu bilinmektedir.

Bugün bütün dünyada üniversite yapısında da büyük değişimler yaşanıyor. Evrenselliğin hâkim olduğu ve sadece teorik bilimin yapıldığı yer anlamına gelen kampüs üniversitelerinin yerini kalkınma odaklı üniversitelere doğru bir geçiş yaşanıyor. Dillere pelesenk olmuş bir tabirle ilim sadece ilim için yapılmıyor artık. Aksine “faydasız ilimden Allah’a sığınırım” diyen kutlu söze uygun olarak fayda elde etmek için yapılır hale geliyor. Böylece bölgesel yaratıcı fikirlerin ve araştırmaların cazip hale geldiği ve akabinde yerel kalkınmada üniversitelerin rolü gittikçe anlam kazanmaya başladı.

Farklı üniversite modellerinin yanında “Katılımcı Bağlantılı Üniversite Modeli diye ifade edilen bu üniversiteler bilgi üretme rolü ile değil daha çok yerel gelişme ile öne çıkmaktadırlar. Bulundukları bölgede sanayi ve topluma yönelik çeşitli faaliyetler geliştirirken ve bölgesel kimliğin şekillenmesinde aktif bir rol üstlenmektedirler.

Dünyada bu alanda yapılan çalışmalar ve deneyimler, şehirlerin ve bölgelerin, ekonomik büyüme, refah ve çevre sorunları gibi ana konularda, bölge sorunlarının analiz edilmesi ve inovatif çözüm yollarının bulunabilmesi açısından bölge üniversitelerinden beklentilerinin büyük olduğunu göstermektedir. Üniversiteler bölgelere sağladıkları birçok katkı sayesinde bölgesel kaliteyi ve bizâtihi bölgenin imajını etkileyen kurumlardır. Deneyimli, yetenekli uzmanların bölgeye gelmesinde rol sahibidirler, yani yetenekli insanların bölgeye çekilmesini sağlamaktadırlar. Üniversiteler, bölgesel kalkınmada iki ayrı rol sahibidirler: i). bölgenin merkezi aktörüdürler, çünkü bilgiyi üretirler ve yayarlar; ii). bölgesel işbirliği ve etkileşimi hızlandırmada ve geliştirmede kültürel aktördürler, çünkü disiplinlerarası bağlantılarla bilgi, yetenek ve deneyimlerini kullanarak sektörel bakış açısını geliştirirler.” (Yüksek Öğretimde Yeni YÖK PROJELERİ)

Yükseköğretim Kurumları yani üniversiteler uzun zamandır yukarıdaki düşüncelerden hareketle yerel kalkınmaların önünü açmak, bölge insanına fayda sağlamak, zihniyet değişimini temin etmek, formasyon kazandırmak, insanları bir mesleğe adapte etmek için merkezlerde olduğu gibi ilçelerde de meslek yüksek okulları açmaktadır.

İşte bu teşebbüslerin birisi de Dörtdivan'da Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Ekrem Doğanay Meslek Yüksek Okulu’nun açılacağına dair bir haberdi. Böyle bir müjde umuyorum ki hem beni hem de yöre halkını fazlasıyla sevindirmiştir. BAİBÜ Senatosunca kabul edilen bir kararın sürecine girmek istemiyorum. Bu vesileyle okulun açılmasında gayretlerini duyduğumuz Belediye Başkanı Hamza Efe’yi, Belediye Meclis Üyelerini ve destek veren bölge eşrafını, bu konuya iyi niyetle yaklaşan Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Alişarlı’ya ve Şahsında Senato Üyelerine verdikleri desteklerden dolayı teşekkür ederim.

Yükseköğretim Kurulu tarafından verilecek onaydan sonra eğitim-öğretime başlayacak olan yüksek okulun bölgemiz açısından faydalı olacağını düşünüyorum. Bu arada şunu kabul etmek gerekir ki kalkınma devlet-millet birlikteliği ile olursa daha verimli ve kalıcı olur. Dolayısıyla yüksek okulun açılmasında, fiziki mekanların hazırlanmasında bölge insanımızın da katkı vermesinin meseleyi hem hızlandıracağını hem de moral motivasyon sağlayacağını ifade edelim. Dolayısıyla birlikte yapılan iş hem ekonomik açıdan hem de bir zihniyet değişimi açısından büyük katkılar sağlayacaktır.


Tüm yazarlar için tıklayın

YAZARLAR

Tamamı